chapter2

903 63 5
                                    

selam, yine ben!

yukarıda bade var fakat bağımlı olmasaydı nasıl olurdu düşüncesiyle koyulmuş bir fotoğrafı.

keyifli okumalar dilerim, görüşlerinizi yazmayı lütfen unutmayın...

*

Satenin yumuşak dokusu tenimi okşarken, daha ilk dakikadan vücudumda hissettiğim halsizlik kendini gösterdi. Nasıl ki bir ceset beklediğinde dökülürdü, işte öyleydim. Ne bir eksik vardı ne bir fazla.

Gözlerimi tamamen araladım. Çıplaklığım bana yabancı gelirken irkilerek yatakta oturur pozisyona geldim. Ne bir ses vardı ne de birinin burada benimle olduğuna dair kanıt...

Sadece çıplaktım, dağılmış bir yatakta yalnızdım. Yerde şırınga vardı, şırıngayı görür görmez kendime lanet ettim. Bana kendimi kaybettiriyordu, ben, ben olmaktan çıkıyordum. Ellerimi çaresizlikle yüzüme kapattım. Kim bilir kiminle birlikte olmuştum, kim bilir kendimi utandıracak neler yapmıştım... Benim artık kendime saygım kalmamıştı.

Yıkılmışlıkla yataktan kalktım. Yerdeki eşyalarımı toplayıp üzerimi giyindim. Yüzümdeki makyaj eskisi gibi canlı durmuyordu. Hemen çantamın içinden yüzümdeki izleri kapatacak malzemeleri çıkardım.

Göz altlarıma kapatıcıyı boca ederken aynada bir an kendimle göz göze geldim. Kapatıcıyı göz altlarıma yediren elim yavaşlarken gözlerim dolu dolu kendime baktım.

Neden ölmüyordum?
Şimdiye kadar neden ölmemiştim?
Buna daha fazla devam etmek istemiyordum.

Düşmüş omuzlarım biraz daha düştü. Kendime çekildikçe çekildim, en sonunda kendimi zeminde buldum. Yerde can çekişe çekişe hıçkırırken kendimi sırt üstü bıraktım. "Kurtar beni..."

Kurtar beni, artık dayanacak gücüm kalmadı.

Kurtar bizi.

Ölmemize izin ver.

"Bade! Bade kalk güzelim, Bade?" Cenk'in sesini boğuk boğuk duydum. Her şey bitecekti işte. Dünya bir pislikten daha arınacaktı. Neden buradaydı, neden her seferinde zamanlaması beni ölümden çekip alıyordu?

Lütfen bıraksın bizi, kayıp gidelim.

"Git..." Sesimi zor bulmuşken dudaklarımın arasından tek bir kelime çıktı. Cenk'in söylendiğini duydum, "Ne yapıyorsun sen kendine kızım? Ne yapıyorsun..."

Daha fazla beni orada bekletmedi, o odadan çekip çıkardı. Bir süre sonra bilincimin kapanıp beni savurduğunu hissettim.

Yeniden uyanmak eziyet gibi gelirken beyaz tavan karşıladı beni, kolumda serum vardı. Oraya yine bir iğne girmişti ama benimkilerden çok farklıydı. Elimin üstünde bir baskı hissettim, gözlerimi elime doğru indirdim ve sonra o elim sahibine baktım.

Cenk.

"Su ister misin?" Yorgun sesi kulaklarıma ulaştığında başımı salladım. Uzattığı suyu dudaklarıma yaslarken çölde kalmış gibi suyu içtim ve ona teşekkür ettim.

"Neden her seferinde bitti dediğim an seni yanımda buluyorum?"

Sorum tuhafına gitmiş olacak ki kaşlarını çattı. "Ölüme mi bıraksaydım seni? Bunu mu istiyorsun?"

Tuttuğu elimi elinden çektim, "Bırak artık beni, bana benim dostum olduğunu söylüyorsun ama beni bırakmıyorsun. Bırakmıyorsun öleyim! Sen benim dostum değilsin, benim dostum yok, Cenk."

i wanna be yours • chris evans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin