Giriş

13 0 0
                                    

      Keyfi isteyen herkesle sohbet edebilirim, susmaktan kafayı yiyeceğim. -yazar notu-


Burası gerçekten bok gibi kokuyor. "Bana bir votka, vişneli." Garson boş bir bardağa içkiyi doldurmaya başladı. Yine her zamanki gibiydim işte bomboş. Arkada bir şarkı çaldığını hatırlıyorum:
Catch me if you can
Working on my tan
Salvatore
Dying by the hand
Of a foreign man
Happily
Calling out my name
In the summer rain
Ciao amore
Sadece kafa dağıtmam gerekiyordu anlarsınız ya. Terkedildim, tekrar. Bu sefer diğerlerinden daha uzun sürmüştü oysa. Bana tam 2317 gün katlanmıştı. Telefonumdan gelen rahatsız edici zil sesiyle derin bir nefes bıraktım ciğerlerimden, beni terk etmeyen tek insan arıyordu. Babam, beni yalnızlıktan kurtaran babam. Benim babam. Yeşil tuşa hafifçe dokundum, "Kızım gelmen gerek, Hasta var acil!" Yüzüme kapattı. Yadırgamamıştım hep böyle olurdu. Doktordu benim babam. Biraz farklı bir doktor. Genelde sokakta gezmemesi gerekenleri iyileştirenlerden. Kötü biri değildi, işi buydu sadece. Votkamı sağ tarafta tarafta yiyişen çiftin üzerine döktüm. Boşa mı gitseydi, hem solda olsalar dökmezdim. Siyah motora doğru attığım uzun adımlar hoş bir topuk sesi çıkartmaktaydı, bir anda önüme çıkıp ani frenle duran arabayla önce biraz kafam karıştı. Sinirlerim bozuktu zaten, kırmızı ruj ile renklendirilmiş kadife kadar mat dudaklarımı yaladım. Araca doğru yürüdüm. "Hayır öldürmek istiyorsanız söyleseydiniz, şu tenhada bıçaklanmak daha temiz olurdu." Kapı açıldı ve içerideki kız beni içeri çekip anında kapıyı kapattı. Ne olduğunu idrak ettmem biraz zaman alsada gerçekten bağıracaktım, bağırmak üzereydim hatta -hep kaçırılmak istemiş olsamda- ama onu gördüm. Hülya; terk etti demiştim, benim kız kardeşim. Ne yapıyordu burada, çoktan kaçması gerekmiyor muydu benden? "Hülya?" gözlerimin içine baktı "Her şeyi anlatacağım." Bu defa derin bir nefes aldım. Ben aksiyona bayılırdım! İçeridekilere göz gezdirdim iki adam ve bir kadın daha vardı. Bir dakika o kadın vurulmuş muydu? "Kan kaybediyor." dediğimde arkasını dönüp bana boş gözlerle baktı. "Vay be gözleri de görüyormuş." Bir şey bildiğini sanıyordu, aptal. Regl acısına benzer bir şey hissedip hissetmediğini sordum. "Bana cevap ver." dediğimde polislerin sirenlerinin mide bulandıran yüksek ve düzenli sesi daha yakından geliyordu. Yine neye bulaştığımı düşünürken "Eğer rahmine geldiyse kısır kalabilirsin." diyerek acıklı haberi ukalaya verdim. Şoför koltuğunda oturan çocuk dikiz aynasından gözlerime baktı. Kısık bir sesle "Siktir" diye mırıldandı. "Bizden isteye isteye doktorun kızını mı istedin?" Hülya ağzını açamadan kız lafa girdi "Ne yani, bu evsiz kılıklı kız Selis Taşkın mı?" Hülya bakışlarını yere çevirirken tanıdık zil sesi tekrar duyuldu ama bu sefer benden gelmiyordu. Arabaya bindiğimden beri sesini hiç duymadığım çocuk telefonunu çıkardı ve dışarı çıkan kadar duyduğum yabancı sesi kafamda çınlanacak o iki sözcüğü söyledi. "Doktor vurulmuş."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MuhataraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin