2. Bölüm : Hades'in Görevi

434 59 21
                                    

Yer altının son derece ıssız ve dikkatle dinleyenlerin duyabileceği korkunç çığlıklarla dolu koridorlarında sabit adımlarla ilerlerken oldukça soğuk ve ifadesiz duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yer altının son derece ıssız ve dikkatle dinleyenlerin duyabileceği korkunç çığlıklarla dolu koridorlarında sabit adımlarla ilerlerken oldukça soğuk ve ifadesiz duruyordu. Yüzündeki ulaşılamazlık maskesi Tanrı Hades'ten ona geçen diğer onlarca özellikten sadece biriydi. Hades'in Gölgesi, diyorlardı onun için. Babası kadar acımasız ama babasından daha öfkeli.

Zehir yeşili gözleri boş ama bir o kadar da tehditkar bakıyordu. İskelet askerler, kendileri tamamen kemikten oluşan ancak üzerlerinde rütbelerini belirten çeşitli kıyafetler olan canlılardı, onun geldiğini gördükleri zaman konuşmasına dahi izin vermeden can havliyle -çünkü çok iyi biliyorlardı ki onu bekletirlerse sonları diğerleri gibi olurdu- taht odasının kapısını açarken adımları bir an olsun kesilmedi.

Umarsızca odaya kısa bir an göz attı. Hadi ama, diye düşündü. Bir Tanrı hiç mi taht odasında değişiklik yapmaz? Her gün aynı şeyleri görmek nasıl olur da sıkmaz?

Hades yapmazdı işte. Manyak bir tanrı olduğunu düşünürdü hep. Delicesine acımasız ancak adaletli. Tabii adaleti kendine göreydi ama adalet, adaletti sonuçta. Düşüncelerini bir kenara bırakıp taht odasına geri döndü. Biraz daha beklerse Tanrı Hades ona pek iyi şeyler yapmazdı.

Siyah ve kırmızının adeta kendi hükümdarlığını ilan ettiği taht odası başkaları için son derece ürkütücü bir hale sahipti. Ancak o alışkındı. Ne de olsa burada doğup burada büyümüştü. Mumların siyah ateşten yaydıkları kırmızı ve turuncu loş ışıklar taht odasında hafif gölgeler oluşturuyor, karanlığın ışık gösterisini adeta gözler önüne seriyordu.

Birkaç adım daha atıp reverans yaptı. Başı eğik bir şekilde Tanrı Hades'ten konuşmasına dair bir talimat bekledi. Ne de olsa Tanrı Hades bir şey demeden hareket edemezdi. Varis olmanın bazı zorunlulukları vardı.

Tanrı Hades tüm ihtişamı ile "Kalk, Karan." dediği zaman hızla kalkıp ona baktı. Varislerin anne ve babaları önünde yaptıkları reverans biraz daha farklıydı. Onlar tek dizlerinin üzerine çöker başlarını eğerdi ve elleri tavana bakacak şekilde ayaklarının hemen yanında gevşek bir halde dururdu.

Karan... Karanlık ve kötülük demekti.

Tanrı Hades hiçbir duygunun ev sahipliği yapmadığı bir sesle "Seni dinliyorum." dediği zaman konuşma emrini aldığı için sonunda ağzını açtı. Bundan nefret ediyordu. Emir alamadan konuşma hakkı olmamasından.

Hayalet Gölge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin