15. Bölüm: Kaybetmek
Eğer kaybetmekten korkarsak, kazanmanın tadını çıkaramazdık. Şimdi tadını çıkarma zamanıydı. Sonrasını sonra düşünürdük. Çünkü hayat, çok sonrasını düşünmek için fazla bilinmezdi.
.
Kaybetmek, bazıları için çok şey ifade eder. Ve kaybetme korkusu, o kadar güçlü bir korkudur ki insanı zincirler. Sevgisiz bırakır, sevmekten korkar hâle getirir. Sevgisizlik ise çok tehlikelidir. İnsan, sevemedikçe nefret eder ve nefret kişinin içinde birikip öfkeye dönüşür. Öfke peki, o ne yapar? Ne yapmaz ki...
Babam eve geldiğinde bir de ona açıklama yapmak zorunda kalmıştım. Ertesi gün annemle hiç konuşmamıştım şimdi ise perşembe gününün ilk ışıkları odama dolarken yatağıma oturmuş, camdan dışarıyı izliyordum. Bir süre sonra tekrar uykuya dalmış ve telefonumun zil sesiyle bir kez daha gözlerimi açmıştım.
Deniz arıyor...
Saatin sekiz buçuk olduğunu görünce kaşlarım çatıldı. Bu saatte neden arıyordu ki? Merakla telefonu açıp yatakta uzanırken kulağıma götürdüm.
"Alo, efendim Deniz?"
"Günaydın Gizem! Gerçi, sen daha uyanamamış gibisin ama... uyanman gerek!"
Bu saatte bu enerji, bu coşku, bu heyecan... bayılıyordum bu çocuğa!
Güldüm, ne kadar onun sesiyle neşelenmiş olsam da benim sesim hala uykulu ve güçsüzdü.
"Günaydın, neden kalkmam gerek?""Çünkü..." dedi neşeyle ve devam etti.
"Bu gün Eren'i psikiyatriye göndereceğiz ve ona destek olmalıyız. Biliyorsun, bu konuda biraz hassas."
Gülümsedim.
Naiflik... düşünce... sevgi... bağlılık... bizim arkadaşlığımız bir Peri Masalı ve Peri Masalı bunların hepsini içinde en güzel şekilde barındırıyor.
"Haklısın..."Telefonu kapattıktan sonra sıcak yatağımdan kalkıp üzerimi giyindim.
Aslında biraz moralim bozulmuştu, Eren'in bu kadar hassas olduğu bir konuyu, kendi derdime dalıp unutmuştum. Unutmamalıydım! Arkadaşım için önemli bir şeyi unutmamalıydım işte. Kendime kızdım, içten içe söylendim. Deniz'in düşündüklerini sadece o değil hepimiz düşünmeliydik. En sonunda derin bir nefes alıp düşüncelerden sıyrıldım. Sonuç olarak birimiz düşünmüştü şuan onun için ayaktaydık. Enerjik olmalıydım çünkü onun bizim enerjimize ihtiyacı vardı.Odamdan çıktığımda koridorda babamla karşılaştım, işe gitmek için son hazırlıklarını yapıyordu.
"Gizem, neden bu saatte uyanıksın?"
"Arkadaşlarımla buluşacağız."
"Bu kadar erken mi?"
Başımı salladım ve ufak bir açıklama yaptım.
"Evet, Eren psikiyatriye gidecek. Biz de o gitmeden toplanalım, dedik."Babam şaşırarak baktı bana. Buna anlam verememişti ama "Peki." demekle yetindi. Hemen mutfağa gidip azıcık da olsa bir şeyler atıştırdım. Hızlı adımlarla dış kapıdan çıkıp merdivenlerden üst kata çıktım. Denizlerin kapısını çaldığımda kapı Deniz tarafından hemen açıldı.
Deniz'le birlikte Duruların eve de gittik, Duru kedisi Pofuduk'tan zorla kaçtıktan sonra Erenlerin evin yolunu tutmuştuk. Eren kapıyı açıp da bizi karşısında görünce yeşil gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Ne yapıyorsunuz siz burada? Beni rüyanızda falan mı gördünüz?"Açıklamayı aramızdaki en neşeli kişi olan Deniz yaptı.
"Yok... Bizim bir deli var da, onu uğurlayalım dedik."
Eren gülerek hepimize baktı. Gözleri hafif kızarıktı, biraz da şişmişti sanki.
"Eren sen uyumadın mı?"
Soruma bir kaç saniyelik bir düşünme süresinin ardından cevap verdi.
"Uyuyamadım pek." gözlerini kaçırdı ve ekledi. "Ben korkuyorum."Deniz başını eğip kıs kıs güldüğünde Eren ona tehditkâr bakışlarını çevirdi.
"Deniz bak, erkek adam korkar mı falan deme çarparım bir tane!"
Duru'yla o hâllerine sırıttığımız sırada Deniz başını kaldırdı. Gözleri, bu durumdan çok zevk aldığını açıklar nitelikteydi.
"Yok kanka... ama senin böyle 'korkuyorum' diyeceğin hiç aklıma gelmezdi!"
Eren yüzünde engelleyemediği hafif gülüşüyle omuz silkti ve sahte bir triple başını cevirdi.
"Korktuğunu söylemek en büyük cesarettir bir defa!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri Masalı
Ficção Adolescente"Bizim arkadaşlığımız bir peri masalı. Ve ben peri masalına aşığım..." --- "Peri masallarına inanır mısın?" Çocuk bir kez daha şok oldu, ama hiç sertliğinden ödün vermeden ve Deniz'in gözlerinden bakışlarını bir saniye bile ayırmadan net bir sesle...