ŞIMDI
Erdem Dila'nın sözlerinden sonra afallamış eve dönüyordu.
Dilara ile yaşadıkları eve...
Kapıyı çaldı,Dilara kapıyı açtı.
Gülümsemeye çalışıyordu ama pişman olduğu besbelliydi Dilara'nın. Yine de gözlerinde bir suçluluk yoktu.
"Ne oldu?Ne dedi ablam?Yüzünden düşen bin parça,iyi misin?"
Erdem sahte bir gülümsemeyi bile beceremeyecek durumdaydı.
"Sanırım iyi şeyler söylememiş,gel aşkım otur şöyle."
Erdem içeri geçti. Olanları Dilara'ya anlattı.
Dilara ilk defa suçluluk hissetmişti. Ablasını aldatırken bile bu kadar suçlu hissetmiyordu.
"Bunu yapmamalıydık." dedi tükürür gibi.
"Ablama bunu yapmamalıydık."
Asla yapmamalıydım demezdi. Çünkü Dilara buydu. Hatayı birilerine atmaya çalışırdı. Her zaman.
Dilara Erdem'in üzüldüğünü fark etti.
"Ama biz aşıktık. Kalbimizi susturamazdık. Değil mi aşkım?"
Erdem'in yanağına bir öpücük kondurdu.
"Hadi,yemeğimizi yiyelim. O kadar güzel tarifler buldum ki,parmaklarını yiyeceksin."
Erdem vicdan azabı çekiyordu. Vicdanı sürekli "Masum bir insana yaşattıkların,günahların sana döner."diyordu.
Yaptığının hata olduğunu artık kabul ediyordu.
Artık "kalbim"diyerek çeşitli bahaneler bulmuyordu.
Içine büyükbir keder oturmuştu. Dilara'ya bakınca Dila'nın yüzü gözünün önüne geliyordu.
Yine kalbi atıyordu.
"Hadi ama aşkım,boşver artık. Biz mutluyuz ya ona bakalım."
Erdem Dilara'ya baktı.
Mutlu muydu?
Dilara güzeldi,alımlıydı.
Ama mutlu muydu?
"Mutluyum."diye fısıldadı.
İyi bir yalancıydı.
Kendini kandırabilecek kadar iyi...7 YIL ÖNCE
Dila ve Erdem yarın sabah tatile gideceklerdi. Sohbet ederlerken Dila'nın telefonu titredi.
"Alo?"
"Anne?"
"Tamam,olur müsaitiz. Bekleriz."
Dila Erdem'e baktı.
"Annemler ve annenler bize geliyorlar. 1 saate kadar."
"Tamam,gel yemek hazırlayalım."
Dila ve Erdem beraber yemek yaptılar.
Daha sonra Dila toz aldı,Erdem de dışarı çıkıp içecek aldı.
Erdem eve geldiğinde neredeyse her şey hazırdı.
Ama Dila'nın aklına bir şey gelmişti.
"Erdem,ya aynı odada kalmadığımızı anlarlarsa?"
"Anlamazlar,ben yatakları topladım. Her şey gayet normal görünüyor. Yeni evli bir çift gibi."
Dila rahatlayarak nefes verdi.
Sonra da zil çaldı.
Dila konukları içeri buyur etti. Zaten dört kişi gelmişlerdi.
Anne babalar.
Sofraya oturduklarında her şey harika görünüyordu. Dila servisi yaptı.
Erdem'in annesi Beril Hanım yemeklere bayılmış görünüyordu.
"Elinize sağlık. Çok güzel olmuş her şey."
Dila tebessüm etti.
Neriman Hanım ise Dila'yı övmenin derdindeydi.
"Tabii Dila her şeyi çok güzel halleder. Enfes olmuş kızım. Bu yemeği evde de yapardı. Çok lezzetli."
Yemeği Erdem'in yapmış olması dışında sorun yoktu.
Dila Erdem'e bakarak güldü. Erdem de gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Yine de pot kırmadılar.
"Eee."dedi Neriman Hanım.
"Yarın tatile gidiyormuşsunuz. Dila'nın okulundan dolayı gidemediğiniz balayı yerine herhalde. Şimdiden çok iyi bir çift oldunuz."
Dila'nın yanakları yanıyordu. Acaba aileler gerçekleri bilseler ne yaparlardı?
Beril Hanım Erdem'e baktı.
"İnşallah bir torunumuz da olur artık. Değil mi Neriman Hanım."
Dila'nın içtiği su boğazında kalmıştı. Erdem de Dila'ya gülüyordu.
"Kızım iyi misin?"
"İyiyim."demeyi başardı Dila.
"Birbirinize çok yakıştınız ama,değil mi Neriman Hanım."
"Cidden öyle Beril Hanım. Çok yakıştılar."
Dila da Erdem de artık konunun değişmesini istiyorlardı. İkisi de birbirlerine aşık değillerdi.(Belki sadece hoşlanıyorlardı ama ortada aşk yoktu.)
Dila Erdem'e çaresiz bir bakış attı.
Erdem anlamıştı.
"Ee baba,beşiktaşın son maçına ne diyorsun? Yine mağlup oldular."
" He ya. Bir yenemediler şu sene. Ama önümüzdeki maç yenecekler gör bak."
Dila Erdem'e minnettar bir bakış atmıştı.
Saat 21.40 olduğunda misafirler gitmişti.
Erdem ve Dila oturdular.
"Terledim resmen."dedi Erdem.
"Ben daha çok,ölecektim neredeyse."
"Bir de annem torun diyor."
Dila yine boğazına bir şey kaçmış gibi öksürmeye başladı.
Erdem de gülüyordu.
"Tamam Dila Hanım,bir daha bu konuyu açmam. Krize gireceksiniz."
Dila bir kahkaha attı.
"Zorlu bir akşamı atlattık. Yarın kendimizi denize bırakıp rahatlayacağız. "
"Özgür ve mutlu bir kelebek gibi."diye ekledi Erdem.
"Özgür ve mutlu bir kelebek gibi..."Sabah olduğunda yola çıkmışlardı. Dila yolları izliyordu. Sabahın erken saatleriydi.
"Yol bizi nereye götürecek?"diye merakla sordu Dila.
"Yol bizi Antalya'ya götürüyor. Uygun mu?"
"Biz karar veremeyiz,yol Antalya'ya götürüyorsa bize gitmek düşer."
"Haklısın."dedi Erdem dudakları yukarı doğru kıvrılırken.
"Bize gitmek düşer."Dila yolu izliyordu,Erdem sürüyordu. Gidiyorlardı.
Huzur içinde gidiyorlardı.
Sessizlik içinde.
Yorgun ve kırgın bedenlerini denize bırakmaya gidiyorlardı.
Özgür ve mutlu bir kelebek gibi...Evett umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarınızı bekliyorum.
Destekleyenlere sonsuz teşekkürler.💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet(tamamlandı)
RomanceBir insanın canı ne kadar yanabilirdi en fazla? Bir insan ne kadar çok göz yaşı dökebilirdi? Uğradığı ihanetin şokunu nasıl atlatabilirdi?Denize sığınmak isterken onu da kurtaran deniz olacaktı da haberi yoktu...