ashram, rose and air
22.09.1887 – 22.30, İrlanda Denizi Açıkları
"Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde aranızdan iki kişi, dileyecekleri herhangi bir şey için anlaşırlarsa, göklerdeki Tanrı dileklerini yerine getirir. Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa ben de orada, aralarındayım." Matta 18:19,20
İrlanda denizinin hırçın dalgaları, Godwinson hanesine ait geminin duvarlarını güçlü sularıyla döverken, gecenin parlayan ayı yanına aldığı yıldızlar eşliğinde çarşaf çarşaf kararmış gökyüzünü göz alıcı güzelliğiyle süslemekteydi. Tüm bu göz alıcı ihtişama nazaran geceye dair her şey korkutucuydu. Deniz sakin değildi aksine karanlık uğultular çıkaran büyük dalgaları Godwinson filosuna eşlik etmekteydi, bu kara gecenin ortasında usulca yol alan gemilerin direklerine Wessex Hanedanlığına ve Britanya'ya ait bayraklar çekilmişti. Rüzgarın her kuvvetli esişi bu iki bayrağı birbirine katıp savuruyordu. Koca filonun ise denizlere dökülmesinin tek bir sebebi vardı, Lord Sehun Harold Godwinson büyük kuzeni Kraliçe Victoria tarafından saraya davet edilmişti. Kraliçe, bizzat kaleme aldığı mektubunda belirttiği üzere Viking Kralları ile yapacağı özel görüşmede Lord Sehun'u da aralarında görmekten mutluluk duyacaktı.
Harold, Wessex Krallığının kardeşi Gytha ile son bilinen varisiydi. Yüzyıllar önce krallığın farklı hanedanlara geçmesi ve zehirli tacın farklı ellerde havaya yükselmesi küçük bir çocuk iken bile bu vahşet meydanlarında büyüyen Sehun için uzak durulması gereken bir beladan başka bir şey değildi. Bilinen son varis olmasına rağmen taht üzerinde hak iddia etmemiş Lord unvanı ile kendi topraklarında yaşamaya devam etmişti. Harold bilinen en büyük gemi filosunun sahibiydi, beklenenin aksine denizcilik yaparak hayatını sürdürmekteydi. Lord Godwinson soyuna karışmış Viking kanının da getirisiyle denizlerde oldukça yetenekli olmasıyla bilinirdi. Gemi gövdelerini kendisi tasarlar, tersanelerde uyur, zımpara yapar, elleri boyalarla renklenirdi. Tüm bu çabanın ve çalışmanın sonucu ona müthiş bir güç kazandırmıştı, Britanya olmak üzere çoğu krallıklar da dahil gelmiş geçmiş en büyük deniz gücünü elinde tutmaktaydı. Godwinson tüm bu gücüne rağmen sadece bir lord olarak yaşamayı tercih etmiş, gözünü bir kez olsun kanlı taç üzerine çevirmemişti.
Denizin çalkalanan suları beraberinde ürkütücü bir senfoniye eşlik ederken, geminin sakinlerini ise derin düşüncelere ve evlerine dair özleme sürüklemekteydi. Alt kamaralardan birisinde konaklayan henüz on beşini yeni doldurmuş James o gece annesine duyduğu özlemin ateşiyle ağlayarak dalmıştı uykusuna, yatak arkadaşı kırklarının sonunda olan Alman asıllı Adolf ise yurdunun özlemiyle kapatmıştı gözlerini. Godwinson hanesine ait gemi hırçın sularda süzülürken kaptan kamarasında ise işler biraz daha farklıydı. Gecenin tüm hüznüne ve ürkütücü havasına rağmen beyaz çarşaflara sarılmış bedenler eşsiz bir huzurun kollarında dinlenmekteydi.
Harold bedeninde nefes nefese dinlenen sevgilisini güçlü kollarıyla sarmış, kuş gibi çırpınan kalbinin sesini duyurtmak istercesine iyice göğsüne yaslamıştı sevdiği adamı. Kamaranın küçük yatağını süsleyen bu iki heybetli beden, geçirdikleri hararetli saatlerin etkisini henüz atlatabilmiş değillerdi. Kamaranın ağır havasına hakim olan şehvet ve aşk kokusunun yoğunluğuna sızmış gerginliğin ince ve kesif varlığının ise farkındaydı aşıklar. Genç lord soluduğu gergin havaya daha fazla kayıtsız kalamayarak sözü ilk alan oldu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCIA [sekai]
Fiksi SejarahTanrı yukarıdan çocuğunu izliyor, zamanın akrebini avuçları içerisinde paramparça ediyor, Tanrı yukarıdan çocuklarını izliyor, aynı hatanın ateşine düşmeleri için gün sayıyor. Gök tüm şiddeti ile sarsılıp gri bulutlarını yeryüzüne doğru indiriyor, T...