Bölüm 31: Mutluluk

32 8 0
                                    

Bölüm 31

Karnımı okşayıp yataktan kalktım, kahvaltı etme vaktim gelmişti. Yavaşça banyoya yürüdüm ve işlerimi halledip çıktım. 7. aya yaklaştığımız için artık mide bulantılarım yok denecek kadar azdı. Aslında aşermelerim de fazlasıyla azalmıştı ama Pamir'in nazımla uğraşması beni çok mutlu ettiği için arada bir canım bir şeyleri çekmiş gibi davranıyordum. Pamir de bunun farkındaydı ama halinden memnundu.

Yatağımı toplarken telefonum çaldı, Pamir arıyordu.

"Efendim aşkım?"

"Nasılsınız?"

Sesini duyunca kalbimin bu kadar hızlı atması normal miydi?

"İyiyiz. Daha yeni uyandım. Birazdan kahvaltı edeceğim."

"Afiyet olsun güzelim. Şimdi işim var, telefona bakamam. Fırsat bulduğumda yine ararım. Seni seviyorum."

"Ben de, görüşürüz."

Telefonu kapatınca aşağıya indim. Canım yeşillik istediği için bol limonlu bir salata hazırladım. Kahvaltılarımı bazen böyle hafif yapmak günü daha rahat geçirmemi sağlıyordu. Ağır şeyler yiyince bebeklerim rahatsız oluyorlardı.

Yeniden telefonum çalınca yemeğimi bırakıp telefona baktım, Beril arıyordu.

"Efendim canım?"

"Merhaba Çisil. Bu akşam müsait misiniz?"

"Müsaitiz, hayırdır?"

"Bora ve ben misafirliğe gelmek istiyoruz."

"Olur, gelin. Ben de özledim sizi."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatınca Pamir'e mesaj gönderdim, işlerini ona göre ayarlaması için.

Kahvaltım bitince salona girdim ve kitabımı elime aldım. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza kitabı...

'Önce biraz ağladılar ama alıştılar şimdi.
Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!'

Alışmamış mıydık her şeye? Aklıma kötü anılar suya salınan zehir misali sızdı. Başımı sağ tarafa çevirdim. 1 yıl bile geçmemişti şu koltukta çaresiz kaldığım anların üstünden. Pamir bana inanmadı diye mücadele etmekten vazgeçip onu bırakmıştım, Almanya'ya gitmiştim. Şimdi sakince düşününce çok hatamız olduğunu anlayabiliyordum. Pamir o fotoğrafları araştırmak yerine körü körüne inanmıştı. Ben mücadele etmek yerine kaçmayı seçmiştim. En önemlisi de ağrım olduğu halde doktora gitmemiştim. Bebeğin düşmesi er ya da geç olacaktı çünkü dış gebelikti. Ama doktora ne kadar erken gidersem benim alacağım hasar o kadar az olurdu. Başımı iki yana salladım. Pamir demişti ki, bu plan seneler önce yapılmış. Daha neyi düşünüyordum ki? Uzun yıllar sürecek planlar yapmışlardı ama bir şeyi unutmuşlardı, aşk. Bizim aşkımız onlara karşı galip gelmişti. Keşke bu kadar şey başımıza gelmeseydi ama olanla ölene çare bulunmuyordu.

Gözlerimi o koltuktan çekip karnıma çevirdim. İki elimle karnımı okşadım ve bebeklerim bana yumuşak tekmeleriyle cevap verdiler. Ne yaşarsam yaşayayım şu an bulunduğum yere şükrediyordum. Karnımda birbirinden güzel iki can taşımak, sevdiğimin kalbinde olmak her şeye bedeldi.

Kitap okurken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştim, saat 16 olmuştu. Yavaş hareketlerle ayağa kalkıp mutfağa yürüdüm. Akşam için güzel bir masa hazırlamalıydım. Hep beraber yemek yesek harika olurdu.

Neler yapabileceğimi araştırırken telefonum çaldı, Pamir arıyordu. Yüzümde bir gülümseme benden habersiz yerleşti. Onun ismini görmek bile beni çok heyecanlandırıyordu.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin