Duş alması uzun sürmemişti. Çıkar çıkmaz açık kumral rengindeki, ense kısmı ön tarafına göre biraz daha uzun kesilmiş olan saçlarını kurularken aynada kendini incelemeye başladı. Herkes sağ tarafı yeşil sol tarafı mavi olan gözlerinden dolayı güzel ve insanları ilk bakışta etkileyebilen bir görüntüsü olduğunu ona söylüyordu fakat Eissa öyle olduğunu düşünmüyordu, sadece garip görünüyordu. Kâküllerini arkaya doğru atarken kendine daha da dikkatle baktı. Eğer seçeneği olsa böyle bir bedende doğmak en son düşüneceği şey bile olmazdı. İç çekerek duşa girmeden önce çıkarmış olduğu gözlüklerini yeniden taktı ve oldukça rahatlamış bir şekilde kapıyı açarak içeriye geçti.
İlk işi küçük dolabından rastgele kıyafetler seçmek olmuştu, hızlıca giyindikten sonra hâlâ kurumamış olan saçlarını birkaç dakika önce koltuğun üzerine attırdığı havluyla bir kere daha kuruladı. Bu arada sağ kulağındaki havluya takılan küçük siyah küpesinin canını yakmasıyla ne kadar ıslak olursa olsun saçlarını o şekilde bırakmaya karar vererek havluyu yeniden koltuğun üzerine attı ve telefonunu cebine sıkıştırarak evden çıkmak üzere kapıya doğru yürüdü. Tam o anda, duş alırken bir şekilde aklından çıkartmayı başarmış olduğu şüpheli adam yeniden zihnini doldurmuştu.
Duştan çıktığı andan itibaren onu görmemişti, değil mi? Yoksa o kadar rahat davranamazdı. Kararsız bir şekilde yeniden arkasını döndü ve onu en son bıraktığı yatağın üzerine iyice baktı.
Adam orada yoktu.
Gözleriyle tüm odayı aradığında hiçbir yerde olmadığını gördü. Sanki bulut olup ortadan kaybolmuştu. Emin olamadığı için yatağına yaklaşarak önce örtülerin altına, ardından da yatağın altına bakmıştı. Sanki yeni almış olduğu oyuncağı kaybetmiş bir çocuk gibi tüm evi aradı fakat adam hiçbir yerde yoktu.
Sonunda beyninin normale dönmüş olduğu için sevinmesi gerekirken anlamadığı bir şekilde endişe hissetmeye başlamıştı. Odanın ortasında dururken hafifçe şakaklarını ovdu ve düşünmeye başladı.
En başından beri bu adamı istemiyordu, değil mi? O zaman şimdi neden istediği gibi ortadan kaybolduğu için sevinemiyordu? Yalnızlık o kadar başına mı vurmuştu ki bir anda yanında hayal ürünü olsa da birinin olmasını sevmişti.
Ne olursa olsun yine de o adam ürkütücüydü, normal olmayan gözleri ve kafa karıştırıcı bir kişiliği varmış gibi gözüküyordu. O yüzden boş vermeye ve olanları unutmaya karar vererek sonunda işlerini halletmek için odasından dışarıya çıktı.
İlk önce kampüse gidip iyi bir öğrenci gibi derslerine girmişti. Bir şekilde düzgün para kazanmak istiyorsa bir an önce mezun olması gerekiyordu ve o anda devamsızlıktan kalmayı göze alamazdı fakat her ne kadar derslerine girmiş olsa bile aklından nedense o adamı atamıyordu. Neden bir anda gelip bir anda öylece yok olmuştu ki?
Düşünceleri dersi bitene kadar devam etti. Ardından da kampüsten ayrılıp birkaç iş görüşmesine gitti fakat her nedense şanssızlığından ötürü ya gittiği yerler ondan önce başka birini bulmuş oluyordu ya da onu arayacaklarını söylüyorlardı ki o zamana kadar artık kimsenin geri dönüş yapmayacağını öğrenmiş olmuştu.
Tüm gününü yeniden gereksiz şeylere harcamış olduğu için biraz pişmanlık duyarak evinde geri döndü. Parası kalmamış olduğu için yolda gelirken bir şey almak için durmamıştı bile. Anahtarlarını her zamanki gibi tezgahın üzerine fırlatırken kapıyı kapattı ve derin bir iç çekerek etrafa baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix [BL]
FantastikBL, yani iki erkek arasındaki aşkı konu almaktadır. Eissa, ailesini kötü bir şekilde kaybettikten sonra üzüntüsü yetmiyormuş gibi beş parası da olmadığından ve bir türlü iş bulamadığından ötürü ortada kalmıştır. Ne yapması gerektiğini bilmiyordur...