20. bölüm

822 92 11
                                    

SINIRIMIZ: 45 OY (VOTE)
                   10 YORUM

Odaya girdiğimde yatan oğlumdu ve kolunda serum takılıydı. Yanına gidip oturdum, öpüp koklamaya başladım. "Annem güzel kuzum benim bebeğim, iyimisin?" dediğimde ağlamaya başlayıp kucağıma çıkmaya başladı. Bebeğimi kucağıma aldım.

"Bir yerine mi bir şey olmuş annem?" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. "Seni çok özledim anne," dediğinde güldüm ve saçına tekrar öpücük kondurdum. "Seni asla bırakmam bebeğim, asla. Elimden gelse seni kendime bantlarım kuzum."

"O zaman neden erken gelmedin anne, babam buradaydı?" dedi. Babanın şarap çanağına bir ara tükürücem ama sırası vardı. Arel'e döndüm ve dik dik ona bakarak konuştum. "Sürpriz yapıyordum annem, sürpriz," dediğimde tekrar bebeğimi öptüm. Salih Baba'ya baktım. "Neden hastanede Toprak, bir şey mi olmuş Salih Baba?"

"Yok kızım, sadece ateşi vardı ve çok aç kalmıştık. Bizde ilk önce hastaneye geldik. Ama benim torunum turp gibi," dediğinde içime su serpildi.

Eve gelene kadar hiçbir şey demedim. Herkes bağırmamı, kükrememi bekliyor gibiydi, her zaman tetikteydi ama asla öyle bir şey yapmayacaktım. Ben önceden dedim Arel'e ve öyle de yapacaktım. Toprağı odasına yatırdığımda laptopumu aldım ve yurtdışındaki asistanıma gerekenleri mesaj attım. Valiz hazırlamayacaktım, çünkü asistanım gitmek istediğimiz yere yeni kıyafetler ve diğer ihtiyaçları gönderecekti. Buradan sadece pasaportlar, kimlikler, laptopları ve Toprak'ın istediklerini alacaktım, ama hemen şimdi hazırlamayacaktım. Asistanım hazırım dediğinde, ben hazırlanacaktım.

Sabah uyandığımda Hazal Anne, elinde valiz ve gözlüklerle bekliyordu. Toprağı uyandırmadan kalktım yataktan ve onunla beraber uyumuştum. Akşamdan "Günaydın, bir yer mi gidiyorsunuz?" dediğimde gözlüğünü kafasına taktı. "Hayır, ben de sizinle geliyorum kızım," dediğinde uyku sersemiydim ve şaşkınca baktım. "Siz nerden biliyorsunuz?" "Ayol, senin dizüstü bilgisayarından kaçırdığım programı izliyordum. İsrarla e-mailler geldi, baktım, sonra asistanına haber verdim, 3 kişilik bilet aldı bile. Bu gün çıkıyoruz yola," dediğinde hala şaşkındım. "Anlamadım, sizin neden geliyorsunuz Hazal Anne?" Kaşlarını çattı. "Beni de kandırdılar. İki gün torunum hastanedeymiş ama haberim yok. Bir bedeli olacak yani. Hadi sen hazırla çantanı veya valizini, ben de uyandırırım torunumu uçakta ve yaparım kahvaltısını." Dediğinde onayladım ve hızlıca Toprak'ın küçük valizini çıkardım. Şu anlık iç çamaşırı ve birkaç tişört, şort koydum, gidiceğimiz yer sıcaktı. Valizi kapatmadan önce 2 hırka pantolonunu koydum, yolda oynar diye telefonunu yanıma aldım. Yatak odasına gittim, el çantası aldım, orta büyüklükte bir çanta, içine makyaj malzemelerimi, birkaç elbise, şort ve bikini türü şeyler koydum. Gece kıyafetlerimden de aldım. Sözde almamıştım, gizli bölmedeki kasa açıp pasaportlarımızı aldım, gerekli bir şey yoktu.

Uçaktan indiğimiz gibi taksiye binmiş ve evimize gelmiştik. Burası balayında geldiğimiz yerdi, şu an daha yeni sabah oluyordu burada.

Eve gelmiş ve eşyaları yerleştirmiştim. Hazal Anne ve Toprak da mutfakta atıştırmalıkları hazırlıyorlardı, yanlarına gittiğimde içecekleri dolduruyorlardı. Toprağıma yaklaşıp saçlarından öptüm önce, sonra da o bal yanaklarından. "Bebeğim benim, mis kokulum, oyy, yer anne seni yer," dediğimde Hazal Anne gülüyordu. "Annem, benim torunum, bu gün havuzda yüzsün, benimle," dediğinde güldüm. Allah'tan asistanım her şeyi düşünmüştü, evde deniz şortları da vardı. "Olur, yüzebilir, ama krem sürmeyi unutmayalım, Toprak Bey." "Olur annecim," dediğinde sandalyeye zor zar çıkıp, sandviçinden yemeye başlamıştı. O kadar açtı ki, benimkini de verdim Hazal Anne'ye. Benim gibi şaşkındı. "Oğlum, sen çok mu açtın?" "Evet, anne, kaç gündür yemek yemiyorum. Ben kötü adamlar, bana sadece bir kere yemek getiriyorlardı," dediğinde dehşetle bakmıştım, çok zayıflamıştı, benim küçük bebeğim.

BENİM LÂL HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin