SeBur~
‘’Burcu! Çabuk ol!
Ah!! ‘’Geldim!’’ diye bağırdım ve merdivenlerden hızlıca inmeye başladım. Sena, sinirli bir şekilde beni bekliyordu. ‘’Neredeydin sen? Niye geciktin?’’ diye sordu sinirle. Ya sabır! ‘’Göbek atıyordum.’’ Dediğimde kafama yavaşça vurdu. ‘’Büyüklerinle düzgün konuş.’’ Dedi Sena. ‘’Benden sadece bir saat büyüksün.’’ Dedim. Converselerimi hızlıca giydim. Montumu da üzerime aldım. Çantamı da alarak beraber dışarı çıktık. ‘’Miray ablam nerede?’’ diye sordum. ‘’O erkenden çıktı.’’ Dedi. Lisede olmaktan nefret ediyordum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Miray abla arıyordu. Hemen açtım. ‘’Akşam arkadaşlarım gelecek. Okul çıkışı hemen eve geliyorsunuz.’’ Dedi ve telefonu kapattı. Sana da merhaba abla, bende iyiyim. İnsan hal hatır sorar. ‘’Ne oldu?’’ diye sordu Sena. ‘’Akşama arkadaşları gelecekmiş. Okuldan çıkınca hemen eve gidiyormuşuz.’’ Dedim. Ofladı. Beraber okula girdik.
Sıkıcı.
‘’Hoş geldiniz.’’
Annem pasta yapıyordu. Kremasından bir parmak aldım. ‘’Burcu!’’ dedi annem. Gülümsedim. Sena ile yukarı çıkarak üzerimizi değiştirdik. O siyah bir etek ile beyaz bir tişört giyerken, bende mavi dar paça ile kırmızı siyah kareli gömleğimi giydikten sonra aşağıya indim. ‘’Yardım lazım mı?’’ diye sordum. ‘’Şu böreklerin yumurtalarını sür.’’ Dedi ablam. Dil çıkardım. Elindeki çatalla kafama vurdu. ‘’Ya niye siz benim kafama vuruyorsunuz?’’ diye sordum sonunda dudak büzerek. ‘’Ergensin.’’ Dedi Sena. Ofladım. Hep beraber yemek konusunda anneme yardım etmeye başladık. ‘’Kim gelecek?’’ diye sordu Sena. ‘’Üniversiteden birkaç arkadaşım.’’ Dedi ablam. Başımı salladım. ‘’Baekhyun da gelecek mi?’’ diye sordum. ‘’Evet.’’ Dedi. ‘’Sonunda müstakbel eniştemizle tanışacağız.’’ Dedim. Kaşığı gösterdi. ‘’Bugün dayak istiyorsunuz siz.’’ Dedim. ‘’Haydi, sen git hazırlan. Bir şey kalmadı.’’ Dedi zaten Sena. Ablam bize bir bakış attığında onu odasına gönderdik ve anneme yardıma devam ettik.
OHA! ÇOCUĞA BAK!
Ablamın arkadaşları içeri girerken ben sadece bir çocuğa bakıyordum. Üzerinde siyah bir sweat ve siyah bir dar paça pantolon vardı. Kahverengi saçlarını ortadan ayırmıştı. Benden bayağı uzun duruyordu. Bu dünyadan değildi. Şu andan itibaren meleklerin insan görünümünde dünyaya indiklerine inanmaya başlamıştım. Sena onun ceketini aldığında o ceketi alıp, sarılmak istedim. Çocuk tuhaf bakışlarımı fark etmiş olacak ki, bana doğru döndü. ‘’Çocuklar, bunlar benim kardeşlerim; Burcu ve Sena. İkizler.’’ Diye bizi tanıttığında hafifçe eğilerek selam verdik. Onlar da eğilerek selam verdiler.
‘’Bunlar da Xiumin, Chanyeol, Chen, Tao, Sehun ve Baekhyun.’’
SEHUN! SEHUN! SEHUN! SEHUN!
Günlerce bıkmadan ismini söyleyebilirdim. İçerideki koltuğa oturdular. Biz de Sena ile çiftli koltuğa yan yana oturduk. Ortadaki masaya açık servis hazırladığımız için memnundum. Kendi yiyeceklerini kendileri alacaklardı. Sena bana yaklaştı. ‘’Tao’yu alıp, kavanozda saklamak istiyorum.’’ Diye fısıldadığında iç çektim. Ablam neden bu çocukları daha önce getirmemişti bize? Onu daha önce tanıyabilirdim. Daha önce başımı döndürebilirdi. Bir çimdik yediğimde kolumu tuttum. ‘’Burcu, iyi misin?’’ diye sordu ablam. Ona baktım. Baekhyun’un yanında oturuyordu. ‘’E-vet.’’ Dedim. Kaşlarını çattı. ‘’İçecekleri doldurabilirsin.’’ Demiştim.’’ Dedi. Hemen ayağa fırladım. Ben içecekleri doldururken ablam da bardakları servis etti. Neden ben değil? Belki eline dokunabilirdim! En azından bardağa benden sonra dokunmuş olurdu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots
RandomBana yazılan-Benim yazdığım tüm one shotlar bu hikaye altında yayımlanacktır.