Gelen uyanma isteği ile gözlerini araladı kadın. Açmak istemiyordu gözlerini aslında, çünkü yatağının yanında ki boşluğu görmek istemiyordu. Hissediyordu ama görmek istemiyordu.
Sevgilisinin onu terk edişinin ardından tam tamına on dört gün geçmişti. Kadına hiç on dört gün gibi gelmemişti. Sanki onun için aradan yıllar yılı geçmiş ve hüznü ilk günkü gibi kalmış idi. Gözlerinden burnuna doğru yüzünü gıdıklayan bir damla süzüldü. Ağlamaya alışmıştı artık kadın. Acaba sevgilisi onun canını bu denli acıttığının farkında mıydı? Ona mektubunda "Seni hatırlamaya çalıştığım bir çocukluk anım gibi seviyorum." demişti. Ama sevgilisini tanıdı tanıyalı hiçbir çocukluk anısını anlatmamıştı ona. "O kadar bile sevmeye çalışmadı beni." dedi kadın. Telefonundan gelen bildirim sesiyle irkildi. Heyecanla telefonu aldı eline. On dört gündür telefonuna en ufak bir bildirim gelse heyecanlanıyordu. Ama her zaman ki gibi fazla sürmedi bu heyecanı, çünkü sevgilisinden değildi mesaj. Gelen bildirimi umursamadı ve Moonlight Sonata' yı açıp pencereye yöneldi.
Kar yağmıştı. İçinden gelen çocuksu sevinçle pencereyi hızlıca açtı. Yüzüne vuran soğuk hava ile derin bir iç çekti. Yanan sokak lambalarına baktı ve gökyüzünde ayı gördü. Arkadan çalan müzikle gözlerini kapattı. "Ay, bana her zaman en ilginç gök cismi gibi gelmiştir. o kadar yakın, o kadar uzak. uzansak dokunabilecekmişiz gibi ama değil de." demişti Beethoven. Şimdi anlıyordu onu, oturmuştu kelimeler teker teker yerine.
Sessizlik gecenin kollarına bırakmıştı kendini. Ortalıkta en ufak bir ses bile yoktu. Sanki her şey Asiye için kurgulanmıştı. Hafifçe tebessüm etti kadın. Hayat buydu aslında, her şeye rağmen yaşamaktı. Rağmen sevmek, rağmen sevilmek, rağmen gülmek... Asiye bunları biliyordu aslında ama kabul etmek istemiyordu. Yılların vermiş olduğu hüzünlü günlerin ardından girmişti onun hayatına Engin. İlk aşkıydı onun, ilk defa bir adamın hatta bir insanın yanında kendini bu kadar güvenli hissetmişti. Bütün ilklerini onunla yaşamıştı Asiye. Onu bu kadar severken ve önemserken sevgilisinin terk etmesi büyük bir çöküşe maruz bırakmıştı Asiye' yi.
Pencereyi kapatmadan banyoya gitti. Tişörtünü çıkarttı ve duşakabine girdi. Suyu yavaşça açtı. Su buz gibiydi ama bunu umursamadı. Her bir damla vücuduna acı veriyordu. Yavaş yavaş yere çöktü kadın. "Toparlan artık aptal kadın" dedi fısıldayarak kendi kendine. Toparlanmalıydı artık Asiye, vedalara alışıktı o, çok yakından tatmıştı her birini. Suyu kapatıp yavaş adımlarla banyodan çıktı. On dört gündür dışarı çıkmamıştı hiç, artık bunun vakti gelmişti. Saate baktı, henüz daha 19.00 idi saat. Eline gelen kıyafetleri giydi ve çantasını alıp dışarı çıktı. Hava gerçekten soğuktu. Evine en yakın markete doğru yürümeye başladı. Markete bir sokak kalmıştı ki ağlayan bir çocuk sesi duydu. Hızlıca o tarafa doğru baktı. Çöp konteynırlarının yanında ufak bir silüet gördü. Hızlıca adımlarını o yöne çevirdi. İki metre bir mesafe bırakarak.
"Hey merhaba." dedi. Karanlıkta görünmeyen küçük silüete. Herhangi bir cevap gelmedi. Yanına biraz daha yaklaştı
" İyi misin?" dedi tekrar meraklı bir ses tonuyla. Yine ses gelmedi. İyice yaklaştı yanına çocuğun. Tam yüzünü göremiyordu ama beş, altı yaşlarında bir kız çocuğu vardı orada. Zırıl zırıl titriyordu.
" Tatlım sakin ol sana zarar vermiyeceğim, iyi misin?" Kız hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Ya-yaydım e-et bana" dedi minik kız yalvarır şekilde. Böyle bir cümle beklemiyordu Asiye.
" Tamam sana yardım edeceğim ama bana önce ne olduğunu anlatmalısın tamam mı?"
" Beni kaçıydı" dedi ürkek ses tonuyla minik kız. Ağlaması daha çok arttı. Duyduğu şeyle kaşları çatıldı Asiye'nin.
"Ki-kim kaçırdı seni?"
"Amcam" dedi kız. " Annem ve babamı bı-bıçakladı." Duyduğu şeyle kalbi param parça oldu. Hemen ayağa kalktı.
" Tamam sakin ol güzelim. Şimdi senle polise gidelim olur mu?"
"Ne oluy beni polişe götüyme abla ne oluy." Asiye duyduklarına inanamadı, ne yapacağını bilemedi.
" Neden?" dedi kadın. Kız herhangi bir cevap vermedi. Kızın yanına çömeldi ve yumuşak bir ses tonuyla " O zaman şöyle yapıyoruz. Benimle birlikte eve geliyorsun ve neler olduğunu anlatıyorsun tamam mı?" Kız usulca kafasını salladı.
" Öncelikle ismin ne?" dedi Asiye.
"Hümeyya" dedi küçük kız. Hümeyra diyememişti.
"Ben de Asiye" dedi kadın ve ayağa kalktı. Küçük kıza elini uzattı, elini tuttu Hümeyra. Kızın üstünde incecik bir kazak olduğunu görünce hemen montunu kızın üstüne giydirdi. Beraber ev doğru gitmeye başladılar.
Merhaba bölüm hakkında yorumlarınızı belitirseniz mutlu olurum. Mutlu günlerr
❤❤🌺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeis
Teen FictionMart aylarının başlangıcında, çok soğuk bir kış günün sabahı başlamıştı olay. Asiye daha başına gelecekleri bilmiyordu. Kendince vereceği savaşları hatta intiharın eşiğine gelecek olmasını tahmin bile edemezdi. Kırılacaktı kalbi çok hatta pek çok...