1.BÖLÜM

151 8 10
                                    

Arkadaşlar bu bizim ilk hikayemiz.Gerçekten görüşlerinize ihtiyacımız var lütfen yorum yapmayı unutmayın. Beğenirseniz en kısa zamanda 2.bölüm gelecek.Şimdilik hoşçakalın. ^_^

 

Gözlerimi açtığımda karanlığın içinde gökyüzünde parıldayan ayı gördüm.Ardından kanın keskin kokusu ciğerlerime doldu.Etrafıma baktığımda benim gibi yerde yatan birçok insan vardı.Ah nerdeyim ben ? Ayağa kalkmaya çalışmamla kendimi tekrar yerde bulmam bir oldu.Kafam zonkluyordu , sanki bir ok beynimi delip geçmişti.Acıyla haykırdım.Bu sefer sakince tekrar denedim.Ve Başarılı oldum.Ayağa kalktığımda biraz sendeledim.Tekrar düşeceğimi sandım.Ama düşmedim.Sanki bir güç beni ayakta tutuyordu.

İyice kendime geldğimde etrafı dolaşmaya karar verdim.Yerde kanlar içinde yatan insanlar belki de cesetler desem daha doğru olur.Çünkü yerde öylece hiç nefes almadan,hareketsizce yatıyorlardı.Ben ne olmuştuda böyle bir yere gelmiştim ? Son hatırladığım gezi otobüsünde bağıra çağıra şarkı söylerken anlamsızca dans ediyorduk.Aniden otobüs sarsılmaya başlamıştı.Fren sesleri geliyordu.Camdan dışarı baktığımda yerden hemen hemen on beş metre yüksekteydik.Her yer fırıl fırıl dönmeye başladı.Sonra kendimi burada buldum.Yüzlerce cesedin ortasında.

Cesetlerin arasında bir el kıpırdanıyordu.Kaçsam mı? Yoksa onun yanına mı gitsem? Karar veremiyordum en sonunda merakıma yenildim.Cesede daha doğrusu yaşayan bir cesede yaklaşmaya başladım.Ah Tanrım ! The Walking Dead'i daha az izlemeliydim.Ceset yaşamazdı.O  yaşayan bir insandı.Daha fazla saçmalamadan yürümeye başladım.Yaklaştıkça kan kokusu ağırlaşıyordu.Iyyy.O şeyle aramızda iki metre vardı.Ne ? Ölü ya da zombi ne olduğunu bilmediğim bir şeye nasıl hitap etmeliyim ?

Bir anda gözlerini açıp titremeye başladı.Korkuyordum.Cidden.Nasıl bu ormana geldiğimi hala anlayamıyorum.Titreme kesildi ama gözü açıktı.Yerdeki bir kızdı aslnda bana benziyordu biraz.Bizi birbirimizden ayıran onun mavi gözleri ve sarı saçlarıydı.Benimse yeşil gözlerim ve oldukça yıpranmış koyu kestane saçlarım vardı.Tekrar düşününce ve yaklaşınca hiç benzemediğimizi anladım.Yerden bir çubuk alıp onu dürttüm.Hareket etmedi.Sanırım ölmüştü.Aslında buradaki herkes ölmüş gibi görünüyordu.Kızı orada bırakamazdım belki yaşıyordur.Etrafımı hızlıca gözden geçirdim.Gezi arkadaşlarımdan birinin burada olma ihtimali yüksekti.Tanıdığım kimse yoktu.Hep farklı ,farklı tanımadığım yüzlerle doluydu orman.Fakat hepsinin ortak bir özelliği vardı.Sağ omuzlarında yuvarlak bir şekil, içindeyse LW yazıyordu.Bu da ne şimdi? Bir kelimenin kısaltılmışı olabilir miydi? Belki bendede vardır diye sağ omzuma baktım ama hiçbirşey yoktu.Ne bir yazı ,ne bir harf  hiçbirşey yoktu!

Ölmüş olduğunu düşündüğüm kızdan inlemeler geldi.Yaşıyordu ölmemişti.Fakat benim asıl merak ettiğim onun ölmüş ya da ölmemiş olması değildi.Omzunda  mühür olup olmamasıydı.Yanına doğru yaklaştım,tam omzuna bakacakken bir el beni saçımdan yakalayıp yere fırlattı.Ahh ! Lanet olsun.Çok acıdı.Saçımı tutarak ayağa kalktığımdaysa biraz önce tanıdık biri var mı diye bakarken öldü sandığım çocuk karşımdaydı.Saçları altın sarısıydı.Ela gözlerinde öfke,korku ve hiddet görülüyordu.En çokta öfke.Boyu yaklaşık 1.80 di.Bu haliyle oldukça yakışıklı görünüyordu. 

- Ne yaptığını sanıyorsun sen? Dedim sinirle bağırarak.

- Asıl sen bizleri buraya getirmekle ne yaptığını sanıyorsun? Dedi.Bizi buraya getirenin ben olduğumu sanıyordu.

- Anladım.Bizi buraya ben getirmedim.Kimin getirdiğini de bilmiyorum.Dedim ve sağ omzuna baktım.Mühür yoktu.

- Ne bakıyorsun öyle? Dedi.Dik dik bakarak.

- Sende de mühür yok.

- Mühür?

- Ah.Hiç bakmadın mı? Ölen herkesin sağ omzunda bu mühürden var.Dedim yerdeki gözlüğü yüzünde parçalanmış çocuğun sağ omzunu göstererek.

Sanırım çocuk dediklerime inanmış olacak ki dönüp sağ omzuna baktı.Uzun süre konuşmadı.

Adın ne diye sordum '' Barış seninki ? '' dedi. ''Benim adım da Eylül. '' dediğimde yerdeki kız tekrar hareketlenmeye başladı.Yavaşça ayağa kalktı.İlk başta etrafına bakındı.Yüzünde korkmuş bir ifade vardı.Tek yaşayanların biz olduğunu anlayınca yanımıza geldi.Onunda omzunda mühür yoktu.Bize bakarak '' Burada neler dönüyor. '' Dedi. Olanları ona özet geçtim.Tabi adını sormayı da ihmal etmedim.Adı Lara idi.On dakika kadar sonra yaşayan bizden başka biri var mı diye cesetleri kontrol ettik.Ama bizden başka yaşayan kimse yoktu.Ve farkettik ki buradakilerin hepsi on yedi yaşındaydı biz de dahil. 

LİGHTWOOD LANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin