Uyandığımda kan ter içindeydim garip garip kabuslar gördüm bütün gece,kendimi toparlayıp duşa girdim saçımı ıslak bırakıp aşağı indim annem kahvaltı masasında oturmuş bizi bekliyordu günaydın diyip yanına oturdum 2 dakika sonra Berke de geldi babam da geldi yemek yedikten sonra babam kapıya yönelince bende ayağı kalktım bu gün şirkete gitmeliydim babama beklemesini rica edip yukarı çıktım üstüme bir siyah takım giydim kısa saçımı kurutup hafif makyaj yapıp aşağı indim babam arabada beni bekliyordu arbaya doğru ilerledim içeri girdim ve şirkete doğru yol aldık yarım saat sonra arabadan indik şirket baya bir gelişmişti babamın odasına girdik ve babam bana bir oda ayarladığını söyledi telefona yöneldi ve
"Yeşim odama gel "dedi ciddi bir ses tonuyla yeşim kapıyı tıklayıp içeri girdi
"Buyurun Aziz bey "dedi
"İstanbul'u yeni odasına götür "dedi
"Peki efendim, buyurun İstanbul hanım "Yeşim'i takip edip odama doğru ilerlemeye başladım odam koridorun köşesinde büyük bir odaydı içeri girdim masamda eksik yoktu bilgisayar,kalem kutuları,ismimi ve soy ismimi yazan bir isimlik, büyük bir koltuk takımı vardı masama geçip oturdum ve biraz düşünmeye başladım ama öncelikle babamın bütün düşmanlarını bilmem gerekti gözlemlemem nasıl düşündüklerini bilmeliydim kim nasıl ne şekilde stratejik hareket yapar kim maşa için kimi kullanır bunları öğrenmeliyim ki bu oyunu yapanı bulayım bunları düşünürken babam beni odasına çağırdı yanına giderken Ahmet amcamı gördüm elimle selam verdim endişeli bir şekilde yanıma geldi ve
"İstanbul hoş geldin ne zaman geldin özlemişiz seni" sesinde yalan vardı samimiyetsiz bir şekilde konuşuyordu sanki 'neden geldin ki şimdi sen 'dercesine bakıyordu konuşuyordu bende bozuntuya vermeden cevap verdim
"Hoş buldum amca bende sizi özledim ondan geldim zaten "küçük yalan bir tebessüm edip devam etti
"İstanbul şuan biraz işim var sonra konuşalım olur mu "
"Olur amca neden olmasın görüşürüz " dedim ve yanımdan ayrıldı bende babamın odasına gittim bana biraz düşmanlarından bahsetti neden düşman olabilirler dediğimde biraz duraksadı ve
"Yeni şirkete ortak olduk silah ithalatı da iyi gidiyor en azından bir patlak yok ailevi bağlarımızda kuvvetli bu bile düşman olmak için yeterince sebep değilmi "dedi kendinden emin bir şekilde
"
Haklısın baba ama bize kimin düşman olacağını düşünelim ama hepsini bir arada görmek işimizi kolaylaştırabilir biz de bu arada kim birbiriyle arkadaş kim bizi bitirmek için ortak onu bulabilmek için bir organizasyon yapabilir misin ?"
"Aslında yapabilirim zaten yeni şirkete ortak olduk diye bir kutlama yapmadık 2 güne kadar bir kutlama ayarlayabilirim sende istediğin gibi gözlem yaparsın ne dersin "
Olur derim hem de çok güzel olur hepsi bir arada iyi olur"dedim ve babam dudaklarını araladı ve ekledi
"O zaman git kutlama için alışveriş yap üstüne başına düzgün şeyler al bende en yakın zamana ayarlıyorum " bende ayağı kalktım şirketten çıktım kulaklığımı takıp arabaya doğru giderken telefonuma bir bildirim sesi geldi bakmadan korumalardan birinden arabanın anahtarını alıp sürücü koltuğuna oturdum mesaja baktım mesaj Naz dan gelmişti Naz benim en yakın arkadaşım mesajında bana "İstanbul Türkiye ye dönmüşsün ve benim şuan haberim oluyor ara beni çabuk " Naz benim çocukluk arkadaşım çok güzel bir kız kumral mavi gözlü uzun boylu moda ile arası çok iyi bir kız onunla birlikte ilkokullu bitirdik,liseyi bitirdik, üniversitede yollarımız ayrıldı o İtalya ya ben Amerika ya gittim o moda tasarımı ve gastronomi okudu bende yazılım mühendisliği okudum ama her yıl buluşup 1 hafta tatil yapardık üniversite bitince o Türkiye ye geri döndü ben Amerika da bir şirkete bir işe başladım
Sanırım şuan benim için en iyi yer Naz'ın butikine gitmek olacak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI ve GERÇEK
Mistério / Suspenseİstanbul Kuzgun adındaki baş kahramanımız babasının girdiği tuzağa babasını kurtarmak için giriyor. Peki onu ne bekliyor? Bu savaşı kazanacak mı yoksa kayıp mı edecek? Gerçekler canını ne kadar yakacak? İhanet edecek mi yoksa ihanete kurban mı gid...