28.Bölüm

340K 15.1K 37.7K
                                    

düzenlenmiştir, yorumlarınızı bekliyorum. hiç yorum atmayanlar var farkındayım, ağlayayım mı??? keyifli okumalar, çokça seviliyorsunuz<3

3M'NUMUZ VEEE DÖVMECİ'NİN 1. AYI KUTLU OLSUN.

buradaki duyuruyu sildim, bunu silesim hiç gelmedi. tekrardan hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. canımsınız.

--

Normal bir insan, yaz ayının kavurucu sıcağında vücuduna çarpan sıcak bir nefesle uyansa muhtemelen küfreder ve bir şekilde geri uyumaya çalışırdı. Ancak belirttiğim gibi bu, normal bir insanın yapacağı bir şeydi.

Âşık bir insan ki buradaki âşık insan kesinlikle ben oluyordum, hissettiği nefesle tebessüm eder, ufak bir şükür seansı yaşardı. Ve onaylıyorum, tam olarak böyle olmuştu. Beni uykumdan uyandırmaya yeten nefes, bilincim yerine geldiği an gülümsememe neden olmuş ve bu anı yaşamaya ömrüm yettiği için şükretmeme vesile olmuştu.

Dinçer, çenesini kafamın üzerine yaslamış; elleriyle de belimi sarmıştı. Çıplak göğsü direkt bakış açımda, gözlerimin önüne serili haldeydi. Avuç içimi çıplak tenine iyice bastırarak onu hissetmek istedim. Kafamı kaldırıp, yüzüne bakarken buna eşlik olarak da elimle tenini turluyordum. Tüysüz göğsü ve pürüzsüz teni parmaklarımın altından kayıp gidiyordu.

Kaliteli bir sabah rutiniydi.

Takvim yaprakları, aklımın bir ucuna uçuştuğunda sabah sporumu yarıda keserek günün anlam ve önemine odaklandım. Gecesini sadece uyuyarak geçirdiğimiz doğum gününün sabah saatlerindeydik. Bugün sadece 1 Temmuz değildi, bugün benim sevgilimin doğum günüydü.

Erken uyanmaya alışık olan bünyem, uykusuzluğu anında üzerinden atmış ve birden atom böceği enerjisiyle dolmuştu. Acilen işe girişmem lazımdı, bunun içinse de rahatlığı içine çeken yataktan kalçamı kaldırmam gerekiyordu tabii. Bu atağı gerçekleştirmek için beni mengene altına alan etten parmaklıkları da çözmem gerekiyordu, bir de bu vardı. Bundan sebeple elimi belime götürdüm ve Dinçer'in parmaklarına temas ettirdim. Mübarek altı üstü yataktan kalkacaktık, Survivor parkuru geçmeye gerek var mıydı?

Onu uyandırmamak için nefesimi tutmuş olmanın saçmalığına odaklanamadan, parmaklarını çözmeye devam ettim. Evet Hande, birinci parmak, ikinci parmak...

"Hande," diye çıkan pürüzlü ses, nefesimi tutacak kadar dikkatle yaptığım işi baltaladığında hafifçe sıçrayarak hareketlerimi kestim. "Rahat dur."

Güldüm. "Sana da günaydın doğum günü çocuğu," diye ona takılarak kafamı kaldırdığımda Dinçer'in gözünü dahi açmamış olduğunu fark etmiştim. Uykuya ciddi anlamda düşkündü, dün gece geç yatmamıştık aslında bu kadar uyumasına bir bahane de bulamıyordum. Hoş, dün gece de birden bire üzerine çöken yorgunluğu fark etmemiş değildim. Acaba gün içerisinde kendisini bu kadar yoracak ne yapıyor olabilirdi?

"Gün bana daha aymadı, gözümü açmadım." Yutkundu. Uykulu sesi içimi kıpır kıpır etmişti. "Seni görmedim."

Bu adama içimin gitmesi normal miydi?

Ettiği iltifat beni kabuğuma ittiğinde hafifçe gülümseyip, iyice ufalarak, gözlerimi yüzünde dolaştırmaya devam ettim. Alt profilinden gördüğüm biçimli hatları dudaklarımı ısırmama neden olmuştu. Evet, günlük seansımıza başlamış bulunuyorduk. Adamı gördüğüm an azgınlık sirenlerim çalıyor, Nuri Alço tarafım mekâna elini sallayarak giriş yapıyordu. Kırmızı röpteşambırım neredeydi?

Dövmeci +18 | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin