24.Bölüm: "Taşınma"

2.9K 209 131
                                    

"Hislerime ise gem vurmayı öğrenecektim. Kısacası her şeyin başındayken kalbime dur diyecektim. "

***

(Ilgar'ın bakış açısından)

Çok değer verdiğim insanın isteği üzerine aldığım kararın beni çokta fazla etkileyeceğini düşünürken aslında ne kadar da yanıldığımı gün geçtikçe hayır onunla birlikte yaşadıkça daha da iyi anlıyordum.

Yanılmıştım, hayatımda verdiğim bir kararda ilk defa bozguna uğramıştım. Hatta onunla kaldığım ilk gece yatağımda yatarak düşünürken bunu fark etmiştim. Belki dudaklarımın arasından çıkarak karartacağını düşündüğüm ve bu yüzden de söylemek istemediğim kadını düşünürken bazı düşünceler zihnimi işgal etmekten geri durmuyordu.

Bedensel bir dürtünün olduğunu ama ona karşı sevgi anlamında bir şey hissetmediğimi biliyordum. Bu sebepten ona yakınlaştığım her andan sonra sözlü olarak onu uyarıyordum. Uyarmama gerek kalmaması için belki onunla yakınlaşmayı kesmeliydim, fakat gözlerindeki bakışta bir şey vardı ki bakışlarının isteğine uyuyordum. Bunu yapmayı kesmeliydim.

Asi görüntüsünün altında o çok saftı. Kötü anlamda değildi. Aksine şu zamana kadar tanıdığım en art niyetsiz kişiydi.

Benim için taşıdığım bedenle bir şeyler yapmak önemli olmasa da onun için önemliydi. Deneyimsiz oluşu bile bunu çok iyi açıklıyordu. Bazı şeyleri benimle ilk olarak yaşamıştı. Ne kadar bedenle yapılan temasın önemsiz olduğunu düşünsem de zihnimde bir çatırtı hissetmiştim. Çünkü yüzüme sertçe vurulan bir düşünce, ilk defa önemsiz kavramımı sorgulamama neden olmuştu.

İşin içinde duygular varsa önemliydi, en azından onun için bu durum böyleydi. Sadece etten bir yapı olarak gördüğüm bir bedenin, sırf hisler için önemli olması hala benim için ikilemde olan bir düşünceydi.

Bir gün bunu anlar mıydım bilmiyordum.

Ailemden başka kimseyi sınırlarıma yaklaştırmayı düşünmüyordum. Bu tarz düşüncelere uzaktım. Bir kadının aradığı doğru adam değildim. Duygularımı dışa vurmayı sevmezdim. Düz bir adamdım. Zeka açısından çocukluğumdan beri takdir görsem de yapım gereği davranışta değil düşünce de ayrıntılara takılırdım.

Renkli bir yaşamımda yoktu. Ailemin sorumluluğunu çok çabuk üstlenmiş bir oğlan çocuğu barındıran ve şimdi de ailemin canını yakan kişilerin öfkesini barındıran benden böyle bir yaşamda beklenilmezdi. Zaten sınırlarıma hep bu düşünce yüzünden birini almıyordum.

Onu da alamazdım.

Soyadıma sahip olsa bile yine de ona çizdiğim sınır kadar bana yaklaşabiliyordu. Sözde aramızda iki imza vardı. Ama bu yeterli değildi. Yabancıydık. Yeri geldi mi hislerini mahvetmekten çekinmeyeceğimi bilse de aramıza çektiğim sınırı aşmakta kararlıydı.

Gözlerimi sert bir soluk alarak sıkıca yumdum. Ne yaptığını bilmeyen küçük bir kadındı. Ya da bildiği halde geri durmaktan çekinmeyen bir deliydi. Çünkü bana yaklaşması delilikten başka bir şey değildi. Hislerim dışında ona verebileceğim tek şey et parçasından oluşan bedenimdi. Hislerini önleyecekse onunla birlikte olurdum. Ama onun asıl istediği bedenim değildi.

RUHU VİRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin