Blackout

73 7 4
                                    

28 Şubat 2014 Joe's Bar

"Hey, Cassie. Bana gidip bir kola alır mısın?"

Diana bara gelmek istemediğinden hep evde oturur ve film izlerdi. Bara bugün zorla gelmişti. Biz onu zorlamıştık ve zorlamalarımız başarı ile sonuçlanmıştı. Ben şahsen buraya Cassie ile Maisie'nin zoruyla gelmedim. Teresa da aynı zamanda Diana gibi. Ben mi, ben kafasına göre takılan bir kızım.

Adım Katherine Firenze. Biz beş kişi çok yakın arkadaştık. Maisie, saf görünümlü ama kafası cin gibi çalışan bir kız. Cassie, benim tarzını en güzel bulduğum kişi. Diana ise bizim yanımızda istediği gibi, serbest davranır. Ama başka yerlerde sessiz sakin davranışlarını sergiler. Teresa'yı anlatmak istersem; "Diana'nın kopyası" cümlesiyle tanımlayabilirim. Sadece içki içmemek anlamında değil. Tek fark o her yerde kendi gibi davranır. Biz varmışız gibi.

Partide eğleniyordum eğlenmesine, ama içki düşkünlüğüm tutunca başka bir şey düşünemiyordum. İçki isteğimi Maisie'ye bildirdim:

"May, gidip bana bir tane beyaz şarap alır mısın? Düşkünlüğüm tuttu. Lütfen."

Yalvarır gibi çıkan sesimin ardından, May 'Tamam' anlamında başını salladı. Saatime baktım. 01:24'idi. Saate baktıktan sonra kopçasına gözüm takıldı. Siyahın tonları kopçayı güzelleştiriyordu. Karanlık. Karanlığı severim. Geceleri severim. Asla korkmam. Karanlığın her tonu âdeta herkese hükmediyor, kendisine itaat etmemiz için gözümüzü karartıyordu. Ya da öyle zannedip kendimi kandırıyordum. Bilmiyorum.

Kahverengi dalgalı saçlarımı düzeltmek için kızlara elimle işaret verip lavaboya gittim. Makyajım akmamıştı ve güzel görünümüm yıpranmamıştı. Biraz parlatıcı ekledikten sonra lavabodan çıktım. Geri geldiğimde kızlar hazırlanmış arabaya gidiyordu.

"May'i beklemeyecek misiniz? Tek gelmesin kız," dedim.

Cassie hızla atıldı ve; "Onun kendi arabası var. Gelebilir. Zaten evi çok yakında. Bir şey olmaz. Gel, dışarıda otoparkta park ettim arabayı," diyerek kelimeleri ardı ardına sıraladı. Üç kız Cass' in peşinden yürüyorduk. Otoparka girdiğimizde o alanı iğrenç bir koku sarmıştı. Sanki, ceset gibi bir koku...

Aniden durmamla, diğer kızlarda şaşırarak duraksadı. Topuklarının üzerinde benim suratıma doğru dönerlerken, kokuyu içime çekmeyi sürdürüyordum. Kokuyu teşhis ederek, nereden geldiğini öğrenmeyi amaçladım.

"Kokuyu duydunuz mu?" diye sorduğumda Cassie gözlerini benden kaçırdı.

Dudağını diliyle nemlendirdi. "Fare ölüsü olsa gerek. Burası otopark. Ne bekliyorsun ki? Havada boyunlarından asılmış insan cesetleri mi? Komik."

Göz devirdim ve diğer kızlarda Cassie'ye katılarak, beni yalnız bıraktılar. Bende tek başıma tam olarak sol tarafta bulunan arabamıza doğru yürüdüm. Bu sefer koku daha çok yoğunlaşmıştı ve midemde rahatsız verici bir his vardı.

"Sanırım Katherine haklı." Diana burnunu tuttu ve homurdandı. "Bu hayvansa bile en kötü seçenek ile bir fil olmalı."

Cassie alayla güldü. "Ha-ha. Çok komik."

Teresa eteğini çekiştirdi ve kafasını arabanın altına doğru eğdi. Kollarımı göğsümde bağdaştırdıktan sonra birkaç adım geri çekilip, ne yapacağını ya da ne tepki vereceğini izledim. Diana haklıydı. Bir fare bu kadar kötü bir koku çıkaramazdı.

Teresa'nın çığlığı, tüm otoparkın içerisinde yankı yaparken kalçasının üzerine, sert zemine düştü.

Olayları idrak dahi edemezken, Cassie de arabanın altını görebilmek için eğildi. Yüzü buz kesilirken, göz bebekleri büyüdü ve titreyen dudaklarının arasından, net olmayan kelimeleri döküldü:

"Bu Maisie'nin ceseti."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 11, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BlackoutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin