CONFUSİON ~Countryhumans~ (ARA VERİLDİ)

-7-

Meksika sinirle sokakta yürüyordu. En yakın arkadaşları tarafından ezilmiş ve dalgaya vurulmuştu. Bu onu gerçekten hem üzüyor hem de sinirlendiriyordu.

Şu an sadece onu anlayan tek kişiye ihtiyacı vardı; Meksika cumhurbaşkanı Deayni Primlo...

Biliyorum biliyorum cumhurbaşkanlığı sistemi kalkmıştı ve dünyayı ülkeler yönetiyor idi. Ama bazı ülkeler kendi hükümetinin başına geçmeyi istemedi ve bu nedenle isteyen ülkelerin cumhurbaşkanları vardı. Fakat yine de ülkeler istemedikçe büyük kararları alma yetkileri yoktu. Şimdilik Rusya, Amerika, Güney Kore, Türkiye ve Meksika bu sistem ile yönetiliyor. Önümüzdeki sene Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Kore, Almanya, Birleşik krallık ve Finlandiya da bu sisteme tamamen geçiş yapacak.

Meksika sonunda meclisin kapısının önüne varmıştı. Içeri girdi fakat bir tuhaflık vardı. Heryer bomboştu...

Bu tuhaftı çünkü genelde Meksika meclisli dolu ve kargaşa içinde olurdu. Cidden aşırı tuhaftı.

Meksika ürkek adımlar ile Bay Primlo'nun odasına ilerlemeye başladı. Koskoca meclisteki tek ses meksikanın ayak sesi olması daha da ürkütücü idi.

Meksika'nın sonradan aklına geldi; Bugün Pazar...

Meclis bu yüzden boştu ama Bay Primlo genelde pazar günleri bile çalışan işkolik bir adamdı. Asaleti ve cesurluğu meksika'yı o kadar etkilemişti ki seçimde oyunu ona vermişti -ki ama meksika oy kullanmayı sevmeyen biriydi-

Meksika düşünceli bir şekilde Bay Primlo'nun odasının kapısına vardı. Kapıyı tam çalacak iken bir ses duydu. Merak içinde kulağını kapıya dayadı.

Primlo sandalyesine yaslanmış ve telefonla konuşuyordu. 

"Bu sefer benim mecliste yapalım. Yakalanmak mı? Bugün pazar gerizekalı hizmetçi bile gelmez hem kapıyı falan da kilitlerim siz de arka kapıdan gelirsiniz. Elektirikleri ve yedek şarjörleri kapatırsak kameralar çalışmaz sadece ses kaydı alırlar ve toplantı odasında ses kaydı yok. Neden hayır? Hm bilgisayar işini ben hallederim minik bir lavabotuar yaparım. Pekala bugün akşam saat 9 da burda olsunlar. Sana da.."

Meksika hiçbir şey anlamamış şekilde kapıya bakıyordu. Ne toplantısıydı bu?

Ona danışmadan bişey yapmaya izni yoktu ve eninde sonunda olaydan haberi olur diye düşündü. Herşeyin mantıklı bir açıklaması vardır değil mi? Tek yapması gereken burada saat 9 olmasını beklemekti. Sonra da tüm çıplaklığıyla olayı hazmedebilirdi.

Meksika çok yavaş ve sessiz adımlarla toplantı odasına gitti. Telefonunu sağ taraftaki dolaba koydu ve bluetooth kitini* aldı. Kulaklığına bağladı ve oradan birazcık daha uzakta olan büyük dolabın arkasına girdi. Bu sayede sesleri daha net duyabilecekti. Ve beklemeye başladı. Tam yarım saat beklemesi gerekti.

Biraz yılan oyunu oynamasında bir sıkıntı yoktu değil mi? Bence yoktu.

-~-

"Komik adamsın Primlo hahahah!"
"Biliyorum amigo biliyorum"
"Bu kadar hazırlığı ne ara yaptırdın? Vay canına cidden"
"Şşşsşt... meslek sırrı"
"Aynı meslekteyiz....?"
"Onu boşver..."
"İzlenmediğimize emin misin?"
"Yüzde yüz eminim rahat olun~"

Primlo masadaki şaraptan bardağına biraz doldurdu.
"Hadi başlayalım..."

Profesör ekrandaki dev tahtayı çalıştırdı ve konuşmaya başladı.

"Elimiz de tam 5 tane var. Dünyanın farklı yerlerine yerleştirdik mi tamamdır"
"Sorması ayıp mı bilmem ama bu bebekleri nasıl inşa etmeyi düşünüyorsun? Nükleer yok ki...? Bir tanesi yetmez ki?"

Meksika hala ne olduğunu anlamıyordu. Neydi bunlar kamera şakası falan mı?

"Fazladan inşa edilecek"
"Nasıl?"
"Yeni bir üyemiz var"

Kapı birden açıldı ve içeri kudreti ile resmen etrafı sallayan eski halinden bir gram bile yaşlanmamıştı.

"Benim müstakbel babam..."
"Merhaba oğlum"
"Iki adam birbirne sarıldı"

SEN ÖLMEMİŞ MİYDİN? TANRIM EN AZINDAN TAM 30 YIL GEÇTİ 90 YAŞINDA FALAN DA GÖSTERMİYORSUN?! ŞAKA MI BU?!

"Babam bu dünyanın şuan ki durumundan nefret ediyor değil mi?"
"Kesinlikle... kapitalizm ve komunizim ı yok mu ettiler. Tck! Tüm ülkeler gerizekalı"
"Maalesef"
"Evet devam edin..?"
"Pekala"

Profesör tahtanın karşısına geçti ve konuşmaya devam etti.
"Bay Putin'nin katkıları ile bu mükemmel plan gerçekleştirilcek. Bombalar yapım sürecinde ve bitmesi 9 ay ya da 1 yıl alacak"
"Süre çok uzun"
"Heyy bir nortilko nükleer bombasını yapmak ne kadar zor biliyor musun? Bu bebekler koskoca bir kıtayı yok edebilir!"
"Tamam tamam birşey demedim devam et"
"Makineler yapım aşamasında fakat bizde şimdiden konumlarını belirleyelim. Şuan dünyanın en fazla nüfuslu kıta neresi?"
"Japonya ve kore tarafları"
"1. Nükleer bombayı seul e koyuyoruz... Çin'nin yarısını, koreyi, japonyayı ve güney asyayı yok edecek..."
"Vay canına kapsam alanı büyükmüş... peki elimizde kaç tane bu bebekten var?"
"5 tane"
"Bize yeter de artar"
"Başka nereye?"
"Afrika da fazla nüfus var oraya birini koymak mantıklı olur dünya kendini tekrar topladığında yer altı kaynaklarından faydalanırız"
"Mantıklı. 2. Bomba Çad-Encemine ye konanacak. Başka fikri olan?"
"Avrupa fazla büyük iki tane koymalıyız"
"Ama amerika , arab ülkeleri ve Çin in yanındakiler var"
"Ikisini birden patlatsak"
"Nasıl yani?"
"Hm Türkiye-Istanbul bunun için iyi bir yer"
"Mantıklı"
"Tamam 3. Nükleer türkiye-istanbul"
"4. De fransa olsun?"
"Rusya'yı unutmayın"
"Avusturya nasıl olur?"
"Mükemmel olur"
"Tamam Avusturya-Viyana"
"Son olarak amerika için onu nereye koyalım?"
"Meksika tam ortada ona olur"
"Tamam 5.Nükleer de Meksika-Pueblo da olacak"

Meksika duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Hayatında alabileceği en büyük ihaneti almıştı. En güvendiği insan milyonları, milyarları yok edecek bir projeye ortaktı. Sadece ona değil tüm dünyaya ve ülkelere ihanetti bu. Eli ile ağzını kapatmıştı ki sesi gitmesin. Neden bunlar olmak zorundaydı neden bu insanların acıma duygusu yoktu?

"Bugünlük bitti çıkabilirsiniz"
"HAYIR HİÇBİRŞEYİN BİTTİĞİ YOK" Meksika büyük bir öfkeyle bulunduğu dolabın arkasından dışarı çıktı ve karşısındaki cumhurbaşkanlarının yanına yaklaştı.

Primlo pek şaşırmamış gibiydi. Biliyordu... Herşeyi... Meksikanın orada saklandığını biliyordu...

-Devam edecek-

Ehehheheheheh dünyanın yine anasını ağlatacak insanoğlu...
Hü...
Kısa olmuş olabilir bu aralar yoğunum bu nedenle kısa oldu özür dilerim...