28.Bölüm

584 269 56
                                    

Merhabalar!
Instagram'da sohbet grubu açalım diyorum. Birkaç kişiyle anlaştık. Katılmak isteyen varsa söyleyebilir. Ama çabuk olun çünkü sınırlı sayı da kişi alabiliyoruz ☺️

Hadi geçelim bölüme ♥️

Az kalmıştı buharlaşacaktım! Sanki Bodrum'da değil Sahra çölündeydik.

Vücuduma sardığım havluyu düşmemesi için tutarken ayağa kalktım.

"Pars ben odaya çıkıyorum, duş alacağım. Bir saat sonra da yemek zamanı geliyor zaten."

"Tamam canım, bende gelirim birazdan. Yoksa kalan ömrüme su damlası olarak devam edeceğim."

Söylediğine gülüp yanımda getirdiğim güneş kremlerini plaj çantasına koydum ve odanın yolunu tuttum.

Gider gitmez yaptığım ilk şey klimayı açmak oldu. Sıcaklık neyse ama nem insanı mahvediyordu.

Dolaptan havluyu alıp banyoya girdim. Musluğu açıp suyun ısınmasını beklerken bir yandan da çok yanmamış olmam için dua ediyordum. Eğer beyaz ve hassas tenliyseniz yanmak sizin için pekte iyi olmuyordu.

Su istediğim ısıya geldiğine vücudumu ıslattım ve şampuanı saçıma döküp köpürttüm. Durulamak için fıskiyeyi başımdan aşağı tuttuğum sırada aniden aşırı derecede ısındı.

Suyu kapatayım derken köpükler yüzünden gözümü açamadım. Birde üstüne fıskiye elimden kayıp yere düştü. Gözlerim kapalı da olsa musluğu tutup çevirdim ama kapanmak yerine tazyiki daha da arttı.

Hem ayaklarım hem de suyun sıçraması dolayısıyla  yüzüm yanarken kendimi duşa kabinden dışarı atmak istedim ancak kapaklarını çekmeme rağmen açamadım.

Ayaklarımın altından akan kaynar su gittikçe ısısını arttırırken ellerimle gözlerimin köpüklerini temizledim ve bir kez daha kapakları açmaya çalıştım.

Nihayet başardığımda kendimi direkt dışarı attım. Bu ani hareketimle ıslak olan ayaklarım kaydı ve yere düştüm.

Odaya yeni geldiğini tahmin ettiğim Pars, istemeden attığım çığlığı duymuş olacak ki kapıyı tıklattı.

"Efla iyi misin?"
Hâlâ yerde sürünen bedenime baktım.
"Hayır," diye isyan ettim.

"Geleyim mi?"
"Sakın!" diye bağırdım. Sesim biraz fazla çıkmış olabilir, ama gerçekten biraz (!)

"Ne oldu?" diye sordu.
"Musluk kafayı yedi. Resmen üstüme lav fışkırttı."
Hâlâ akan suya baktım ve ayağa kalkıp zorda olsa musluğu çevirerek bu defa kapattım.

"Köpüklü kaldım," dedim yüzüme yapışan saçları geriye iterek. Tekrar girmeye cesaretim kalmamıştı.

"Fazla çevirmişsindir sıcak tarafı. Soğuğu biraz daha fazla aç gir işte," dedi kapının ardından.

Birincisi ikisini de eşit açmıştım. İkincisi bu normal bir ısı değildi. Hiçbir musluğun o kadar sıcak olabileceğini sanmıyordum. Kesinlikle ama kesinlikle ruhun parmağı vardı bu işte.

"Ben tekrar giriyorum eğer ölürsem hakkını helal et," dedim yapmacık bir duygusallıkla.

"Yardım etmek için geleyim mi?" Keyif alır gibi bir hali vardı.
"Tabi canım ben çocuğum ya zaten gel sen yıka beni."

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin