00 : giriş

3.1K 268 189
                                    

"seni ilk aldığımızda birazcık olsa da giderin vardı, elin yüzün düzgündü en azından. şimdiyse bir deri bir kemik kaldın. yüzüne bakan yok." oldukça bitik ve karşısındaki orta yaşlı kadından daha yaşlı görünen oğlan kendisine uzatılan kaşığa son bir çabayla uzanıp -tadı o kadar güzel olmasa da- pilavı ağzına aldı. güçsüz dişleri ile onu çiğnerken söylenmesine rağmen kendisini ölüme terk etmeyen kadına minnettar gözlerle baktı. kadın o gözleri gördüğünde birazcık olsun yumuşadı ve oğlanın dağınık kirli saçlarını okşadı. "ah çocuğum, gerçekten senin elimize ilk geçişini hatırlıyorum. ışıl ışıl gözlerin ve pırıl pırıl saçların vardı. tenin bembeyazdı. eğer imkanımız olsa kesinlikle seni bir asilmişsin gibi yetiştirirdik..."

öğle öğününü -aslında bakarsanız bu, hinata'nın tek öğünüydü- yedikten sonra kadının kocası odadan içeri girip eşinden oğlanı hazır etmesini istedi. yine pazara gideceklerdi ve bu adam yine bu hastalıklı çocuğu birilerine beğendirmeye çalışacaktı.

kadın, adamın aksine severdi hinata'yı. tam üç senedir ona bakıyordu. elleriyle yemek yediriyor ve elleriyle giydiriyordu oğlanı. iki oğlundan çok daha fazla zaman geçirip onunla daha fazla ilgileniyordu. elbette sevecekti. pekala nefret de edebilirdi, sonuçta kimse bir köleye böyle bakmak zorunda değildi. ama kadın inanıyordu, bu çocuk tanrı'nın onlar için hazırlamış olduğu bir sınavdı. kadın da sınavı başarıyla vermiş ve sonuna kadar sabretmişti ona. ara sıra ağzından kaba şeyler çıksa da, bazı zamanlar hinata'ya hafifçe vursa da yine de onu ölüme terk etmemişti. biliyordu çünkü, kocası çoktan vazgeçmişti bu çocuktan. karısı ısrar ediyor olmasaydı kesinlikle sokağa atardı bu beslemeyi. muhtemelen bir gün bile dayanamazdı hinata, ölürdü.

kendisini sertçe keseleyerek temizleyen, ardından da üzerine yırtık kıyafetler yerine daha düzgün kıyafetler giydiren kadına odadan çıkmadan evvel sıkıca sarıldı hinata. 

"çok sağ olun." bugün bir şeylerin olacağını hissediyordu. birinin onu alacağını düşünmüyordu kesinlikle. nasıl göründüğünün o da farkındaydı. kim alırdı onu? evin reisinin kendisine gereğinden fazla katlandığını ve artık burada her şeyin son bulacağını hissediyordu sadece.

kadın da oğlanın sarılışına karşılık verdi. "umarım tanrı hep yanında olur güzel çocuğum benim."

hinata tebessüm etti kadının gözlerine bakarken. o, tanrı'ya inanmazdı.

yüz bin yen değerindeki köle # kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin