Önemli: Berk'in adını Berke diye değiştirdim. Önceki bölümlerde de zaten yeni halini yazdım. Haberiniz olsun!!!
İyi okumalarr...
🌚🌚🌚
Sabah saçımın okşanmasıyla uyandım yanıma bakınca Berke'nin saçımı okşadığını gördüm ve hemen kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun ya! Onların söyleyecekleri bitmedi de sen devam ettirmeye mi geldin?!" Söylediklerimi takmadan "Hadi birtanem diğer odana eşyalarını taşıyalım." Dedi yüzünde hafif bir tebessümle. "Derdin ne? Niye böyle davranıyorsun?" "Sen bizim gerçek kardeşimizsin birtanem. Tamam Buse'yi ben de seviyordum ama o bizi unutmuş. O bizi unutup yeni ailesine hemen alışmışken sana kötü davranmamız bence hiç adil değil. Ve o gerizekalı Buğra olayını da biliyorum. Sinan abi anlatmıştı bana birtanem." "Tamam." "Ne yani o kadar konuştum sadece tamam mı diyorsun? Beni affetmeyecek misin?" Dedi sonlara doğru sesi titreyerek. Hafif bir tebessümle "Affettim." Dedim. O anki mutluluğunu görmeliydiniz. Küçük çocuklar gibi çığlık atarak sarıldı bana. Kafasını saçlarıma gömdü. Boğuk bir sesle "Çok güzel kokuyorsun abicim, vanilya gibi." Dedi. Tebessümü bana da bulaşmıştı. Ona sarılarak karşılık verdim. Kimseye vermek istemez gibi sarılıyordu. Boğazımı temizleyerek "Öhöm öhöm abi beni öldürmeye mi çalışıyorsun! Çekil şurdan tuvalete gidecem." Dedim sahte bi sinirle bağırarak. Erken olabilirdi ama dedikleri cidden samimi gelmişti. O ise gülerek çekildi. O an ne dediğimi fark etmemişti. Banyoya girdikten sonra "NE!ABİ Mİ DEDİ O! ALLAAAAH!" diye bağırmasından olayı biraz geç anladığını fark ettim. Kıkırdayarak işlerimi hallettim ve çıktım. Üstüme gri bir eşofman ve yeşil bir sweatshirt giydikten sonra aşağı yemek odasına indim.
Odaya girdiğimde "Günaydın." dedim, cevap verdiklerinde devam ettirdim lafımı. "Ben bugün arkadaşımla kahvaltı yapacağım, söz vermiştim. Haberiniz olsun istedim." dedim fakat o olaydan sonra ne kahvaltı yapabileceğim ne de sözleşebileceğim bir arkadaşım vardı. Tek amacım dün ki kavgadan sonra onlarla aynı ortamda kalmak istemememdi.
Dikkat et, yabancılarla konuşma gibi uyarıların ardından sonunda evden çıkabilmiştim. İlk bi yerde oturup kahvaltı yapacaktım. Sonrasa- sonrasına sonda bakarız işte. Sahile doğru yürüdüm ve sahilin orda küçük ve tatlı bir kafede oturdum. Canım acayip derecede tatlı istiyordu bu yüzden waffle sipariş ettim.
Siparişimi beklerken instagrama girdim. Saçma sapan fotoğraflarla storylere baktıktan sonra garsonun yaklaştığını görerek kapattım telefonu ve hazır ol moduna geçtim. Waffleye saldırmaya hazır ol!
Garson yavaş adımlarla masaya yaklaşırken avını gözlemleyen Aslan gibi gözlerimi dikmiştim waffleye. Bir adım, iki adım.. Heyecanla yerimde kıpırdandım. Garson niye bu kadar yavaş yürüyordu? Ağır çekimdeydi sanki. Her saniye biraz daha yaklaşıyordu. Ve PAT! Wafflemin havada uçuşunu dolu gözlerle izledim. Ama ben onu yiyecektim... Ah waffle, ölü kekim... Garsonun ayağı takılmıştı ve güzelim wafflem kelimenin tam anlamıyla uçup önüme ters bir şekilde düşmüştü.
Garsonun defalarca kez özür dilemesinden ve benim defalarca kez sorun olmadığını dememin ardından yeni bir waffle getirmişlerdi. Bir yandan önceki wafflemin yasını tutarken diğer yandan yeni wafflemi mideye indiriyordum. En sonunda bitince hesabı ödeyip cafeden çıktım.
Biraz yürüdükten sonra bi parkın önüne geldim. Küçük çocukları izlemeye başladım. Biri dikkatimi çekti. "Anneeee lütfen lütfen bana pamuk şeker al." Dedi gözlerini doldurarak. Kıkırdadım. Bu çocuk işini biliyordu. Annesi gözlerini doldurmasına dayanamamış olacak ki yanımda duran pamuk şekerciye doğru yürümeye başladı. Gelip 1 tane aldı, parasını ödedikten sonra tam gidecekken bir anda bana dönüp "Merhaba." Dedi gözlerini kısarak.
Ben de aynı şekilde karşılık verdim "Merhaba."
"Şey ben sizi sanki bi yerden tanıyorum. İsminiz Ece mi?"
Anlamadığını belirten bakışlar atıp "Evet?" diye cevapladım.
Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmasıyla şaşırdım.
"Şey ben yengen oluyorum ama yenge demesen olur mu yenge denilince kendimi yaşlı hissediyorum." Yanına gelen küçük gülerken onun bu haline bana "Sen babamın çok bahsettiği halamsın? Değil mi?" diye sordu.
"Bakın ben hiçbir şey anlamıyorum. Ne Ömer'in ne Doruk'un ne Berke'nin ne Koray'ın ne de Anıl'ın evli ve bir çocuk sahibi olduğunu düşünüyorum. Siz beni başkasıyla karıştırmış olmalısınız." Dedim çantamı alıp toparlanırken.
"Yok ben Aybars abinin eşiyim." Dedi.
Sinir bozukluğuyla gülerken "Hanfendi benim başka abim yok. Saçmalamayı kesin lütfen. Sinirlenmeye başlıyorum." dedim.
"Bak gel oturalım her şeyi anlatacağım." Dedi tebessüm ederek.
"Hanım efendi zamanımı boş yere harcayamam. İşim var gitmeliyim. İyi günler." Dedim.
"Dur o zaman sadece bir dakika bekle kanıtlayacağım." Dedi ve telefonu çıkarıp bir şeyler yapmaya başladı. Ne yaptığına bakınca birini aradığını gördüm. Aramayı hoparlöre verdi arama cevaplandığında Berke'nin "Alo." Diyen sesini duydum. "Berke ben şimdi Ece'nin yanındayım ama inanmıyor bana. Bi sen de konuşur musun." Dedi ve telefonu bana verdi. "Ece'm bak çok karışık gelecek ama.." "Ne saçmalıyorsunuz Berke. Ne karışık gelecek?" "Bak bizim bir tane daha abimiz var. Şehir dışındaydı bugün geldi. Sürpriz yapacaktık sana." "Berke o da diğerleri gibi mi?" Hala ismini bilmediğin 'yengem' anlamadığını belirten bakışlar atarken telefondan bir kıkırdama sesi geldi. "Hayır onlar gibi değil hatta geldiğine en çok sevinen kişi." Dedi.Bunu duymamla rahatladım. Görüşürüz falan dedikten sonra telefonu kapattım. Karşındakine bakıp "Şey ben sizin isminizi hala bilmiyorum?" Dedim az önce sert çıkılmamın verdiği utançla. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken "Aylin, ben Aylin canım. Bu küçük cadı da Ecem." Dedi gözlerimi Aylin abladan küçüğe çekerken "Ecem mi?" diye tekrarladım. "Evet Aybars abin anlatır niçin ikinizin isminin böyle benzer olduğunu." Dedi. Kafamı onaylarcasına salladım.
Aylin abla omzuma dokunarak "Abin seni çok merak ediyor ve çok seviyor." Dedi sıcak bir gülümsemeyle. Ben de ona gülümsedim.
Telefonuma mesaj gelmesiyle tam telefonuma bakacakken "Aylin, Ecem hadi gelin geç kalacağız annemlere." diyen sesle tekrar kafamı kaldırdım. Ve o anda onla göz göze geldim, abimle. :)
🌚🌚🌚
Seeelaaaa! 7. bölümü de bitirmiş oluyoruz. Arkadaşlar ben dayanamadım ve bir abi daha ekledim 🤭 Ama Aybars'la en sonda göz göze gelmesi içimi kıpır kıpır etti. Şimdiden çok sevdim Aybars'ı jflfkşflfşfl. Neyse başta da dediğim gibi Berk'i Berke diye değiştirdim, haberiniz olsun. Oy ve yorumları eksik etmeyin görüşmek üzeree 🙃.
(900 kelime)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞENLER
Teen Fiction%99.98 ile Murat Yılmaz'la Sevim Yılmaz'ın kızıydım. Yılmaz kolejinin sahibinin kızı. 5 erkekle yaşayacak şanssız kız. Yılmaz kardeşlerin kardeşi.. Aileme baktım, eski aileme... Hepsi gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyorlardı. Ablam eniştemin omz...