Kadın acılar için son kez ıkındı ve kendisini sert zemine bıraktı. Ağlama seslerini duyduğunda kapanan gözleri yavaşça aralandı.
'Sonunda.' Diye düşündü. Sonunda.
Bu dünyada cehenneme gitmeden, cehennemi yaşamıştı. Sırf bu ağlayan bebek için.
Doğrulup bacaklarının arasındaki bebeği kucağına aldı. Üstündeki tüm her şeyi çıkarıp bebeğe sararken biricik oğlunu süzdü. Tüm cilelere onun için katlanmıştı. Bu güzelliği doğurmak için.
Ama şimdi ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne yapacaktı? Bu bebeğe nasıl bakacaktı? Yapamazdı. Yoksa oğlunun hayatı da ona benzerdi.
Onu öldüremezdi. Kesinlikle öldüremezdi. Kucağındaki varlık o kadar güzeldi ki buna kıyamazdı. Belki de bu dünya da onun için en iyi şey minicik oğluydu...Bebeğini ilk ve son kez emdirip, toparlanması bittiğinde bebeğini iyice sardı kadın. Çıplak ayakları bir oraya bir buraya sendelerken düşmemek için büyük çaba sarf ediyordu. Bedeni çok güçsüzdü. Ama gitmeliydi. Oğluna bağlanmadan onu bırakmalıydı. O da biliyordu, eğer bağlanırsa bıramazdı.
Bu oğlanın yüzü çok güzeldi. Daha yeni doğmuş olsa bile garip bir şekilde gözlerinin yeşili hissediliyordu. Bir an düşündü... Oğlu özeldi. Biliyordu. İçine doğmuştu. Gelecekte iyi olacaktı. Bu dünya da annesinin yapamadığını o yapacaktı.Londra pazarının içinden geçerken bir pazarcının önünde durup kağıt istedi. Karşısındaki adam onu iğrenircesine süzerken yavaşça yırtık bir kese kağıdını ona uzattı. Ardından "Git burdan pislik." Demeyi de esirgemedi. Kadın hiçbir şey demeden oradan uzaklaşttı. Sonunda bir pazar tehahının arkasına geçti. Güzel oğlunu yere bırakıp ona baktı. Son kez. İyice süzdü yarı aralık yeşilikleri... Hayatı boyunca unutmaması için beynine kazdı görüntüyü. Oğlunun gülümsediğini görünce şaşırmadan edemedi. Tanrı aşkına o daha yeni doğmuştu.
Ama sonra melekler diye düşündü. Melekler oğlunu hiçbir zaman yalnız bırakmayacaktı.Etrafına bakınıp kağıdı karalayacak bir kömür veya kireç taşı bulmayı umdu. Sonunda bulduğunda ileriye doğru eğildi. Bu sefer tanrı onun yanındaydı.
Kağıdı önüne serip 'Harold' yazdı. Bu ismi o daha doğmadan önce düşünmüştü. Kız yada erkek ne olursa olsun bu ismi koyacaktı. Çünkü severdi bu ismi. Ve kağıdı bebeğinin kıyafetlerinin içine sıkıştırdı. Ne kadar kıyafet denirse buna tabii...
Oğlunun alnına titrek bir öpücük koyup hızla ayaklandı. Oğlu hala gülüyordu. Tanrıdan yüzü gibi onun da hayatının güzel olmasını diledi ve kimseye görünmeden hızla uzaklaştı.Yarı koşar yarı yürür gibi gidiyor, gözyaşları pis yüzünü yalıyordu. Oğlunu terk ettiği için ondan özür diliyordu.
"Senin iyiliğin için oğlum. Affet beni..." Ve kadın köyün uzaklarına doğru yol aldı. Pişman, üzgün, sitemkar, nefret dolu ve kırgın...--
Evet, yeni bir hikaye. Umarım beğenilir. Ve bu arada evet ciddi anlamda kapağa ihtiyacım var :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAROLD
Fanfiction1950 Londra'nın o soğuk pazarında ağlayan bir bebek herkesi ayağa kaldırdı. O kadar içten ağlıyordu ki insanların ona tepkisiz kalması imkansızdı. Tüm herkes bebeğin başına toplanıp ona baktılar. Aralarından yaşlı bir adam çıkıp bebeği kucağına ald...