4. Bölüm: Lose

52 10 9
                                    

Hyunjin orda öyle kalakalmıştı. En çok korktuğu şey başına gelmişti ve ne halt yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu, kelimenin tam anlamıyla "boşluktaydı". Minho ise bunun kolay olacağını sanmıştı, tam tersine bu durum onu da mahvetmişti. İkiside bir boşluk hissediyordu ve nasıl dolduracaklarını bilmiyorlardı. İki mum arasındaki ip erişmişti, bu ipi Minho yakıp kül etmişti. Hyunjin ise son bir kez daha şansını denemiş ama başaramayıp yavaş yavaş tükenmeyi kabullenmişti. Orada öylece saatler geçmişti, Minho çoktan eve gitmiş ve kendini müziğe vermişti. Hyunjin orda öylece otururken arkasından bir ses duydu.

X: Hyunjin!

Hyunjin yavaşça kafasını arkasına çevirdi. Gördüğü şeylere gülümsemesi bir olmuştu. Gördüğü kişi Bang Chan idi. Chan, Hyunjin'e her zaman destek olmuş ve ona bir abi hatta bir baba gibi davranmıştı. Chan Hyunjin'i ağladığını fark etmişti hemen yanına gidip onu kaldırmış, göz yaşlarını silmişti.

BC: Hyunjin? İyi misin? Bir sorun mu var? İstersen bana anlatabilirsin
H: Sorun Minho ile olan ilişkimiz

Hyunjin bunları söylerken ağlamayı bırakmıştı, sadece yorgundu bu yüzden zar zor konuşuyordu. Chan Hyunjin'e sarılıp saçlarını okşamıştı.

BC: Ayrıldınız mı?
H: Evet

Hyunjin tekrar ağlamaya başlamıştı. Üniversite öğrencisi olsa da o an ki hali aynı parkta kaydırak sırası çalınınca ağlayan çocuklar gibiydi. Ağlaması tam durdu derken tekrar başlıyordu.

BC: Ah, Tatlı Hyunjin'im benim. Ağlamayı bırak lütfen
H: İyi ki geldin Chan

Chan gülümsedi, Hyunjin tekrar ağlamayı bırakmıştı.

BC: Hyunjin seni eve bırakayım mı?
H: Bugün sen de kalabilir miyim? Biri ile dertleşmeye ihtiyacım var.
BC: Tabi ki kalabilirsin sormana bile gerek yok. Gidelim mi o zaman?
H: Gidelim

Önce Chan kalkmıştı, elini Hyunjin'e uzatıp onunda kalkmasını beklemişti. Hyunjin Chan'ın elini tutup kalktı. Beraber yürümeye başladılar. İlkbahar mevsimiydi, geceleri serin oluyordu. Chan Hyunjin'in üşümemesi için üstündeki ceketi ona vermişti. İkisi abi kardeş gibiydi. Hatta baba çocuk bile olabilirlerdi. Yaklaşık yarım saat sonra Chan'ın yaşadığı yere gelmişlerdi. Bir bina idi, içeri girip asansöre bindiler. Kat 6'a çıkıp asansörden inmiş daha sonra da Chan'ın dairesine girmişlerdi. Hyunjin direk koltuğa oturup televizyonu açmıştı. Chan ise mutfağa gidip Hyunjin için bir şeyler hazırlamaya başlamıştı. 10-15 dakika sonra elinde tepsi ile salona Chan girmişti. Hyunjin o sırada çizgi film izliyordu. Chan tepsiyi Hyunjin'in önüne koydu. Hyunjin hemen yemeye başladı. O sırada fırsat bilip Chan hemen kanalı değiştirdi. En sevdiği dizisi başlamıştı. Hyunjin de bu diziyi severdi o yüzden Chan'a kızmamıştı. Chan ve Hyunjin ikilisi bu şekilde vakit geçirirken Minho yalnız kalmıştı. Çağırabileceği bir arkadaşı yoktu, sadece müzik dinleyip etrafı dağıtıyordu. Saatler böyle geçmişti, Minho yorulup koltukta uyuyakalmamıştı. Hyunjin de diziyi izlerken uyuyakalmıştı. Chan onu kaldırıp yatağa götürmüş üstünü örtmüştü. Kendide koltuğa uzanıp uyumuştu. Gün bu şekilde bitmişti. Mumların durumu değişmişti, işe Chan'ın mumu da katılmış ve Hyunjin'i tekrar canlandırmıştı. Minho ise yavaş yavaş tükeniyordu. Roller değişmişti...

Wuhuu yeni karakter kilidini açtık; Bang Chan. Hyunjin ve Chan bölümlerini yazarken çok duygulandım maalesef ki. Bu arada bugün aşırı mutluyum çünkü Hyunjin geri döndü (?). Neyse aşklarım bugünün bölüm adı "Lose", şarkımız ise "Rosé-Gone". Umarım beğenirsiniz. Yeni kelime rekoru kırmak istiyordum ama olmadı neyse owsundu. Sizi çok seviyorum muwah <3.

Bu arada eklememi istediğiniz bir karakter varsa yorumlara yazın lütfen.

Maybe, this is better Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin