Bir büyücü için en önemli şeyler nelerdi? Bir asa? Birkaç büyü bilmek? Çeşitli otlar ya da neler olabilirdi? Hiç düşündünüz mü aslında bir büyücünün ne kadar çok şeye sahip olması gerektiğini.
Ama sadece bunlar fiziksel olarak sahip olacaklarıydı. Profesörlerimizin bize öğrettiği onca büyü, onca ders ya da eğitimini muggle olanlara verseniz onlar da ezberlerdi sonuçta ama Sihir bakanımız Madam Weasley'in de söylediği gibi büyücülük içten gelen bir özelliktir. Yani Ruhunuza bağlıdır.
Onca sene gelişmiş olan büyücü topluluğunda herkesin akıl edemediği bir şeydir bu düşünce. Ruhunda büyü parçacıkları olmayan kimse büyü yapamazdı. Yoksa büyü ezberlemek oldukça kolaydı.
Biz ise ruhunda o minik büyü parçacıkları olan kısımdan birisi olarak kocaman taştan yapılan ve yıllardır ayakta duan o ihtişamlı okulumuza geliyorduk. Hogwarts...
Mektubun kapımıza geldiği andan itibaren içime sığmayan o küçük heyecanlar aileme de yansımıştı. Annem büyücü babam ise bir muggle'dı ama babam zaten en başından beri biliyordu ve ben de biliyordum.
Annem dışarıda - yani insan dünyasında- büyü yapmanın yasak olduğunu söylediği zaman evde büyü kullanmazdı ama arada kaçamakları oluyordu tabi. Ailemi seviyorum...
İlk sınıfa başlayacağım sene annem benim her şeyim ile ilgilendi ve bana çok destek oldu. Küçücük halim ile onlardan tek kalacağım için deli gibi korkuyordum aslında.
Tek başıma o trene binmek, annemin resimlerden gösterdiği koca ve ürkütücü kaleye girip ders görmek ya da bilmiyorum. Siz anladınız umarım. Bunlar benim için çok yeniydi. Korkutucuydu hem de çok.
Okula geldiğimde yanımda sadece bir baykuşum vardı. İsmini Arrow koymuştum çünkü bir ok gibi çok hızlı uçuyordu. İlk zaman yanımda sadece o olsa bilr şuan yanımda birkaç tane arkadaşım vardı. Yalnız değildim...
Ah ben Kim miyim?
İsmim Huang Renjun. Ravenclaw öğrencisi olarak bu koca şatoda geçirdiğim 6. Senem... Merhaba...
¬¬¬¬¬¬¬
"Cin perileri aşkına! Bu ne böyle?!" Odaya girdiği anda yatağıma zıplayan Chenle'ye baktım ve göz devirdim. Geldiğini hissetmesem okuduğum kitaba odaklandım için korkabilirdim. Abi çıkışları olan bu beden beni arada deli ediyordu. "Sen buraya nasıl girdin?"
"Bir iki yalvarma ve çığlık işe yarıyor her zaman. Kun Hyung sayesinde buralarda melek diye anlıyorum." Chenle benim Gryffindor'dan olan bir yaş küçük arkadaşımdı. Onun evi ile yaptığımız ortak uçuş derslerinden birisinde tanışmıştık. Üst ve alt sınıf neden bir darada demeyin oluyor arada işte. Kun Hyung olarak bahsettiği kişi de onun abisisiydi ve Ravenclaw evi olarak kendisini çokça sever sayardık.
"Anlıyorum... Ne olmuş yine?" okuduğum kitaptan gözlerimi asla çekmezken yatağıma zıplayan bedene seslendim. Çoğu zaman şatoda bir olay olduğunda duyup geliyor ve bana anlatıyordu. Deli birisi olsa da onu seviyorum...
"Park Jisung ve Lee Haechan Gryffindor'dan birilerini yaralamış yine! Quidditch oyununda biz onlardan daha iyi olduğumuz için yediremiyorlar." Chenle somurtarak okulun içerisinde gezinen haberleri anlatmaya başladığı zaman gözlerimi devirmeden edemedim. Dedikoducu.
"Hepiniz salaksınız... O saçma oyun için yara almaya değer mi? Asla." Quidditch bir büyücü geleneği olabilirdi ama bunun için ölen, kaybolan ya da yaralananlar oluyordu. Ravenclaw olarak kupayı çokta taktığımız yoktu açıkçası. Ama sene sonu ev puanlarına bu oyun sayesinde büyük puanlar aldığımız için takımımız kazanmaya oynuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
§ 𝐑𝐞𝐧𝐇𝐲𝐮𝐜𝐤 𝐎𝐧𝐞𝐬𝐡𝐨𝐭𝐬 §
Fanfiction§ 𝗥𝗲𝗻𝗛𝘆𝘂𝗰𝗸 𝙾𝚗𝚎𝚂𝚑𝚘𝚝𝚜 𝚂𝚎𝚛𝚒𝚜𝚒 § #RᴇɴHʏᴜᴄᴋ 01 03052024 ☁︎ 𝚂𝚝𝚊𝚛𝚝»08/06/2021 𝙵𝚒𝚗𝚒𝚜𝚑 -