Joep Beving - The GiftAğrılar.
Hepimizin bir ağrısı var. Kimi açık seçik yaşar ağrısını, kimi ise yüreğinin en derininde; kimsenin göremeyeceği dipsiz bir derinlikte.
Ağrılar dinmez zannımca, en azından benimki hiçbir zaman dinmedi. En büyük sorun şuydu ki, ağrımın tek çaresi yine kendisindeydi. Zira benim ağrım, içime binlerce diken batırıp hemen ardından, doyamadığım dudaklarıyla tam da kanayan yaralarımdan öpen, kömür gözlü bir adamdı.
Bunca zaman sonra bile hâlâ, "O, her şeye değer." diyebileceğim bir adamdı.
Düşlerimin biricik öznesi, yüreğimde taşıdığım tüm aşkımın yegâne sahibiydi.
Jeongguk Jeon, suladığı çiçeklerinin arasından dünyalara bedel gülüşüyle bana bakarken Tanrı'nın kaleminden çıkan en güzel şiirdi. Bembeyaz elleriyle çiçeklerini okşayıp imkânım olsa öpeceğim sesinden şarkılar söylerdi ve ben o ân tek bir şey düşünürdüm;
Müptelasıydım. Müptelasıydım onun, kokusunun, sesinin, ellerinin, gözlerinin..
Deli dolu'suydum, sırılsıklam âşığıydım.
İçime sığmayan, kimi zaman kar beyazı kâğıtlara dökmeye kalkıştığım bu aşk, verilebilecek en güzel karşılığa sahipti. Zira Jeongguk Jeon, elleri gibi, incecik fikirlerle dolu, ömrüm boyunca görebileceğim en güzel insandı. "Benim füsunkâr aşkım." derdi, gözleri kısılıp birer hilâl şeklini alırken, dudakları gamzelerini yakalardı. "Bir zamanlar güldüğüm o âşıklardan oluvermişim fark etmeden, gör bak neler yapıyorsun bana."
O gözlerini kapattığında, kelimeler yeryüzüne dökülürdü. Kapalı göz kapaklarını, uyku hâlindeyken ara sıra büzdüğü dudaklarını izlemekten biraz olsun sıkılmazdım. Beyaz yastık kılıfında özgürce dağılmış, kuzguni, kıvır kıvır saçlarını okşardım. Uykumdan feda ettiğim tek bir saniye için dahi pişman değildim.
Ben, onu sevgimin en yüce hâliyle sevmiştim. İyi ki de sevmiştim.
O, eşi benzeri olmayan bir sanat eseriydi diyorum ya size, hayır, o sanatın ta kendisiydi.
Gülüşü âdeta çiçek kokardı, o, sahiden de yeryüzünde âşık olunabilecek en güzel insandı.
Jeongguk Jeon'u tanımak bir insanın ömrü boyunca sahip olabileceği en büyük şanstı ve ben bir hazan vakti tutmuştum bu şansın ellerini.
Seneler sonra bile hâlâ biriciğimdi o benim.
Sıcak toprağın sarıp sarmaladığı zarif bedeninin üstünde güller yeşeriyordu şimdi, kökleri yüreğini sarmış sıkı sıkı tutarken biliyordum ki, Jeongguk Jeon, ölümün dahi çalamayacağı emsalsiz bir güzelliğe sahipti.
Jeongguk.
Düş sızım, güzel aşkım;
Burnumda tütüyorsun.
Çiçeklerin hâlâ bahçede, her bahar tomurcuklarından tekrar tekrar doğuyorlar, merak ettiğini biliyorum fakat bana güven, onlara iyi bakıyorum.
Şimdi yeniden hazan vakti, usul usul ıslanıyor her yer. Her şey sensiz. Sensizlik, her şeyi zehirledi çiçeğim. Yağmur bir lütuf değil, gökteki meleklerin gözyaşları sanki. Piyanom dahi yorgun bakıyor artık, sayfalardaki notalar da gittikçe silikleşti.
Gönül sızım, seni çok özlüyorum.
Kokun kokuma karıştı, solmaya yüz tutuyor artık.
Yine de, tüm bunlara rağmen, ben hâlâ her gece seninle uyuyorum.
Düşlerimde hâlâ sana koşuyorum.