Hadi herkes başladığı günün tarihini atsın❤️
🖤•🖤•🖤•🖤•🖤•🖤•🖤•🖤
Her zaman olduğu gibi bugün de yerde kitabımı almış etrafımda çemberle kitap sayfalarımı aydınlatan elliden fazla mum eşliğinde kitap okuyordum. Yapmaktan zevk aldığım tek şey buydu... Hatta yaptığım tek şey... Kitaplar benim tek arkadaşlarımdı. Bir ailem yoktu. Bu oldukça zordu ama bu zor zamanlarımda bile yanımda olan tek şey kitaplardı. Bir sayfa açıp okumaya başladığımda içinde bulunduğum dünya yok oluyor ve kitabın içindeki gerçek dünyayla baş başa kalıyordum...Tek tek mumlarımı söndürdüm kitabımı pufumun üstüne koydum ve ışığı açtım. Yarın okul vardı ve başarılı bir üniversite öğrencisiydim. Onun dışında hiçbir maddi sıkıntım yoktu. Ailemden kalan her şeyi satmış ve kendime yeni bir şehirde yeni bir sayfa açmıştım. Tam üç ay önce...
Annem babam ve kardeşim bir trafik kazasında vefat etmişlerdi... Annemde babamda doktordu... Annemin doğum gününde ben evdeydim. Pastayı masaya koymuş hediyeleri diziyordum. Kardeşim ve babam annemi hastaneden almak üzere evden ayrılmışlardı. Ve trafik kazası... Hepsini tek tek kaybetmiştim babam olay yerinde ölmüştü... Annem ve kardeşimi yoğun bakıma kaldırmışlardı... Neye üzüleceğimi ne yapacağımı şaşırmış haldeydim...
Sonra önce annemi 3 saat sonrada kardeşimi kaybettim... Hepsi beni bu berbat dünyada bırakıp gitmişlerdi. Yaşadığımız şehir dahil her şey beni boğuyordu...
Aileme ait çok sayıda ev, arsa, vs. Sattım ve Antalya'dan İstanbul'a geldim. İstanbul'un en sakin semtinden iki katlı bir ev satın aldım. Evim üniversiteme biraz uzak olduğu için bir tanede araba satın almıştım. Odamdan çıktım ve ultra lüks olan ama acıkmadığım sürece önünden bile geçmediğim mutfağıma doğru yol aldım. Dolaptan işime yarayacak malzemeleri çıkartıp sandviç yaptım. Sürekli ailem geliyordu aklıma... Yemek yerken su içerken nefes alırken bile onları düşünüyordum... Çok özlüyordum onları... Çaresizlik sandığımdan da kötü birşeydi.
Kafamı dağıtmak için odama çıktım ve birazcık konu tekrarı yapmam gerektiğini farkettim. Defterimi açtım ve onlarca kez not aldığım şeyleri tekrardan not aldım. Yeterince ders çalıştıktan sonra mutfağa inip bir fincan kahve yapıp bahçedeki bahçe salıncağıma oturdum. Hava biraz serindi. Ve çok sessizdi.
İstanbul'da birçok kişi yaşamasına rağmen en sessiz semtinde oturuyordum. Bu kendi tercihimdi yanımdaki evlerde benimkilerin aynısıydı 2 katlı evlerdi ve çok sessiz sakin ama huzur veren bir sokaktı.
Kahvem bittikten sonra aydınlatmalarıyla sabahmış gibi hissettiren bahçemin çimenlerine uzandım. Ailemi düşündüm. Onlarla geçirdiğimiz güzel vakitleri... O kadar zordu ki bir zamanlar dört kişilik mutlu sessiz sakin biz aileyken şimdi tek başıma kendi kendime aile olmaya çalışıyordum bir şekilde hayata tutunmaya devam etmeye çalışıyordum.
Ayaklarımı zorlayarak odama çıktım ve pijamaları mı giyip yatağıma yattım. Ve bugünün verdiği yorgunlukla kendimi uykuya teslim ettim. Açık bıraktığım penceremle gözlerime hücum eden güneş ile gözlerimi açtım.
Daha dersime 4 saat vardı. Lisede hep aynı saatte kalkardık üniversite gerçekten değişikti. Ders saatlerinin arasında çoğu zaman baya bir zaman vardı. Bir dersim sat 8 de ise diğer dersim 3 de falandı. Yataktan kalktım ve yüzümü yıkadım. Rutin cilt bakımlarımı yaptıktan sonra üstüme sade siyah bir kısa kollu t-shirt ile siyah bir kot şort giydim. Çantama gerekli birkaç malzeme ve gerekli kitaplarımı telefonumu kulaklığımı koyduktan sonra kitaplık rafımdan henüz yarısına geldiğim "elveda Gülsar'ı" kitabımı aldım. En sevdiğim yazarlardan birisinin kitabıydı. Cümleleri konusu herşeyiyle çok sevdiğim bir kitaptı ve 2. Kez okuyordum
Okuduğum bir cümle dikkatimi çekti... "demek ki düşünmemek unutmak değilmiş." Bu cümlede kendimi görmüştüm... Veya kendimi en güzel dilde yansıtan acılarımı... Düşünmemek... Gerçekten ailemi düşünmemeye çalıştıkça unutulmaz bir hal alıyorlardı... Sanki düşündüğümde düşünmediğim günler için biraz daha düşünüyordum onları... Yaklaşık bir saat kadar kitap okuyup saatime baktım. Dersin başlamasına 1: 30 saat vardı... Sakin bir kafede yemek yeme planıyla arabama doğru yol aldım. Bir anda gözlerim dolmuştu...
Buraya gelerek tek anladığım şehir değiştirmekti... Anılarımda
peşimden geldiğiydi. Kardeşimin olur olmaz şeylere beni sinir etmesini... Babamın masada çayını yudumlarken gazete okuyup sesli bir şekilde yorum yapmasını... Annemin sürekli babamı tartışmaya çekmesini sonrada gülüp sohbete dalmalarını özlemiştim... Arabama bindim kulaklıklarımı kulağıma takıp telefonumdan bir şarkı açtım. Ve bir tane sessizliğini koruyan oldukça sade ama hoş bir kafeye girdim.Köşelerden bir masaya oturup en sevdiğim donut'lardan ve kahvemi sipariş edip kitabımı açtım. Dünya tekrardan benim için durmuştu. Sadece ben ve kitabım vardık. Gerçek dünya benim için burasıydı... Yaklaşık 100 sayfa falan okuduktan sonra neredeyse sadece saate bakmak için kullandığım son model telefonumdan saate baktım.
Dersin başlamasına bir saat vardı zaten okula gitmem 45 dakikamı alırdı. Yavaş yavaş kalktım ve arabama bindim. Arabanın aynısından salık bıraktığım kumral Saçlarıma baktım. Gözlerim her zamanki gibi bana Merhaba diyordu deniz kenarındaki üniversitenin önüne geldim arabanın park edip yavaşça indim ve Dersimin olduğu sınıfa doğru yürüdüm telefonumu ceketin cebine koyarken elime gelen kağıdı aldım Sonra bir post-it de çok güzel bir hayranlık yaratan el yazısı ile yazılmış sözü okudum "İnsan bazı günleri kitapların arasında saklayıp kurutmak istiyor." Neydi bu? Bu el yazısı bana ait değildi ve böyle bir şey yazdığımı hatırlamıyordum.
|•|•|•|•|•|•|•|•|•|•|•|
Selam canlarım ilk bölüm olduğu için çok çok heyecanlıyım... İlk bölümümüzü kısa yazdım... Diğer bölümler daha uzun olacak tabii ki de... Şimdilik hiçbir şey yok sonu biraz merak uyandırıyor gibi geliyor olabilir ama emin olun Aylin'in yaşayacaklarının yanında çok basit bir olay... Hepinize iyi akşamlar takipte kalın birdahaki bölüm Bomba olucak. 😍❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASUMLARI
Genç KurguKimse tarafından sevilmemek mi tam Onun derdiydi... Yalnız kalmış ölmeyi bekleyen her çaresizlikle tek dostu olan kitapları sığınan ölüp de onu seven tek 3 kişiye kavuşmak isteyen bir kızın hikayesi bu Sobe ve ebenin meselesi... Ya onu seven 3 kişi...