Oy vermeyi unutmayın. ❤️
•Keyifi okumalar•Kızlar annelerinin kaderini yaşar derlerdi. Benim kaderim köşe bucak babamdan kaçmak annemin hasreti ile yanmaktı. Şimdi ben de bir anneydim. Ve benim kızımın kaderi babasının koynunda uyumak annesinin kokusunda büyümekti.
Yatağın ortasındaki sarmaş dolaş hallerine baktım. Baba kız, benim için eşsiz bir tablo gibiydiler. Aykız bana sırtını dönmüş küçücük bedeniyle babasına sokulmuş uyuyordu. Aybars ise gün boyu beni kızdıracak olan korumacı tavrını, kızının ona sığınmasın ile had safha çıkarmıştı. Öyle özenli, öyle korumacı sarılmıştıki kızımıza bir anlığına uykuda olup olmadığından şüphe ederek gülümsedim. Biz birlikte olduğumuz sürece alışagelmiş olunan o kalıp cümlelerden taşarak kendimize bambaşka bir yol çizecektik. Aykız benim gibi sevgi hasreti ile büyümeyecek Aybars kızını, benim yaşadıklarımın aksine hiçbir şeye mecbur bırakmayacaktı.
Tabii buna erkek arkadaş konusu dahil değildi. O konu açıldığında imrenilecek baba olmaktan açık ara uzaklaşıyordu...
Düşüncelerimle birlikte bu sabah bahçede olanlar gözlerimin önüne gelince gülümsemeden edemedim.
Aybars, Aykız için arka bahçeye kurdurduğu ona göre küçük, bana göre Umay'ın üçüzlerine dahi yetecek olan oyun parkında, düşecek korkusu ile adım adım Aykız'ı takip ederken gözlerimi devirmekten kör olacağım korkusu ile yanlarından ayrılmıştım. Yaz aylarındaydık ve buna rağmen Aykız hasta olur bahanesi ile özel bir an dışında evimize dondurma girmemişti. Bir gün bu konuda fazla ısrarcı olduğum için Aybars aldığı bir kutu dondurma ile yatak odasına gelmiş vanilya tadını, tadımla karıştırarak sadece kendisi yararlanmıştı.
O günden sonra dondurma konusunda ısrarcı olmamıştım. Bacaklarımın arasına sızan soğuk epeyce ürpermeme neden olmuştu...
Biraz olsun ferahlarız düşüncesi ile bir tabak dolusu dilimlediğim karpuzla birlikte yeniden bahçeye döndüğümde Aykız'ı emekleyerek kaydırağa tırmanmaya çalışırken Aybars'ı da dehşete kapılmış bir hâlde kızımızı geriye çekmeye çabalarken bulmuştum.
Aykız'ı her kucaklayıp çimlerin üzerine bıraktığında bahçede kızılca kıyamet kopuyordu. Aykız avazı çıktığı kadar çığlık atarak yalancı ağlamalarını başlatıyor Aybars'ın kıyamayıp kızımızı yeniden kaydırağa yerleştirmesinin ardından sessizliğe bürünüyordu. Zamanda takılı kalmışlar gibi bu an tekrar edip duruyordu.
"Hayatım bıraksana çocuğu. Zaten tırmanamaz, oynasın işte."
Ters bir bakışla, "Top gibi geriye mi yuvarlansın!" Diye azarladı beni.
"Hani bir avuçtu. Top gibi mi oldu şimdi?" Bembeyaz bir teni vardı Aykız'ın. Ay gibiydi. Gece karası saçları ve aynı renk gözleri birebir babasından kopyaydı. Aybars'ın dediğinden de oldukça aksine top gibi değil süs bebeği gibiydi. Sadece karnını doyurduğu zamanlar göbeği hafifçe dışarıya çıkardı.
Aykız'ın kopardığı yeni kargaşanın ardından Aybars, kızımızı yeniden kaydırağın ucuna yerleştirerek yanında diz çöktü.
"Babam..." diye seslendi ama Aykız yüzüne bile bakmadı. Bir gayret kaydırağa ters taraftan tırmanmaya çalışıyordu. "Meme ister misin?" Diye sordu Aybars.
Bunlar Aykız için sihirli sözlerdi. Dudaklarının arasından hızlıca firar eden en güzel sorusu yankılandı. "Hıh?" Bakışları şimdi dikkatle babasının yüzüne bakıyordu.
Aybars biraz daha Aykız'a sokularak oldukça ikna edici bir ses tonu ve gülümsemeyle "Meme." Dedi.
Ses tonu öyle güzel öyle eğlenceliydiki Aykız'ın keyfini hızlıca yerine getirmişti. Aykız bu kez nazlı nazlı gülümseyerek yeniden "Hıh." Diye karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
Chick-Lit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...