Bölüm 29: Risk

29 7 0
                                    

Bölüm 29

Bölüm şarkısı: Kolpa Yaprak Çamlıca Ölüm Kalım Meselesi

"Lütfen bana bir şey yapma." dedim. "Bana bir şey yaparsan buradan seni sağ çıkarmazlar. Aklını kullan, ikimiz de zarar görmeyelim."

Silahı enseme daha çok bastırdı. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu ve esen rüzgar daha çok üşütüyordu beni. Bu kadar koruma vardı, kimse fark etmiyor muydu bu lanet adamı? Gözlerimle bir yardım ışığı aradım ama her yer zifiri karanlıktı. Keşke Pamir'i dinleyip buraya yarın sabah gelseydim. Belki de bunlar gelmezdi başıma.

Hayır, gelirdi. İntikam almak isteyen birisi asla durmazdı. Bir kere deneyen yeniden denerdi, pes etmezdi. Bunların kuyruk acısı vardı. Pamir ve babası bunları çok rahatsız etmişti ve bunlar da bu hikayede en zayıf olana saldırıyorlardı, bana. Sessiz ağlamalarım gittikçe şiddetleniyordu. Bu durumda bile tek başıma olmak beni fazlasıyla ürkütüyordu. Kasıklarımda başlayan sancı da durumun iyiye gitmediğine işaret eden şeylerden sadece birisiydi.

Sessizce derin nefes aldım. Arkamdaki adam fark etmeden birisinin bile dikkatini çeksem Pamir beni kurtarırdı. Düşün Çisil, çalıştır aklını. Ne yapabilirsin?

Sakin olmaya çalıştıkça daha çok panik yapıyordum ve daha çok ağlıyordum. Gözümden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyordu. Olabilecek olan tüm felaketler ani bir tetikleyiciyi beklediğinden yerimde hareketsiz duruyordum. Yeniden kafamı toplayıp plan yapmak istedim ama boğazımdan kaçan yüksek sesli hıçkırık her şeyi bozdu.

Tüm korumalar ve Pamir hemen bana yöneldi. Gece zifiri karanlığıyla üstümüzde hakimiyet kurduğu için kimse hiçbir şey göremiyordu. Nereden geldiğini bilmediğim bir feneri bana tuttular.

"Arkasında birisi var." diye bağırdı birisi. Gözlerimi kapatıp olacakları bekledim.

Duyduğum silah sesleri bana hiç iyi şeyler fısıldamıyordu. İçimdeki ses buradan kan çıkacağını söylüyordu. Ellerimi karnıma sardım. O kanın Pamir'e veya bebeğime ait olmaması için her şeyimi verirdim.

"Karın benimle geliyor Pamir Bey. Biraz ayrı kalacaksınız."

"Seni yaşatmam lan! Bırak karımı!"

Gözlerimi açıp sesin geldiği yöne baktım, Pamir oradaydı. Silahını muhtemelen arkamdaki adama doğrultmuştu. Ama adam arkama çok iyi saklanmıştı, nişan alıp ateş edemiyorlardı.

Kasıklarımdaki sancı gittikçe artıyordu ve ben çaresizlikten daha çok ağlıyordum. Yapabildiğim tek şey Pamir'e bakmaktı. Göz ucuyla bizden uzaklaşan bir korumayı gördüm. Yeniden bakışlarımı Pamir'e çevirdim. Bana güvenle bakıyordu. Her şeyin iyi olduğunu düşünmesi için ona ufak bir gülümseme gönderdim. Aldı, kabul etti.

"Kokun çok güzelmiş."

"Pislik..." diye mırıldandım.

Tam o sırada arkamda bir inleme sesi duydum. Silahın uğursuz soğuğu benden ayrılır ayrılmaz Pamir'e koştum. Elindeki silahı beline yerleştirip bana kollarını açtı. Hemen oraya saklandım, saklandık. Ağlamaktan omuzlarım sarsılıyordu. Pamir ise saçlarımı okşuyordu, nefesinin alnımda su bulutu oluşturması beni bir nebze olsun rahatlatıyordu. Tamam, bitti işte. Huzuru çok uzaklarda aramayın. Huzur tam da burada, sevdiğinizin kokusunda.

"Geçti güzelim, size bir şey olmasına asla izin vermem."

"Pamir kim onlar? Ne istiyorlar bizden?"

Hâlâ ağlıyordum, tutmak elimde değildi ki. Eminim gözlerim kızarmıştı ve Pamir'in bunu görmesi onu daha çok sinirlendirmişti. Ellerini yanaklarıma koyup göz yaşlarımı sildi.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin