Evett yine ben. Satır aralarında görüşürüz.
İyi okumalar.
Yol boyu hiç konuşmuyorduk. Hava kararmaya başlamıştı. Enes arabayla bir yere dönünce ormana girdik. Sence ne olucak Leyla? Hiç bir fikrim yok.
"Neden ormana girdik?"
"Süpriz."
"Süprizin orman mı?"
"Korkma güzelim. Bir şey yapmayacağım." İnş.
"Peki." Yolun devamında konuşmadan ilerledik. Biraz ilerledikten sonra hafif bir ışık gördüm. Işığın önüne geldiğimizde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Uçurumun kenarındaydık ve hemen önümüzde harika bir masa vardı. Etrafı ledlerle çevrelenmiş üzerinde de dekoratif eşyalar vardı. Ve ikişer olarak tabak çanak vb. şeyler vardı.
Ben daha Enes'in ne ara arabadan çıktığını bile fark etmemişken gelip kapımı açmıştı ve inmem için bana elini uzattı. Hemen elini tuttum ve arabadan indim. Eteğime dikkat ederek yürüyordum. Masanın önüne gelince Enes sandalyemi biraz geriye çekti ve oturmama yardımcı oldu. Ben oturunca da kendisi karşı tarafıma oturdu. Garson yemekleri servis ederken ben hala şaşkındım.
"Enes?"
"Efendim güzelim."
"Bunlar ne?"
"Süpriz işte. Beğenmedin mi?"
"Beğenmek ne kelime. Bayıldım resmen!"
"Beğenmene sevindim. Hadi yemeğini ye." Ben hala şaşkınlık geçirirken yemek yemeye başladık. Vay be. Bir kaç saatliğine öküz olmıcak demek. Her kuşu siktik leylek kaldı zaten. Derde bak ya.
Yemek boyunca sohbet ettik. Sonra Enes ayağa kalkıp bana elini uzattı. "Dans edelim mi?" Ben bir kez daha şaşırırken Enes'in elini tutup ayağa kalktım. Biraz ortalara gelince duruk. Arkada hoş bir keman sesi vardı.
Ellerimi Enes'in boynuna sardım. O da hiç beklemeden ellerini belime sardı ve beni biraz kendine yaklaştırdı. Başımı Enes'in göğüsüne koydum ve ritme göre hafif bir şekilde sallanmaya başladık.
"Leyla." Başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"Enes?"
"Sevilmek ne çok yakışır sana güzelim."
"Adının yanında ne güzel durur adım."
Dediğim şeyle kısa bir şok geçirdi. Bakışları dudaklarıma kaydı yutkunup gözlerime baktı. Gözlerime izin ister gibi bakıyordu. Gözlerimi yumup açtım. Cevabımı beğenmiş olucak ki dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Dudakları hareket etmeye başlayınca bende karşılık verdim. Çok sert öpüyordu ama bir o kadar da narin. Bir süre sonra ikimiz de geri çekildik. Gözlerinin içi parlıyordu. Bir anda benden ayrılıp elimi tuttu ve yeni fark ettiğim hamağın önüne getirdi beni. Enes oturunca yanını işaret edip benim de oturmamı söyledi. Hiç beklemeden oturdum. Kolunu başımın altına koyunca bende göğüsüne yattım. Yine çok rahattı. Hafif sallanıyorduk ve gök yüzünü izliyorduk. Bir anda doğrulmasıyla ben de doğrulmak zorunda kaldım. "Viski mi sıcak şarap mı?"
"Sıcak şarap." Kızım rezil olma bari hiç içmedin. Olmam merak etme. Enes kalkıp masanın olduğu yere gitti. Bende tekrar arkama yaslanıp onu beklemeye başladım. Çok geçmeden elinde iki kupa ve şarap şişesi ile geri döndü. Hepsini bana uzatınca hiç beklemeden aldım. Geri yeri oturunca şişeyi aldı ve kupalara doldurdu. Arkasına yaslanınca kolunu arkama uzattı ve elimden bir bardağı aldı. Ben de arkama yaslandım ve tekrar aynı pozisyonda olmamızı sağladım. Ama bu şekilde otururken şarabı içemiyordum. Enes de bunu anlamış olucak ki gülüp benim doğrulmamı sağladı. Ama hala kolu arkamdaydı. "Kolun ağrımıyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİMİM •Yarı Texting•
Literatura Feminina05*********= Çok güzelsin Leyla. Leyla= Kimsiniz? 05*********= Boş ver.