1.BÖLÜM "YÜCE RABBİMİM YAKIŞIKLI KULU"

12.7K 421 86
                                    

  Jennifer lopez First love

Unicornlar isterseniz şarkının ilk 15 saniyesini geçin. Boşuna vaktiniz gitmesin.😊

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Sabah kalktığımda bir gürültüyle uyanmıştım. Gözüm direk saate kaydı.Saat sabahın sekiz'iydi. Sabah sabah bu ne hürültüdür Allah'ım.

Bir hışımla aştığım perdeden kafamı dışarı çıkararak gürültinün kaunağını aramaya başladım. Odağıma bi nakliye arabası ve birkaç insan girdi. Birileri aylardı boş olan yan bloğa taşınıyordu anlaşılan. Allahım inşallah yaşıtım birileridir de arkadaş olurum onunla. Amin.

Kimin taşındığını umursamayarak ayaklarımı sürüye sürüye aşağıya indim. Televizyonu açtım. Kanalları tavaf ettikten ve bazı magazin, saçma dizleri geçtikten sonra en iyisinin bir çizgi film olacağı kararına vardım. En en sevdiğim çizgi film kanal olan disneyi açıp kendimi koltuğa attırdım. Sabab sabah nerden geliyosa bu hoplama zıplama.

Zamani gençleri işte

Karnımdan garip garip sesler gelmeye başlayınca karnıma bakıp "sussana şurda çizgi film izliyoruz. Anladık acıktık" dedim ve ağzı varmış gibi vurdum. Sanki ne dediğim anlamış gibi daha fazla guruldamaya başladı. Ofladıktan sonra "aman iyi be sen de sabah sabah hiç çekilmiyorsun" diyerek ayağa kaltım ve mutfağa girdim. Cidden bana bu sabah bi tuhaflıklar oldu ayol. Ben normalde hiç yani öyle göbeğiyle konuşan biri değilim. Yoo nerden çıkardınız duvarlarla da konuşmuyorum ben. Şizofren miyim be ben.

Evet öylesin

Yav bi sus.
Abur cubur dolabını açtığımda tam da karşımda bir cips paketi gördüm. Hani olur ya çizgi filmlerde para görünce gözlerinde altın keseleri belirir. Hah! İşte şuanda gözlerimde kalp şeklinde patatesler vardı. Fazla zgi film izliyorum galiba ben iyice saçmalıyorum.

Paketi alıp büyük duygu dolu bir bakış attıktan sonra elime aldım ve cipse iltifatlar ederek salona gittim. Koltuğa kurulup televizyon izlemeye başladım. Televizyon canımın sıkıntısını almayınca laptopumu odama çıkıp aldım geldim. Açar açmaz onedio'ya girdim. Ee herkes gibi canım sıkılınca onedio "hangi Yaprak Dökümü aktörüsün" veya "söylediğin şeylere göre hangi mutfak aletisin" gibi saçma sapan başlıklı testleri yapıyordum. Böyle de işsizim işte.
Telefonumu elime aldım ve instagram'a girdim. İstekleri onaylayıp kapattım. O değilde şu an da üç tane teknolojik aletle vakit geçiriyorum. Çok mükemmel bir şey. Malûm her zaman bu kadar radyasyon altında kalmıyorum.

Onedio testlerinin yarısını yapmıştım neredeyse ve artık beynimin Dünyayla sinyali bir diş falan çekiyordu. Beynime daha fazla işkence etmemek için bilgisayarı kapatıp doğruldum. Anam anam beliiim.

Saat 09.30 olmuştu ama hâlâ vakit geçmiyor ve hâlâ canım sıkılıyordu. Ne kadar da eğlenceli bir gündü yahu bugün. Hatta o kadar eğlenceliydi ki kendimi cips paketiyle boğmak üzereydim.

Yok anam böyle olmuyor gidem bari salıncak malıncak binem. Minnak bahçemize öıktım ve sabahın temiz havasını içime çeke çeke salıncağa uzandım. Daha doğrusu ters uzandım. Yani kafam aşağı da, ayaklarım yukarındaydı. Herkesin canı sıkıldığında yaptığı bir şeydi sonuçta bu şekil değil mi? Hiç mi yapmadınız yahu.

Yaz olduğu için hava fazlasıyla sıcaktı. Telefonumu açıp whatsapp'a girdim.Elif'e mesaj attım. "Uyandın mı kanka". Belki hemen cevap gelir diye bekledim ama gelmedi. Son görülmesini de kapatmış hayvan.

On dakika boyunca salıncakta ters bir şekil de yattım. Kan beynime doğru gelmeye başlayınca kalktım. Yüzüm kızarmaya başlamıştı. Ayağa kalktım tabi kalklamla birlikte başımın dönmesi bir oldu. Dengemi sağladığımdan emin olduktan sonra yan bloğu kestim ama yok arkadaş ne bir perde kıpırtısı ne de bir insan yoktu. Şu eve kimin taşındığını deli gibi merak ettim cidden. Belki kitaplarda ki gibi yakışıklı bir çocuk sahibi bir aile taşınmıştır diyerek eve girdim.

Odama gittiğimde saatin 11 olduğunu fark ettim. Zaten annemler de uyanmıştır diye düşündüm ama pek öyle olmadığını gördüm. Uyanmamışlardı. Bugün de kahvaltılar benden olsun düşüncesiyle mutfağa girdim. Hem sıkıntım da geçmiş olurdu.

Dolaptan zeytin, peynir, reçel, sosis, sucuk koydum. Sosis ve sucuğu pişirdim tabiki saçmalamayın. Çayın suyunu ocağa koyduktan sonra masaya çatal, su, tuz, bardak gibi şeyleride koyduktan sonra şöyle bir masaya baktım. Acaba yumurtalı ekmek yapsa mıydım? Ne gerek var canım bir kuş sütü eksikti masa da. Gözleri doysun, daha ne istiyolar. Normal de pek mutfakta işim olmadığı için bence bu sofrayı hazırladım diye şükür namazı bile kılmaları lazımdı. Değil mi ama?
Bugün pazar olduğu için tüm ev ahalisi evdeydi. Daha okullar kapanalı iki gün olmuştu. O yüzden işim gücüm yoktu. En azından okulda arkadaşlarımla birlikte dersi kaynatırdık. Evde işte anca onedio testi yapıyoruz.
Çayın suyunun kaynadığını gördüğümde ocağı kapattım. Çayı demleyip ahaliyi uyandırmak için yukarı çıktım ve uzun ince koridorun ortasında durduktan sonra bağırarak "heeyy! Hadi kalkın kahvaltı hazıır" dedim. Tek ayağımın üstünde döndükten sonra merdivenlerden aşağı indim ve mutfağa girdim.

Babam merdivenden gözlerini ovuşturarak aşağı indi. "Ana! Damla hanım nerden esti kahvaltı hazırlamak. Hatice! Bak kızın neler hazırlamış." dedi. Babamın bu sözüne gülerek " baba yaa. Gören de hayatım boyunca mutfağa hiç girmedim zanneder." dedim. Babam 'tabi canım tabi' bakışı attı. Zeytinden ağzıma attım ve "annem ve ece nerde." dedim. Babam omuz silkti ve bir tane de o ağzına zeytin attı. Annem aşağıya esneyerek gelirken "yok artık damla kahvaltımı hazırlamış "dedi şaşırarak. "Eveett" dedim anneme.

"Eee Ece nerde anne "

"O uyuyor daha" dedi annem. Sinsi bir şekil de gülüp "hıı. Tamam ben bi uyandırıyim canım kardeşimi" dedim ve dolaptan bardak çıkarttım. Annemlerin dikkatleri benden çok masa da olduğu için hızlıca çeşmeden su doldurdum ve aynı hızda yukarıya çıktım. Annem arkamdan her ne kadar tehdit etsede umursamadım. Ece'nin kapısını yavaşça açıp yavaş ve küçük adımlarla yanına gittim. Elim de ağzına kadar dolu suyu kafasından aşağı döktüm. Ece neye uğradığını şaşırdı ve çığlığı bastı.
"Gerizekalı! Sen napıyosun yaa"

"Seni uyandırıyorum canımmm kardeşim" dedim yüzüme takındığım masum bir ifadeyle.

"Seni varya..." dedi ve yataktan fırlar gibi çıkıp üstüme doğru gelmeye başladı. Tabi ben durur muyum? Usain bolt gibi koşmaya başladım. Yemin ediyorum Usain bolt görse kayıp kızım diyip bağrına basardı. Öyle bir hız.

Aşağı indiğimizde soluk soluğa kalmıştık. Hafif bir şekil de astımım tuttu. Dolaba gittim ve astım ilacımı alıp bir kaç nefes çektikten sonra yerine koydum. Mutfağa girince Ece "Oha ablam mutfağa girip kahvaltı mı hazırlamış" dedi.

"Yaa bu kadar garipsenecek ne var anlamıyorum" diye sordum.

Baktım kimsenin umrunda değilim masaya oturup tabağıma bir kaç bir şey aldım.

Tepeleme doldurdum demiyor da... Damla kızım burada ki herkes senin iki üç zeytinle doymayacağını biliyor.

Kahvaltıya başladığımızda artık ne kadar açsak tüm hazırladıklarımdan eser kalmamıştı. Masayı toparlama işini anneme "yapması benden toplaması sizden" diyip kakalamıştım.

Odama çıktım. Whatsapp' a girip elife mesaj attım."Hala uyuyor musun kanka". Çok geçmeden cevap geldi. "Yoo :)". Acaba bizim şu yana taşınanlar yerleştiler mi diye bakmak için pencereye doğru ilerledim ve perdeyi sonuna kadar bir anda açtım. Biraz bahçelerine bakındıktan sonra gözüm evin penceresine kaydı. Oha! Pencereden yüce rabbimin yakışıklı bir kulu bakıyordu. Afedersiniz ama taş gibi bir çocuktu. Maşallah tü tü tü nazar deymesin.

Siyah saçlı ve anladığım kadarıyla kahve gözlüydü. O anda gözlerimiz kesişti ve ne yapacağımı bilemez bir halde dondum kaldım. Hafifçe tebessüm ettiğinde dudaklarım aralandı ve perdeyi bir anda kapattım. Allah kahretmesin ya. Bakışlarımı yakalamıştı ve üstüne üstlük gülmüştü. Peki ya ben ne yaptım? Çocuğun suratına bildiğiniz çat diye perdeyi kapatmıştım. Çok güzel ya. Bravo gerçekten. Çocuğu ilk gördüğümde rezil olmuştum. Ölüyorum allahım. Ölüyorum.

İlk bölüm sonu.

Bölümler, olaylar bozulmadan düzenlenmiştir.

YILDIZ #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin