2.10 Düşmüş Prenses ✾

360 37 135
                                    

Herkese Merhaba! Bölümü okuyanlar en azından kendilerini belli etmek amacıyla oy verebilir mi? Ayrıca yorum görürsem çok mutlu olurum. Lütfen varlığınızı belli edin, gösterin!

●EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA BENİ TAKİP EDİN! BÖLÜM DUYURUSU YAPIYORUM!

Yayın Tarihi: 23.06.2021 (22:25)

*Bölüm erken geldi farkındayım ama haftaya aynı şekilde erken gelecek mi, emin değildim. Bu haftam aşırı yoğun, yoğunluktan fırsat bulup bölümü paylaşmak ve tepkilerinizi görmek istedim.

Bölüm Şarkısı:  Måneskin - CORALINE

İyi Okumalar!

Ztin - Saokun

Venira

Yüreğimi donmuş gibi  hissediyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüreğimi donmuş gibi hissediyordum. Yaşananlardan sonra kalbimi sökmüşler, yerine bir taş parçasını koymuşlardı. Atıyordu, kanımı vücuduma pompalıyordu ama bir şey hissedemiyordum. Hissettiğim tek şey tüm bu yaşananlardan dolayı sorumlu olduğumdu. Lussamus'u kaybetmemizden, ablamın esir düşmesinden ve biricik kardeşim Abrek'in öldürülmesinden ben sorumluydum. Bu sorumluluğu taşımak çok ağırdı.

Abrek'in öldürüleceğini ve ablamın hapsedileceğini bilseydim kaçmazdım. Onlar için savaşır, ölmeyi göze alırdım. Aile demek her şey demekti. Sadakat kavramının özüydü. Onlardan uzak düşerek büyük bir hata yapmıştım. Öfkeyle hareket etmiştim, saraydan kaçmıştım. Fakat ben bunları bilmiyordum. Tamerin'in bir sorun açacağının farkındaydım, bunu önlemeye çalıştım ama kardeşimi öldüreceğini düşünmedim. Safmışım! Büyük saf ve aptalmışım. Bunu görseydim Tamerin'i kendi ellerimle boğar, o kara kalbini söküp alırdım.

Dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim. Yanımda konuşan insanlara baktım. Pek bir şey anladığım söylenemezdi. Fısıldaşıp duruyorlardı. Tamerin'in beni arattığını bildiğim için kıyafetlerimden kurtulmuş, daha sade şeyler giymiştim. Beni aralarına almaları için kendimi bir büyücü olarak tanıtmıştım. Onları korumam karşılığında beni Ztin'in başkentine götürün dediğim de kabul etmişlerdi. Ztin'i tercih etme nedenim Dahou'nun bana karşı olan ilgisiydi. Bunu kendime göre kullanabileceğimi düşünüyordum. Naymahaen'e gitseydim işler daha karmaşık hale gelebilirdi. Kraliçe Samirna'nın beni seve seve Tamerin'e satacağını düşünüyordum. Yeni kraliçeye yaranmak için benim gibi düşmüş birisini satması uygun olurdu.

At arabası durduğunda Ztin'in başkenti Saokun'a geldiğimi anlamıştım. Tüccarlara teşekkür edip onların yanlarından ayrıldım. Güz gelmişti. Güneş var olsa bile ısıtmıyordu, yamalı pelerinime daha çok sarınıyordum. Bu halde sarayın kapısına gidip ben Lussamus Prensesi Venira'yım desem ne olurdu? Beni alırlar mıydı? Eski bir pelerine sarınmış, sarı saçları kirden dolaşmış olan bu meczubun prenses olduğuna kim inanırdı ki? Deri çantamda param vardı ama beni ne kadar idare ederdi, fikrim yoktu. Dudaklarımı ısırdım. En güzeli kendime bir han köşesi bulmaktı.

Gazap Tanrısı'nın ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin