"Tamam ya geldim!!!" ayakkabılarımıda ayağıma alel acele geçirdikten sonra kendimi örgülünün yanına attım. Örgülü denilen yaratık benim en yakın arkadaşım Simge'dir.
"Nerde kaldın kızım be 1 saattir dışarıdayım içim çöktü"
"Geldik ya işte"
Evet, yine herzamanki gibi örgüleri iki omuzundan beline doğru dökülüyordu. Kaç seneden beri aynı saçı yapıyor bilmiyorum ama başka bir saç modeliyle onu görmeye alışkın değilim sanırım. Arabayı orta hızda sürerken bende telefonda zikzakların üzerinde top sürüyordum. Neyse ki gelmiştik.
"Burada stop yazıyor girmemeliyiz bence"
"Ah o dikkat için. Hadi gidelim. Bir şey yaptırmayacağına emin misin peki?"
"Evet eminim. Deldir şu göbeği birde nereni çizdirceksen çizdir de bir an önce bitsin"
"Tamam, tamam. Hadi o zaman" diyerek beni ara sokağa doğru itti. Giriş kapısı büyük bir duvarı kaplıyordu ve sonuna kadar açıktı. İçeride yavaş ve bazı yerlerinde yükselen hoş bir müzik sesi hakimdi. Duvarların rengi griydi ve üzerlerinde grafitiler vardı. Her dövme ve piercing yapılan yerler birbirinden plastik bir bölmeyle ayrılmıştı. Her bölmede bir kişi duruyordu. Sanki kendi zevklerine göre dekore etmişler gibiydi. Herkez doluydu ve kendilerini işlerine odaklamışlardı.
"Hadi gel görevliye soralım. Bizimle birisi ilgilensin" Simge'yi takip ederek görevlinin yanına gittik.
"Merhaba piercing ve dövme için geldim. Yani ikiside olacak"
"Anladım, ilk önce hangisi olacak peki?"
"piercing olur"
Adamı izledik ve bir bölmede durdu. Bu, bizim yaşlarımızda bir oğlandı. Ve tarzı baya iyiydi. Üzerinde kareli gömlek, altında ise hafif dar bi kot vardı. Simge, sedye gibi bir şeyin üzerine yattı ve oğlanın talimatıyla göbeğini açtı. Korkuyordu. Belliydi. Bana yavru bir kedi gibi bakıyordu. Oğlan Simge'ye adını, yaşını falan soruyordu. Kafasını dağıtmak istediği açıktı. Bana bir krem uzattı ve Simge'nin eline azıcık sıkmamı söyledi. Dediğini yaptım. Simge ise parmaklarındaki kremi göbek deliğine yediriyordu 10-15 dakida ovaladıktan sonra oğlan ucu üçken bir makasla örgülünün göbeğindeki delinmesi gereken yeri tuttu ve diğer elindeki iğneyi üçken yerden geçirdi. Simge göbeği dışında heryere bakıyordu. Azıcık utandığı ise yüzünden okunuyordu. Oğlan bittiğini söylediğinde ise ikimizde rahatlamıştık. Örgülüye bir krem uzattı, belirli gün ve aralıklarla sürmesini söyledi. Onlar hala konuşurken ben de uzakta garip ama yumaşacık bir sandalyeye oturmuştum. Burası hem garip hemde güzeldi. 10 dakika sonra örgülünün yanıma geldiğini anlayınca ayağa kalktım ve yarım saat önce gittiğimiz görevlinin yanına gittik. Bu sefer ise örgülüye dövme yapacak kişinin kim olduğunu sorduk. Görevli yine bize yol gösterirken etrafı daha fazla incelemeyi de unutmadım tabiki. Beyaz tenli sol tarafının birazı kazıtılmış diğer sağ tarafı ise sanki katlı bir kesimmiş gibi kulağının az altında biten siyah saçlı bir oğlanın yanında durduk. Önünde bir kız vardı ve boynuna dövme yapıyordu. Garip bir havası vardı. Bakışları, hareketleri, giyim tarzı, saçı ve dövme yaparken ki mırıldandığı şarkı gerçekten hoşuma gitmişti. Görevli ve bizi fark edince tavrından hiç ödün vermeden görevliyle konuşmaya başladılar.
"Daha varmı Çağın?" diye sordu görevli.
"2 dakikalık bir işim kaldı biter şimdi," bize döndü ve yanındaki bekleme yeri sandığım sandalyerleri göstererek devam etti "siz oturun haber veririm"dedi.
Konuşması ve sesinin tınısı hoşuma gitmişti. Benim ilgimi çeken bir tipi vardı ve bu beni son görüşü olmayacaktı.
Bu benim ilk hikayem ve umarım okuyanlar beğenirler :) (yazım yanlışları varsa çok ama çok üzgünüm)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖVMECİ
Novela JuvenilDövmeci denildiğinde akla heryeri dövme, kulağında boydan boya dizili küpeler ve iri bir cüsse canlanırdı aklımda. Ama sanki o, bu tanımı değiştirirmişçesine, benim aklımı oynatmam için yaratılmış gibi. O büyük bir hastalıkla başa çıkacak kadar kusu...