Gün yeni yeni kararmaya başlamıştı.Küçük ama asil bir semtte bir hüzün dalgası yaşanıyordu.Şu sıralar zaten hüzün vardı.McClearn ailesinin büyükleri yani Kayla'nın annesi ve babası hastaydı.Semtteki en iyi doktorlar bunun ölümcül bir hastalık olduğunu ve tedavisini bilmediklerini hiçbirşey yapamayacaklarını söylemişlerdi.Hastalığı ilk defa görmüşlerdi.Kayla'nın küçük kardeşi Cameron Ryan bir doktoru takip ederek muayeneye gitmişti.Doktorları dinleyecekti.Muayeneye girdiklerinde Cameron dışarıda kalarak camdan onları dinliyordu.Doktor Felix "Bay McClearn'ın hastalığının sebebini hala bulamadık ama verdiği kan örneklerine baktığımızda hiçbir canlıyla uyuşmuyor.Sanırım Bay Bolko'u çağırmamız gerek." dedi.Ardından Doktor Lucas "McClearn'lara birkaç sorum olacak." dedi.Cameron cama daha çok yaklaşmak istediğinde arkasında duran Koç Dylan alışılmış Fransız aksanıyla "Bay Cameğon Ğyan McCleağn acaba buğada ne işiniz vağ?" demesi Cameron'ı korkutmaya yetmişti.Korkmuş yüz ifadesiyle arkasına dönerek "şey...ben..." arkasından birisi ise "O sizin bacağınızın kırıldığını duymuş ve sizi ziyarete gelmiş." dedi.Ryan bunu Kayla'nın dediğini anlamıştı.Koç buna inanmış ve "Sizi haylaz çocuklağ Bayan Gğeen'in getirdiği çikolatalağ demek sizin hakkınızmış"dedi.Kayla Koç Dylan'ın arkasından yürümeye başladı.Cameron kaçmaya yeltendiğinde Kayla ona öyle bir bakış atmıştı ki Cameron onların peşinden gitmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık savaşçısı
Science FictionYeteneğini henüz keşfetmemiş genç bir kız kasabalarında birbirinden ilginç olaylar olmaya başladı. Teyzesi Anna'nın hergün gittiği karavan da değişik ayinler düzenleniyor.Jasper adında beyaz bir melez ona yardım için dünyaya geliyor.