VODKA à la PêCHE -jikook-

{15}

Tak taaakk!!! Sorumsuz yazarınız geldiiiiii

Küfürleriniz için 1'i, hoşgeldinleriniz için 2'yi tuşlayınız 🐰

Uyarı!!!

Bu bölüm bolca penis, anüs ve seks içermektedir! Rahatsız olacaklara duyrulur.

(Not: Arkadaslar göt deliğinin adı anüsmüş. Bu kelime daha cok hosuma gitti bu yüzden bunu kullandım. Bilmeyenler için söylemiş olayım.)

İyi okumalarrrr😻🐰💌💜🍑

🍑
🍑
🍑

Derin sessizliği bölen rahatsız edici bir melodi Jimin'in uykusunda kaşlarını çatmasına neden oldu. Bedeni sıcacık bir baloncuğun içerisinde gibiydi ve öylesine rahatlamış hissediyordu ki sonsuza kadar öylece uzansa şikayet etmezdi. Vücudunun savunmasız kıvrımlarında biriken tüm stres yok olup gitmişti.

Ama melodi aynı rahatsız edicilikle sessiz odayı doldurmaya devam ediyordu. Omega, ince bir sesle mırıldandı ve ağzını bir iki kere şapırdattı. Sesin kaynağını parçalayacağına dair kendisine yeminler ederek, istemeye istemeye gözlerini araladığında bir iki saniye nerede olduğuna anlam veremedi. Uyku sersemi bir halde, yarı açık şişmiş gözleriyle gece lambasının loş ışığında sesin kaynağını aradı ama çabası nafileydi. Zaten çok geçmeden yeterince sinirini bozan melodi kesilmişti.

Mayışıklığına geri dönerek nefesini verdi. Aynı anda ensesindeki sakin nefesi, bacaklarına dolanan bacakları, göğsündeki ve karnındaki sıcak elleriyle bedeninin her köşesini adeta kaplayan Jungkook'u da hissedebilmişti. Düzenli soluklarından hâlâ uyuduğu anlaşılan alfanın teni, kokusuyla birlikte her yerindeydi. Taze anılar bir bir boş zihnine doluşurken doğrulmak için bir hamle yaptı. Ama hamlesi küçük bir hareketten öteye geçememişti çünkü kalçasında ve belinde hissettiği ağrı kesinlikle bir şaka değildi.

"Aman Tanrım!" Gerisin geri yatarken sessizce mırıldandı.

Yapmıştı değil mi? Jungkook'a onu istediğini söylemişti. Bununla kalmamış tam manâsıyla alfanın üzerine atlamıştı. İçinde biriktirdiği, patlamaya hazır tüm şehvetin zihnini ele geçirmesine izin vermiş; benliğine teslim olmuştu. Peki şimdi ne olacaktı? Jungkook'a nasıl davranması gerektiğine dair bir fikri yoktu.

Dudaklarını ensesine çarpan alfayı görebilmek adına içinde uyanan isteğe karşı koymadı ve sımsıkı kolların arasında yapabildiği kadar arkasına döndü. Bu fazlaca çaba gerektirmişti; ayrıca her hareketinde kalçasından akan ıslak şey, işini kesinlikle kolaylaştırmıyordu.

"Tanrım, öleceğim..." Bunun gibi sessiz birkaç sinirli mırıldanış daha ve sonunda Jungkook'un yüzü görüş alanındaydı. Jimin, ona baktığında bütün sinirinden anında sıyrılıverdi.