Awakening Nalu Fanfiction

Endişe

Lucy'nin Görüşünden

Olaydan dakikalar önce

(Medyada Bilmeyenler İçin Şeytanlaşmış Minerva)

Ejderhalar geri gelmiş ve face projesini yok etmişlerdi.

Şimdi ise çocukluktan yetiştirmiş oldukları ejderha avcılarıyla aradan geçen yılları telafi etmek istercesine konuşuyorlardı. Savaş hâlâ devam etse de konuşurlarken oldukça mutlu ve huzurlu görünüyorlar. Sanki bir anda yaşadıkları bütün acıları unutmuş gibilerdi.

Ama savaş bütün acımasızlığıyla devam ediyor ve bazılarımız tam olarak geri gelemedi. Natsu, İgneel'e yardım edeceğini söyledi ve gitti. Mira-san, Happy ve Lily'de, Erza'nın yanına gideceklerini söylemişlerdi ama aradan uzun zaman geçti. Ne Mira-san, ne de Erza geri döndü. Yavaş yavaş onlar için endişelenmeye başlıyordum.

Ta ki az ötede bir hareketliliğin olduğunu görene kadar. Daha iyi görebilmek için gözlerimi kıstım. Gelenlerin; Mira-san'ı savaş formunda taşıyan Lily, yarı baygın olan Erza'yı taşımaya çalışan tuhaf ve bir o kadar da tanıdık gelen kadın, Happy, Lector ve Frosh olduğunu anlamam uzun sürmedi.Herkesin ilgisini o yöne çekmek için işaret parmağımı o tarafa doğrulttum ve "Hey millet! O tarafa bakın!" dememle herkesin kafası parmağımla işaret ettiğim yere doğru döndü. Tabii bunu dememle olduğum yerde beklemeyip Erza'ya doğru koştum ve koluna girerek tanıdık gelen kadınla birlikte Wendy'ye doğru taşımaya başladık. Biz Erza'yı taşımaya çalışırken Elf-man, Mira-san'ı kucaklayıp çoktan Wendy'nin yanına gitmişti. Hemen ardından bizde Wendy'nin yanına varmıştık. Erza'yı dikkatli bir şekilde Wendy'nin önüne yatırıp endişeyle ne söyleyeceğini beklemeye başladık. Wendy söze nasıl başlayacağından emin değilmiş gibi bir surat ifadesi takındı. Sonunda nereden başlayacağına karar vererek söze başladı.

"Mira-san ufak sıyrıklar haricinde gayet iyi görünüyor. Sadece fazla büyü gücü kullanmaktan yorgun düşmüş 1-2 saat dinlenirse kendine gelir." Herkes aynı anda bir 'oh' çekti. "Ama durum Erza-san için aynı değil. Erza-san'ın vücudunda ciddi morluklar ve kesikler var. Durumu ağır. İşim biraz uzun sürecektir ama Erza-san için elimden geleni yapacağım." dedi ve yavaşça yere çömelip küçük ellerini yerde yatan Erza'nın karın boşluğuna yerleştirerek gerekli olan büyülü sözleri söyledi. "Gökyüzü Ejderhasının İyileştirici Büyüsü - Sky Dragon's Healing Spell " demesiyle birlikte ellerinin etrafını yeşil bir ışık kapladı. Ellerini saran bu yeşil ışık Erza'yı gözle görülür bir şekilde iyileştiriyordu. Erza'nın önceden düzensiz olan nefes alış-verişi şimdi düzenli bir hâl alıyordu.

Wendy'i strese sokmamak için hepimiz oradan ayrıldık ve başka şeylerle uğraşmaya başladık. Bende herkesi görebileceğim bir kaya parçasına oturarak başımıza gelen bu olayları düşünmeye başladım.

Hemen yanıma oturan tanıdık gelen kadınla birlikte tüm düşüncelerim dağıldı. Kadına baktım, dikkatli bir şekilde başka bir yere bakıyordu. Bakışlarını takip ettim. Doğrudan Erza'ya bakıyordu. Erza'nın bir tanıdığı mıydı? İşin tuhaf tarafı bana da tanıdık geliyordu. Birden bire gözümün önüne Minerva'nın yüzü geldi. Karşımdaki kadının suratıyla karşılaştırdığımda bu kişinin B.B.O.(Büyük Büyü Oyunları)'nda beni yerden yere vuran kişi; Minerva idi. Suratımı istemsizce buruşturup bir ürpertinin beni almasına izin verdim. Ürperti geçince suratını bir kez daha incelemeye koyuldum. Büyük bir bölümü siyah deri kaplı suratında gözle görülür bir endişe vardı.

Minerva'nın suratına bön bön bakarken, aniden bana doğru döndü. 'Hay aksi! Yakalandım' diye geçirdim içimden.

"Beni daha ne kadar izleyeceksin?" diye sordu. Başta sorunun bana sorulup sorulmadığını anlamak için şaşkınca etrafıma bakındım. Etrafımda bu tarafla ilgilenmediğini görünce "Eh! Ben mi?" diyerek kendimi işaret ettim. Gülümseyerek "Senden başka bana dik dik bakan var mı?" diye sorduğunda utançtan kulaklarıma kadar kızardığımı hissettim. Suratıma şapşal bir gülümseme yerleştirerek "Ehe ehe ehe! Üzgünüm."