4. Bölüm

21.9K 788 141
                                    

Çalışırken aklında sadece Akif vardı genç adamın. Bir an önce yanına gidip içinde olmak istiyordu. Daha önce yaşayacağını hiç düşünmediği bir şeydi bu onun için.

İnsanlar çoğunlukla bir acuze gibi görürdü onu, horlarlardı. İşten eve, evden işe gitmek dışında bir hayatı yoktu.

Tek becerisi marangozluktu. Bu küçük kasabada yaşlı bir marangozun yanında çalışarak geçimini sağlıyordu.

" Asaf elini keseceksin. Şu aklını topla biraz."

Ustasının sesiyle irkilen Asaf yaptığının ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu farkedince hemen toparlandı. Elini kesebilirdi. Ayağı yeterince problem değilmiş gibi elinden de olursa çocuğa nasıl yetebilirdi ki?

Canının acımasından çok buna içerlerdi kuşkusuz. Ona iyi bakabilmek için daha çok çalışıp daha çok kazanması gerekiyordu. Elinde atadan kalma  bir taş evden başka hiç bir şeyi yoktu.

Çoçuğun bunu yeterli görmeyip ondan bıkmasından korkuyordu.

Bu saatten sonra daha dikkatli bir şekilde işine devam etti. Ama aklının köşesinde hep Akif vardı.

...

O sırada Akif evde dört dönüyordu. Acaba dışarıya çıksa Asaf kızar mıydı?

Arkadaşlarını o günden beri görmemişti. Zaten görmekte istemiyordu. Ona ilaç içirip alay etmek istemişlerdi.

Dışarı çıkma fikrini bir kenara atıp divana çöktü. Zaten ailesi yarın gelecekti, mecbur onların yanına gitmesi gerekecekti. O zamana kadar Asaf'ın dizinin dibinden ayrılmak istemiyordu.

O gelene kadar en azından yemek yapabileceğini düşünüp mutfağa girdi. Dün akşam yaptığı yemeği çok beğenip tabak tabak yemişti.

Genç adam zaten çok yoruluyordu. Bacağının ağrısı da ona misliyle yük oluyordu zaten. Elinden geldiğince onun yükünü almalıydı.

Mercimek yemeğini pişirdikten sonra eve elinden geldiğince çeki düzen verdi. Yapılacak bir şey bırakmak istemiyordu. Asaf geldiğinde olmak istediği tek yer onun kucağıydı çünkü.

Sobayı harlayıp dört gözle Asaf'ın gelmesini bekledi.
Akşama doğru elinde poşetlerle Asaf içeriye girdiğinde hemen kucağına atladı Akif.

" Hoşgeldinn. Seni çok özledim."

Yüzünün her yerine sulu sulu öpücükler konduran çocuk karşısında kalbi pır pır atmaya başlamıştı Asaf'ın.

" Hoşbuldum Akif."

Genç çocuk geriye çekildiğinde mutfağa doğru ilerledi. Çocuğun sevebileceğini düşündüğü yiyeceklerden almıştı.

Arkasından penguen gibi yürüyen Akif'i gördüğünde sırıttı. Çok güzel bir histi bekleyeninin olması.

" Hadi sende özlediğini söyle."

Asaf onu darlayan çocuğuda ardına takıp sofraya oturduğunda çocuk suratına bakmak için zaman kolluyordu. 

" Hadi Asaff özlemedin mi beni?"

Suratını asıp ellerini göğsünde bağlayan çoçuğa kıyamamıştı Asaf.

" Bende özledim."

Sesi mırıltılı çıkmasına rağmen Akif şap diye bir öpücük kondurdu yanağına.

" Biliyorum ki zaten. Hadi yemeğini ye bakalım beğenecek misin?"

Asaf utancını gizlemek için hemen yemeği kaşıkladı. Dünkü yemek nasıl yavansa bu yemekte kum tadıyordu. Belliki çocuk iyi yıkayamamıştı mercimeği.

Ansızın _MPREG- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin