Selaaaammm 💗💗 Ben geldim..
Uzun zamandır yazmıyordum ama artık burdayım 🥳 Okunur mu bilmiyorum ama okuyun olur muu?? 💞 Sizi seviyorum.. 🍯Görsel kısmına Piyano parçasını koydum. Dinleyerek okuyabilirsiniz belki 😘💞Evlilik.
Onlarca kişinin arasından birine aşık olup hayatının sonuna kadar yan yana olma isteği.
Kelime anlamlarına ve kitaplarda bahsedilenlere baktığımda evlilik gördüklerimden, şahit olduklarımdan o kadar farklıydı ki.
Doğmak.
Kişinin kendi seçimi dışında dünyaya gelmesiydi. Aşık insanların bir aile kurma isteğiydi. Öyle olmalıydı. Değildi.
*
Güneş sıcaklığıyla yanağımı yakarken diğer tarafıma döndüm. Uyanmamak için bölünen rüyamı devam ettirmeye çalıştım kendimce. Uyanmak isteyeceğim son şeydi. Uyumak benim için kaçıştı. Labirentimde yol haritasıydı. Ben gözlerimi kapattığımda değilde gözlerimi açtığımda kabus görmeye başlıyordum her normal insanın aksine. İstemeye istemeye gözlerimi araladım. Güneş odanın çoğunluğunu doldurmuş beyaz duvarlarım sarı rengini almıştı. İçeri giren hafif ama etkili rüzgardan beyaz perde havalanırken gözlerimi hızla saate kaydırdım.
09.58
Annemin odaya girip beni uyandırmasına iki dakika kalmıştı. Bünyemin alışmasından olsa gerektir ki bazen erken bazende tam kalkmam gereken saatte gözlerimi açardım. Derin bir iç çektim. Sırtımı yatak başlığına dayadım. Beyazın hakim olduğu odama tekrar göz gezdirdim. Annemin özenle seçtiği çalışma masam, dolabım, avizem.. Hepsi özenle seçilmişti. Seçilirken fikrimi sormak konu dahilinde bile değildi. Söz hakkım annemdi.
Kapı yavaşça açıldı. "Liya uyandıysan hemen hazırlanıp kahvaltıya in. Oyalanma. " kafamı salladım. Sabah kahvaltısına hazırlanmak.. Bu bile çoğu insan için farklıyken benim aşina olduğum bir şeydi. Ayaklarımı yataktan sallandırdım ve aynadaki yansımama baktım. Turuncu saçlarım beyaz tenim ince dudaklarım ve açık kahverengi gözlerim. Annem buna da karışabilse bambaşka bir ben yaratırdı eminim . Gülümsedim. Genlerimle oynamaya çalışması fikri beni güldürmüştü. Ayaklanıp lavaboya geçtim. Yüzümü yıkadıktan sonra annemin sürmem için aynamın önüne dizdiği kremlere baktım. Derin bir nefes aldım ve lavabodan çıktım.
Uzun beyaz ve kenarları siyah olan merdivenden indim.Ortamda bi soğukluk hakimdi ama bu beni şaşırtmadı. Masanın kenarında durdum. Annem elinde kahvesiyle masada duran moda dergisininin sayfalarını karıştırıyordu. Babam ise benim oturmamla eş zamanlı olarak saatine baktı ve kahvesinden bir yudum alıp ayaklandı "Ben çıkıyorum, toplantıya yetişmem gerek" masaya oturdum. Gülümsedim.Başka yapacak neyim vardı ki.
Biz bu kadardık işte. Birbirimize mesafeliydik.Bana karşı önlerinde aşılmaz bi cam vardı hep. Karşı tarafı görüyordum yaptıklarını fark edebiliyordum ama ulaşamıyordum.. Onların hayatı camın benden uzak tarafıydı. Ben ne kadar o tarafa geçmek için can atsam da onlar benim tarafıma bir kere bile yüzlerini çevirmiyorlardı.
Babam aceleyle sandalyeden kalkıp kapıya doğru yönelirken onun yerinde olmak istedim.Dışarı çıkmak istedim. 18 yaşında bir kızın isteyeceği en normal şeydi bu aslında ama benim için değildi.
Okuduğum okulun sahibi en yakın arkadaşımın babası ve aile dostumuz olduğundan ismim kayıtlarda görünüyor ama okula sınavlar haricinde gitmiyordum.Annem özel öğretmenler tutmuştu benim için. Böylesinin daha faydalı olduğunu söylemişti. Bu yüzden benim için okula giderken geçen yarım saat çok güzeldi her zaman. Arabanın camından kafamı asla kaldırmak istemezdim. Yol boyu kafamı cama yaslayıp insanların neler yaptığına bakardım. Bazen de camı açıp kafamı çıkarır, saçlarım uçuşurken mutlu olur güler dururdum. Bu insanların bana tuhaf tuhaf bakmalarına sebep olurdu ama o halde kimse benim keyfimi kaçıramazdı.