Bölüm 32: Son ve Başlangıç

32 7 0
                                    

Bölüm 32

Senelerdir aynı odayı paylaştığım, yemeğimi bölüştüğüm, yeri geldiğinde boynunda ağladığım, omzumda teselli ettiğim, kalbi her hızlandığında yanında olduğum... Kardeşim o benim işte. Kardeş olmak için kan bağının gerektiğini hangi aptal söylemiş? Kalp olmuş kardeş. Aynı anneden babadan olmaya gerek mi kalır?

Derin bir nefes alıp gözümdeki yaşları geriye göndermek istedim ama günlerdir olduğu gibi boşuna çabalıyordum. Beraber büyüdüğüm kardeşim şu an beyazlar içindeydi ve bir kaç saat sonra abimle evlenecekti. Hislerim yumak gibi birbirine örülmüştü. Dışarıdan çok karışık duruyordu ama özünde her şey sadeydi. Var olan tek şey mutluluktu.

Hani her şeyin fazlası zarardır derler ya. Gerçekten öyle. Fazla gülerseniz ağlarsınız. Fazla ağlarsanız gülerseniz. Fazla hızlı koşarsanız daha kötü düşersiniz. Adına hayat dediğimiz bu huysuz ihtiyar her şeyi bize en pahalı yolundan öğretir, tecrübeyle. Neden mi? Çünkü, kaybetmeden kazanamazsınız. Bedeli çoğu zaman ağır olur.

Derin bir nefes alıp ellerimi karnıma sardım. 3 gün önce doktora gitmiştim ve tüm sağlık testlerinden geçmiştim. Ailemi hiç tanımadığım için genetik bir hastalık var mıydı, bilmiyordum. Bebeklerime bir şey olur korkusuyla tüm testlerin eksiksiz yapılmasını istemiştim, doktorun gerek görmediklerini bile. Yine de asla içim rahat etmiyordu. Doğumumda bir çocuk doktoru hazır olmak bekleyecekti ve doğar doğmaz bebeklerimi muayene edecekti. Bu isteklerim gerçekleşsin diye Pamir hastaneye her ay fazla bir miktar para ödüyordu. İlk başta bu parayı gereksiz bulsam da Pamir kararından dönmeyince olumsuzluğu fırsata çevirmek istemiştim.

Şimdilik hiçbir sıkıntı yoktu. Hatta doğum yoluna girmiş bile sayılabilirdim. Pamir hepsini bilmese de ara sıra sancım oluyordu. Eğer Pamir yanımdaysa tüm dikkatini bana veriyordu, gerekirse uyumuyordu. Ertesi gün ise işe çok zor gidiyordu. Hem uykusuzdu hem de beni bırakmak istemiyordu. Bu şartlarda çektiğim her sancıyı ona söyleyip paniklemesine sebep olmam bencillikti. Zaten her şeyden doktorumun haberi vardı ve ciddi bir durum olursa hemen hastaneye gitmem gerektiğini biliyordum.

Ayaklarım bana artık oturmam gerektiğini hiç iyi olmayan bir şekilde belli ettiğinde dikkatlice koltuğa oturdum. Şimdi gelin odasındaydık ve birazdan düğün başlayacaktı. Ben her daim sadelikten yana olsam da Beril muhteşem bir düğün organize etmişti. Her detayıyla en iyi şekilde ilgilenmişti ve sonuç harika olmuştu.

Kapımız çalınınca Beril geleni içeriye davet etti, Pamir gelmişti.

"Seni müstakbel eşine götürmeye geldim baldız."

Beril hafifçe kıkırdadı ve bana baktı. Yavaşça ayağa kalkıp yanına gittim ve kalkması için ona yardım ettim. Gelinliği kabarık değildi. Straplez yaka, balık model ve çoğu kısmı güpürden oluşan bir gelinlikti. Beril'in vücuduna tam oturuyordu ve ona çok yakışıyordu.

"Çiçeğin Bora'daymış, o verecekmiş sana."

Beril başını salladı. "Dün söylemişti, biliyorum." Etrafında 1 tur döndü ve bana baktı. "Eksik bir şey var mı? Yoksa çıkalım."

Ben de etrafına baktım, her şey tam görünüyordu. "Çıkabiliriz."

Pamir Beril'in koluna girmeden önce ben Beril'e sarıldım. "Çok mutlu olun. Hayatınızdaki en kötü gün bugünden bile çok daha mutlu olsun. İkinizi de seviyorum ve ikinizin de yanındayım."

Beril dolu dolu olan gözlerini kırptı. Kaşlarımı çatıp Beril'in gözlerinden akan yaşları sildim. "Ben hamile olduğum için ağlayabilirim ama gelinler ağlayamaz. Hadi, gidelim."

Beril bana gülümsedi ve karnımı okşayıp Pamir'in koluna girdi. Ben de arkalarından çıktım ve aramızda mesafe bırakarak onları takip ettim. Bora Abi bizi koridorun sonunda bekliyordu. Bu kadar uzaktan net göremesem de Beril'i izlediğini anlamıştım. Daha da yakınlaşınca fark etmiştim ki, birazdan ağlayacaktı. Bir kaç saat sonra karşı karşıya kaldılar. Pamir Beril'in elini Bora Abi'ye uzattı ve tutmasını sağladı.

Onu Kaybedemem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin