41.Bölüm

1.1K 155 70
                                    

Şarkıyı sevdiğim için attım. Canlarım, bu kitap benim en sevdiklerimden biri. Fakat fazla da önem verilmiyormuş gibi geliyor ve bu da beni üzülüyor. Herkes en çok sevdiği kitabı buraya yazsın.

Önceki bölüm

Dao kai, reddedildiği için biraz başını eğdi. Neden merak ettiğini bilmiyordu. Sadece bebekleri görmek istemişti. İçinden bir ses görmesi gerektiğini söylüyordu.

Chen yi yun, neden sinirlendiğini bilmiyordu. Sadece sinirliydi. Görmesi için daha çok erken olduğunu düşünüyordu. Öncelikle biraz konuşmaları gerekiyordu. Ayrıca iyi bir dersi de hak etmişti.
.
.
.
.
.
.
.
Pei zhi, kısa süre içinde elinde bir kaç paket ile geri döndü.  Çöl şeytanları, paketleri gördüğünde fazlasıyla heyecanlandılar.

Onların vücutları, insanlardan daha sağlam ve dirençleri de daha yüksekti. Bu yüzden Dao kai kısa süre de bağımlı olmuş ve kendisine zarar verdiği bir duruma düşmüştü ama çöl şeytanları için büyük bir zevk noktası idi.

Pei Zhi, satışı hızla yaptı ve karşılığını da fazlasıyla aldıktan sonra konuştu.

-Artık s*kt*rip gidebilirsiniz! Sen ve sen dışında!

Pei zhi, jiya jia'yı ve Dao kai'yi parmakla gösterip diğerlerini hızla kovdu. Onlara saygı göstermiyordu. Zaten Çöl şeytanları da bunu umursamıyordu. Alacaklarını almışlardı.

Çöl şeytanları, Pei zhi'nin evinden ayrıldı. Geriye kalan kişiler ise Dao kai, Jiya jia, chen yi yun ve Pei zhi idi.

Chen yi yun, derin bir iç çektikten sonra soğuk bir sesle konuştu.

-Dao kai, tam burada bekle! Seninle biraz konuşacağız.

Dao kai, kaşlarını çattı ve hızla konuştu.

-Ben, kardeş Yi Yun'u görmek istiyorum. Nerede o?!

Chen yi yun, gözlerini devirdi ve dao kai'nin yanından ayrıldıktan sonra kendi odasına gidip üstünde ki tüm bedenini kaplayan garip çamuru çıkarttı ve güzelce temizlendikten sonra yeni kıyafetler giydikten sonra aynaya baktı.

Chen yi yun, bir Kez daha kendi görüntüsündeydi. İçinde biraz gerginlik ve biraz daha heyecan vardı. Bu konuşmayı çok düşünmüştü. Artık zamanı gelmişti. Açıkçası Dao kai'nin kendisini tanımamasına biraz kırılmıştı. Fakat ikisi de birbirini fazla tanımıyordu. Toplasan bir kaç aydır tanıyorlardı birbirlerini. Fakat işler fazlasıyla hızlı ilerlemişti.

Chen yi yun, kendisini boşandığı kocasıyla tekrar görüşüyor gibi hissediyordu. Bu da tuhaf bir durumdu.

Chen yi yun, bir süre daha aynaya baktı. Kendisini iyice inceledi. Neden bu durumlar başına gelmişti?! O, modern zamandan gelmişti. Özgür olmak ve hayatını yaşamak istemişti fakat istediğini elde edememişti. Hayat çok acımasızdı.

Chen yi yun, kendi kendini cesaretlendirdikten sonra odasından çıktı ve sakin adımlarla dao kai'nin arkasına kadar geldikten sonra konuştu.

-Arkanı dön dao kai!

Dao kai, sesi duyduğu anda gözleri büyüdü. Bu sesi tanıyordu. Kafasını yavaşça arkaya çevirdi. Karşısında duran Chen yi yun'u görünce ilk başta hayal gördüğünü düşündü. Acaba her şeyi hayal mi etmişti?! Neden kendisine biraz soğuk bakıyordu??

-Dao kai...ben gerçekten de karşındayım! Hayal kurmıyorsun!.

Chen yi yun, Dao kai'nin bakışlarının anlamını anlamıştı. Aklından geçeni tahmin etmek zor değildi.

Dao kai, ellerini chen yi yun'un yanağına uzatmak için yavaşça kaldırdı. Hala inanamıyordu. Bir an nerede olduğunu bile unutmuş durumdaydı.

Chen yi yun, kendisine dokunmak isteyen elden kaçtı ve tam karşısına çektikten sonra kafasını kendisine dikkatli bir şekilde bakan Jiya jia'ya çevirdi. Onun Bakışları, vücudunda bir delik açacak kadar yoğundu.

I found myself in the TV series !![BL] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin