Umarım sorun çözülmüştür güzellerim, iki saattir uğraşıyorum. Bu da olmazsa artık... Ben sana ne diyeyim Wattpad?!
***
📍Bölüm gelir gelmez direkt sonuna mı bakıyorsunuz? Söyleyin vallahi kızmayacağım ahahahahagafsgsgzvsg
O an, yüz ifadesi, zihnimde bir şeylerin çağrışmasına neden oldu. Bu adam bizi davette izleyen adamdı.
"Elimi sıkmadın? Ne o? Tanışmak istemiyor musun yoksa?"
Bakışlarımı eline indirdim. Kollarımı bağladım. "Yabancılarla tokalaşmıyorum."
"Ama konuşuyorsun?"
"Ee? Bundan sana ne? Bu benim sorunum." Yüzünü yapay bir acıklı ifade aldı. "Bak kalbimi kırıyorsun. Seninle konuşmaya çalışıyorum."
"Zaten konuşuyoruz?"
"İnsan gibi konuşmaktan bahsediyorum sevgili Dilayda Hanım." Bıkkınlıkla iç çekip kollarımı çözdüm. "Bak, Baran. Baran'dı değil mi?" diye sorduğumda başıyla onaylayarak ellerini cebine soktu. Bana üstten üstten bakarken, "Benimle derdin ne bilmiyorum ama ben ne tanışmak ne de konuşmak istiyorum. Ha illa konuşalım diyorsan beni tatmin etmelisin. Benden ne istiyorsun?"
"Sen zeki bir kadınsın Dilayda biliyor musun?"
"Evet öyleyimdir mesela senin bizi uzun zamandır takip ettiğini biliyorum." dedim tehditvari sesimle konuşurken.
"Bingo," dedi ardından hızla devam etti. "Ama biz dedin? Merak ediyorum hangi siz?"
"Erzen ve beni kasttetiğimi biliyorsun."
Dudaklarını büzdü, her an alayla gülecek tavrı varmış gibiydi. "Erzen ve sen... Erzen ve sen diye bir şey yok ki Dilayda." Yerimde dikleştim. Ne saçmalıyordu bu zampara? "Ah yazık kıyamam sana, sen Erzen'in seni gerçekten sevdiğine inandın mı sen?!" İşte o an...
O an kanım öylesine kaynadı ki, elim yumruk oldu.
Çenesine sağlam bir yumruk geçirdiğimde geriye doğru sarsılarak düşecekken adamları onu tuttu. Dişlerimi sıkarak tiksintiyle ona baktım.
"Bir daha. Sakın. Bunu. İmâsını. Bile yapma. Yoksa seni var ya," Kaşına gözüne baktım. "Daha kötü hâle getiririm."
Sırıtarak çenesini ovdu. "Nasıl korktum anlatamam," diyerek beni tiye aldım. Ayakta sağlam durarak bakışları ciddileşti, o yavşak halinden eser kalmamıştı. "Zaman gelecek, gerçekleri öğrendiğinde bana geleceksin. Bana inanmadığın için pişman olacaksın, Dilayda Kirazlı."
Alayla gülümseyerek ona baktım. "Sana neden inanayım Baran Ilgazdağ? Belli ki Erzen'i çekemeyen onu alt etmek isteyen birisin. Hatta üvey kardeşisin." Dudaklarımı büzdüm. "Vay be. İntikam kan vahşet ha?" İfadem ciddileşti. "Sen beni hiç tanımıyorsun, ben o filmlerdeki kitaplardaki aptal ezik kızlara benzemem. Hele birinin lafıyla ağlayıp cırlamam. Zamanı gelecek, sen ayaklarıma kapanacaksın Baran Ilgazdağ."
Kahkaha attı. "Ben? Ayaklarına? Çok iyi espriydi. Bir daha yap da gülelim tamam mı?" diye dalga geçtiğinde sinsice gülümsedim. "Gül gül bunlar son gülmelerin." Yanından geçip gideceğim sırada durup arkama baktım. "Biliyor musun? Bu tavrınla Erzen'in senden üstün başarılı ve güçlü olduğunu ortaya koymuş oldun. Teşekkürler." Son cümlem onu yaralamış olacak ki gözleri karardı. Aldırış etmeden yanından geçip gittim. Yol üstünde taksi çevirip hızla bindiğimde evin adresini verdim.
Sağ salim eve gidecektim, şu an başka hiç bir şey istemiyordum.
&
Televizyondaki kanalları dolaşırken hava çoktan kararmıştı. Eve gelmiş, kendimi direkt duşa sokmuş ardından yemek yiyerek bahçede oturmuştum. Daha da otururdum ama Erzen'in eve gelmesiyle beni içeri alması bir olmuştu. Hava serindi ve kendimi hasta edeceğim diye bana kızıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan Dokuz Gece
Художественная проза📍 Hikayede sıkça yetişkin içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacaklarının okumamasını tavsiye ederim. ✔ TAMAMLANDI. "Erzen, ben hiç inanmadım zaten, beni kim sevdi ki sen sevecektin..."