Bölüm 16
Bölüm şarkısı: Kıraç Bir Garip Aşk Bestesi
Anlar birleşti, saniye oldu. Saniyeler birleşti, dakika oldu. Dakikalar birleşti, saatler oldu. Herkes rahatça hayatına devam etti ama o saatler bana bitmek bilmedi. Her saniyesi eziyet, en ufak salisesi bile işkence dolu geçti.
Bugün 4 gün olmuştu. Pamir'siz geçen 4 koca gün... Bu 4 günde yaşamamıştım. Sadece ölmemek için kuru ekmek yemiş ve su içmiştim. Mutfak ve kiler patlayana kadar yiyecek doluydu ama bende yemek yiyecek kadar yaşam enerjisi var mıydı, tartışılır.
Sanırım son olan olaylardan kimsenin haberi yoktu. Çünkü beni kimse aramamıştı. Eğer Beril'in haberi olsaydı beni kesinlikle arardı. Ulaşamasa bile sesimi duyana kadar peşimi bırakmazdı. Ne oluyordu hiç bilmiyordum.
Yattığım koltukta oturur pozisyona geldim. Sağ çaprazımdaki zümrüt yeşili koltuğa bakınca gözlerim dolmuştu. Pamir'e hamile olduğumu söylediğimde tam orada oturuyorduk. Şimdi o günler hiç yaşanmamış gibiydi. Yüzümü kucağıma indirdim. Yüzüğüm parmağımda duruyordu ama şu 4 günde o kadar zayıflamıştım ki, parmağımda eğreti duruyordu. Yukarıya çıkıp yüzüğümü bir kolyeye taktım ve boynuma astım. Görmeyeyim ama hep beninle kalsın. Pamir gibi...
Yeniden gözlerim doldu. O kadar senenin hiç mi hatrı yoktu be adam! Ben sana dedim ki benim ailem yok, kalbim yaralı. Kendimi sana bıraktım, sende yaralama beni dedim. Tuttun elimden, yaralarımı sarmak istediğini söyledin. Bu kadar mıydı be? Aşkın bu kadar mıydı? Hadi beni geçtim, peki ya bebeğimiz? Sen ne kadar inanmasan da o senin canından kopup bana gelmişti. O senindi be! Ben senindim, biz senindik. Nasıl yakıştırdın o iğrenç şeyleri bana?
Hüngür hüngür ağlıyordum. Son 4 gündür bunu sıklıkla yaptığım için uyurken bile gözlerim acıyordu. İçim çıkarcasına ağlıyordum. Her döktüğüm gözyaşında yanağımdaki yara sızlıyordu. Ne zaman ki kasıklarımda ufak bir sancı başlıyordu, o zaman sakinleşip mantıklı düşünüyordum. Benim bebeğimi üzmeye hakkım yoktu. Onun için en iyisini düşünmeliydim.
Gözyaşlarımı silip çöktüğüm yerden kalktım. Artık güçlü olma zamanı gelmişti. 4 gündür gelmeyen, arayıp sormayan, ne halde olduğumu umursamayan bir adamdan daha fazla medet ummam benim aptallığım olurdu. Madem onu aldatmıştım, madem beni görmek istemiyordu, madem bebeğimin babası olmadığını söylüyordu, ben de gidecektim.
Bilir misiniz dostlar, pes etmek kabullenmektir derler. Pes etmeyip burada onu beklemem gerekir ama bunun bedelini sadece ben ödemem, artık yanımda bebeğim de var. Bunun yüzünden artık gidiyorum. Kabul ediyorum, ben sevdiğim adama ihanet ettim. Bunu mu duymak istiyorsunuz? Tamam, itiraf ediyorum. Size yalanlarınızla beraber mutluluklar dilerim, benden bu kadarmış.
Üstümü değiştirme gereği duymadan evden çıktım. Günler önce karargah gibi olan evde bugün 1 tane bile koruma yoktu. Ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anlamıştım, benden çoktan vazgeçmişti. Bir taksi çevirip adresi verdim, bu iş artık bitecekti.
Hikaye en başına dönmüştü. Şile, Ağlayan Kayalar. Yine aynı psikolojideydim. Seneler önce de buraya intihar etmek için gelmiştim, şimdi de aynısıydı. Yine aynı yere tırmandım, ağlamaya başlamıştım. Dengemi kaybedip düşünce yanağımdaki yara sızladı. Daha çok ağladım, daha çok sızladı. Arkamı döndüm, bu defa beni hayata döndürecek kimse yoktu. Bir adım attım, sonra bir tane daha. Son nefes ve sonsuzluk arasındaki ince çizgide birisi beni kurtardı ölümün pençesinden. Kim kurtardı biliyor musunuz? Bebeğim. Ben bencil bir anne değildim, onu da düşünüyordum. İntihar etmek demek onu canice öldürmek demekti. Hayır, bunu yapamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybedemem
Teen FictionTamamlandı. Çisil'in bir ailesi olsaydı belki de Çisil bu kadar güçlü olmak zorunda kalmayacaktı. Yaşıtları gibi okuluna gidecekti, mutlu olacaktı. En büyük derdi sınavlardan geçmek olurdu belki de. Ama hayat herkese adil davranmaz değil mi? Siz pl...