2.1

234K 12.5K 5.3K
                                    

Kitabımda reklam yapmanızı istemiyorum. Başka kitaplardan vibe aldım gibi saçma sapan yorumlarda yapmayın. Dalgasına 1 haftada yazdığım bir kitap.

Başlıyoruz iyi okunmalar:)

~~~

Komutanım: Neredesin?

Siz: Ne bileyim ben ya

Siz: Oturuyorum sana fotoğraf attığım yerde.

Siz:

Siz: Hızlı gel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siz: Hızlı gel.

Komutanım: Tamam küçük bir şey gördüm.

Komutanım: Sen misin?

Komutanım: Kulaklık var pembe gibi.

Siz: Kör gözünü seveyim pembe mi o?

Siz: Oyumdur gel hadi olm üşüyorum.

Siz:

Komutanım: Arkana bak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Komutanım: Arkana bak.

Telefonu bırakıp, hızlıca sağıma baktım. Arkamdan homurdanmaya benzeyen bir ses;

"Orası arkan mı kızım? Sen daha kendin bilmiyorsun sağını solunu sana çocuk mu emanet edilir?" Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm.

Homurdanarak diğer tarafa dönerken dibimde dev gibi birini buldum. Kafamı geriye atıp yukarı baktım. Sırıtarak;

''Acun abinin bir lafı var bilir misin?'' Anlamayan gözlerle bana bakarken;

''Şuanda bana sarılman gerekiyor.'' Gülümseyip kollarımı etrafına sardım. Nereden geliyor bu samimiyet Kiraz diyecektim ki karşımda yakışıklı bir adam var sarılmayayım mı? O da aynı şekilde bana karşılık verirken sert ellerini kabanımın dışından bile sırtımda hissediyordum.

Birkaç saniyenin ardından geri çekilip;

''Hadi gel bakalım.'' dedi. Bir eliyle bavulumu diğer eliyle de elimi tutup ikimizi de çekiştirdi. Elimi tuttu lan. Cardi B. gülüşü yapmamak için kendimi zor tutuyordum. Birkaç dakika sonra dışarıda park ettiği aracın yanında durduk. 

Ön kapıyı açıp eliyle gösterdi o sıra elinde ki bavulumu da bagaja yerleştirdi. Birkaç saniyenin ardından ön koltukta yerini aldı. 

Araba yolda usul usul giderken ne konuşacağımızı bilmiyor gibiydik. ''Ee?'' Onun daha fazla takati kalmamış gibi konuşma başlatıyordu.

''Ee'' Güler gibi bir ses çıkarttı. ''Sen harbiden de mesajlara göre çok utangaçsın.'' Soğuktan konuşamıyorum dememe ramak kaldı.

Dizlerimi birbirine sürtüp güler gibi ses çıkartmamla sessizce küfür etti. ''Kusura bakma Kiraz biz soğuğa alışık olduğumuz için senin üşüyeceğin hiç aklıma gelmedi.'' dedi. Bu adam telefonda ki yazışmaya göre cidden insanmış. 

Arabanın ısıtıcılarını çalıştırınca. ''Şimdi ne konuşacağız.'' dedim. Tek eliyle araba kullanırken diğer eliyle de saçlını düzeltti. ''Mesajlaşsak mı?'' Önerdiği teklifle hafifçe kahkaha attım. 

''Hayır ya normalleşeceğiz inşallah.'' Gülümseyip;

''istersen uyu yarım saatlik yolumuz var. Yorgunsundur.'' Uykum yoktu. Yolu izlemek daha iyi olacaktı. ''Hayır uykum yok. Yolu izlesek daha iyi olacak.'' Kafasını sallayıp yola odaklandı. Bende gözlerimi ona diktim. İnceleyecektim tabi! O beni tanıyordu. Bende onu tanımalıydım yani.

Üzerine giymiş olduğu siyah kaban, siyah boğazlı kazak, siyah pantolon ve siyah postallarıyla siyaha bürünmüştü.

Karamel rengi saçları ela gözleri vardı. Kemikli yüzünde yeni çıkmaya başlayan sakalları vardı. Biçimli hafif kalkık burnu, hafif dolgun dudakları vardı. Yakışıklı adamdı vesselam. Boyu yaklaşık 1.90lardaydı. İri bir adamdı.

Onu incelediğimi fark etmiş olacak kırmızı ışıkta durduğunda bakışlarını bana çevirdi.

''Fikrini ne değiştirdi?'' Kaşlarım çatılırken neyden bahsettiğini anlamadım. ''Anlamadım.'' Dilini alt dudağında gezdirip, parmaklarını direksiyona vurdu. 

''Buraya gelme fikrinden bahsediyorum.'' biraz duraksayıp devam etti;

''Gelmeyecektin.'' Ona doğruyu ne kadar söylemeliydim bilmiyorum ama konuya girmek istemiyordum. Koltukta biraz yayıldım. ''İş bulamayacağım belliydi. Evde de annemlerin damat adaylarını dinlemek yerine buraya gelmeyi tercih ettim.'' Hafifçe kaşları çatılırken gülümsedi.

''İyi yapmışsın. Adaylara da baksaydın bir ya. Evde kalma sonra.'' Yüzümü buruşturup, gözlerimi devirdim.

''Sen alırsın beni.'' Alayla söylediğim cümlemin ardından daha da sırıttı. ''Bakarız.'' dedi. Biraz daha açılmıştık. Birbirimize daha da alışmış gibiydi. 

Yarım saatin ardından bir askeriyenin önünde durduk. Kapıda ki nöbetçi aracın içine bakıp, kapıyı açtı. Gözlerim etrafı tararken çimenliklerin karla kaplı olduğunu gördüm. Birkaç asker ellerinde ki süpürge ile yolda ki karları kenara çekiyordu.

Biraz sonra araç küçük ama tatlı bir evin önünde durdu. Burada ki bütün evler müstakil tarzındaydı.

Araç durduğu an Fatih;

''Hadi bakalım, yeni evine hoş geldin.'' dedi. Gülümseyip, araçtan indim. Bu araç neden yerden bu kadar yüksekte lan?

Bildiğin aşağı atlayıp, kapıyı kapattım. Fatihte bavulumu alıp eve doğru adımladı. Cebinden çıkardığı anahtarla içeri girdi. Ayakkabımı çıkartıp, bende girdim.

Elinde ki bavulu koridora bırakıp, anahtarı bana verdi. ''Ben biraz alışveriş yaptırdım geldiğini söylediğinde. Eşyaları almışlardır. Ev temiz, ısıtıcılar çalışıyor. Eksiğin varsa yarın hallederiz bugün dinlen.'' dedi. Üstat bu kaçıncı seviye alfalık ya?

Gülümseyip hafif utangaçlıkla;

''Teşekkür ederim.'' dedim. Elini ensesine atıp;

''Ee o zaman ben ne yapayım? Gideyim. Sende  alış yarın ilk iş günün. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara. Kapıyı herkese açma.'' Dedi. Gülümseyip;

''Tamam git o zaman'' dedim. ''Birkaç işim var yoksa hemen yalnız bırakmazdım seni. Yarın hallederiz. Görüşürüz Ufaklık.'' dedi.

Onu kapıya kadar geçirip, uğurladım. Hadi bakalım Kiraz tek başına ilk günün. Üstünde ki yorgunluğu atlat ve işe koyul. 

BÖLÜM SONUĞ

Komutanım -texting ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin