34.Bölüm Sezon Finali

580 23 2
                                    

Ters Köşe


"Bundan sonra devletimizin yeni vezir-i azamı kubbe vezirlerinden Mevlüt Paşa'dır. Hayırlara vesile olsun."

Mevlüt paşa şaşkınlıkla ve sevinçle öne çıktı. Padişahın eteğini öptü. Sultan Selim Mevlüt paşaya sadrazamlık mührünü teslim etti. Ferhat paşa ise kendisinin olacağına öyle inanmıştı ki hayal kırıklığına uğradı. Elinde olsa Mevlüt paşayı bir kaşık suda boğardı. Divan sonrası Sultan Selim ordan ayrıldı. Ferhat paşa hıncını almak için etrafındakilere Mevlüt paşayı kötülüyordu. Sırf damat olduğu için sadrazam olduğunu, bu makamı hak etmediğini anlatıyordu. Fakat pes etmeyecekti. Bir gün mutlaka Mevlüd paşanın açığını bulacağına inanıyordu. Onu makamından edip yerine geçmek için elinden geleni yapacaktı.

Valide sultan dairesi;
"Halime Sultandan ebediyen kurtulmak istiyorum Yadigâr."

"Asıl suçlunun o olduğunu ortaya çıkarmalıyız."

"Ben öyle bir şeyden bahsetmiyorum. O şeytanın nefes almasına bile tahammül edemiyorum. Belki eşkıyalarla anlaşırsak payitahta gelirken bir suikaste kurban gider."

"Aman sultanım! Eğer eşkıyalara emir verdiğiniz anlaşılırsa hünkârımız bu defa sizi eski saraya gönderir. Zaten hâlâ sizden şüpheleniyor."

"O da ayrı mesele. Ben onu büyütmek, korumak için ne emekler verdim. Ama oğlum beni suçluyor. Çok gururuma dokundu Yadigâr."

"Haklısınız sultanım lakin yine de ana ve oğul arasında küslük olmasın. Bu en çok Halime Sultanın işine yarar."

"Niye böyle bir oyuna kalkıştığını daha iyi anlıyorum. Zira bir vakitler beni ana oğulun arasına girmekle suçlamıştı. Neyse yakında Halime Sultan diye birisi olmayacak!"

Mısır;
Halime sultan yeni doğan torununu seviyordu. Ailesinin yeni üyesi sayesinde sinirleri yatışmış, biraz olsun huzur bulmuştu. Biraz daha sağlıklı düşünmeye başlamıştı. Hırsına yenilip düşmanını hafife aldığını kabul etmişti. Oysa bunlar Halime sultanın yapacağı hatalar değildi. Bu yüzden de kendisine kızıyordu. Bundan sonra daha iyi planlar yapacaktı. Fakat asla vazgeçmeyecekti. Valide Hatice sultanı alt etmeden, ondan intikamını almadan gerçek huzuru bulamayacaktı.

İstanbul;
Ayşenil sultan dışlığını giymiş, has bahçede dolaşıyordu. Yine eskisi gibi bunalım hâlindeydi, odasından sadece bahçe için çıkıyordu. Planın başarısız olması, halasının mektuba yazdığı zehir zemberek sözler... Üstüne Mevlüt paşanın sadrazam olması, Gülnihal'in sevinci derken mutsuz olmak için sebebi çoktu.

Akşama doğru Sultan Selim Hümaşah'ın odasına gitti, nasıl olduğunu sordu. Hümaşah da Selim'i rahatlatacak şeyler söyledi. Selim iki evladını da doyasıya sevdi. Akşam yemeğini de beraber yediler. Yemekten sonra evlatlarıyla ve Hümaşah'la biraz daha ilgilenip odasına döndü. Uyumadan önce işlerini son bir kez kontrol etti. Fakat aklı Hümaşah'taydı. Onun fenalaştığı haberini alınca nasıl da korkmuştu. Sevdiğini kaybetme ihtimali bile onu mahvetmişti. Hümaşah'a olan büyük aşkını daha da iyi anlıyordu. Gerçekten çok sevmiş, çok bağlanmıştı bu venedik güzeline. Onsuz bir yaşam Sultan Selim için cehennem azabı gibi olurdu.

Nikah fikrini ilk kez olumlu ve ciddi manada düşündü. Çok sevdiği, çocuklarının annesi olan bu kadın nikahlı eşi olursa hiç fena olmazdı. Selim, Hümaşah'ın Gülnihal'in düğününü anlatırkenki heyecanını hatırlardı. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Fakat Selim duygusal düşünmemeli önceliğinin devlet olduğunu unutmamalıydı.

Ertesi gün Sultan Selim bu mevzuları kapatmış devlet işleriyle ilgileniyordu.
"Hünkârım Avusturya elçisi huzurunuza kabul bekler."

"Âlâ. Gelsin."
Avusturya elçisi iki devlet arasındaki bir antlaşma için gelmişti.

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin