Çocuk

276 26 18
                                    


~Bir Önceki Bölümde~

Yurisa gerekli sınavları geçerek profesyonel kahraman sayılmaya başladı ve ailesinin ajansının başına geçti. Gazeteciler ile konuşurken bir güzel milleti mort etti. Öhöm yani gazeteciler ile konuşurken gerekli açıklamaları yaptı demek istedim. Daha sonra muhtişim yakışıklı kötü Dabi nin mesajıyla karşılaştı.

~

Gönderilen : Mavi Alevlerin Efendisi

Aptal cesareti yerine gücümün yettiği kadar konuştuğumu biliyorsun Toya. Hem tabiki de havalı olacaktı. Karşında normal bir kahraman yok. Karşında yetenekleri ile profesyonellere taş çıkaran bir kahraman var

Ego patlaması mı yaşıyordum? Kesinlikle evet. Ama bu altı boş bir ego değildi ki. Bence egonun altı doluysa dışarı yansıtılmalıydı rahatsız etmeyecek düzeyde.

Büyük kapının önüne geldiğimde telefonu cebime attım ve derin bir nefes alarak kapıyı açtım. İçeri girdiğimde şehri gören kısmının ful camla kaplı olduğu bir odayla karşılaşmıştım. Oda kocamandı ve sanki ikiye bölünmüş gibiydi. İki ucunda da kocaman masalar duruyordu. Ve o masaların etrafı farklı şeylerle döşenmişti. Bir tarafta tablolar varken diğer tarafta ödüller vardı. Odanın ortasında ise toplantı masası bulunuyordu.

Daha dikkatli baktığımda tabloların olduğu tarafın anneme ait olduğunu anlayabilmiştim. Ödüllerin olduğu tarafta babamın oluyordu o zaman. Bu odada çalışamayacağımı düşündüğüm için karşı taraftaki odaya geçtim. Diğer odanın aileme ait olduğunu öğrendiğimde oranın bozulmamasını ve bana başka oda ayarlanmasını istemiştim. Tabi bunu isterken içerisinde kahve makinesine kadar her şeyin olacağı bir oda düşünmemiştim.

Odaya kısaca göz gezdirdiğimde koca bir masa cam kenarında duruyordu. Arkasındaki duvarda ise tuhaf bir tablo asılıydı. Odanın ortasına yerleştirilmiş toplantı masası ve masanın arka kısmında üstünde farklı makinelerin olduğu bir masa vardı.

Daha fazla göz gezdirmeden masama geçtim ve sandalyeye oturdum. Buraya oturduğumda tam bir CEO gibi olmuştum. Bu düşünce kıkırdamamı sağlarken birden beliren ruh ile durdum ve merakla yüzüne bakmaya başladım. 

Daha sonra bu ruhun kimyager araması için yolladığım tüm dilleri konuşabilme özgünlüğüne sahip olan ruh olduğunu anladığımda heyecanla doğruldum. "Bulabildin mi?" ruh kafasını sallayarak yanında beliren adamı gösterdi. 'Kendisi Aziz Sancar. Türk bir kimyager. Kendi döneminde farklı başarılara imza atmış bir isim'

Duyduklarım ile gözlerim kocaman açılırken hızlıca o tarafa geçtim ve oturması için koltuğu gösterdim. O otururken görünür olmasını da sağlamıştım. Böylece ruh halinde hissedemediği bir çok şeyi hissedebilecekti. "Hemen size içecek bir şeyler hazırlayayım. Ne içmek istersiniz?" konuşurken bir yandan da toplantı masasının öbür ucunda olan yere yönelmiştim.

 Kimyager ne dediğimi anlamadan bana bakarken unuttuğum şey için içimden lanet ettim ve hızlıca ruhun özgünlüğünü kopyaladım. "Kusura bakmayın bir an için unutmuşum. Ne içmek isterdiniz?" şaşkınlıkla çay diye mırıldandığında hızlıca masanın üstünde bulunan şeyleri kurcalamış ve çayı bulmuştum.

Demlenmesi için bıraktıktan sonra tekrar masama döndüm ve oturdum. "Heyecanımı maruz görün. Uzun süredir sizi arıyordum ve bir anda karşımda görünce ne yapacağımı bilemedim." adam kafasını onaylarcasına salladığında şaşkınlığı devam ediyordu. "Sancar bey eğer kısaca bahsetmek gerekirse ben ruhlarla konuşabilen ve onları kontrol edebilen biriyim. Bunun yanında onları istediğim gibi görünür yapabiliyorum. Anladığınız üzere ben bu gücümü kahraman olmak için kullanıyorum." Çayın demlenmiş olduğunu düşünerek kalktım ve kurabiye koyduğum tabakla beraber Aziz beye uzattım.

Gerçek KahramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin