"Anka yeter artık! Doymadın mı daha?" Çatalımdaki son kalan köfteyi de ağzıma attım ve çiğnemeye başladım. Başımda sabırsızca bekleyen Yekta'ya aldırmadan yavaş yavaş yedim lokmamı. "Mavera'yı izlemek istemiyor musun yoksa?" Mavera ve Pars abim yemeği yer yemez eğitim için bahçeye çıkmışlardı, Yekta ise beni bekliyordu. Sonunda doymayı başarabildiğimde ayağa kalktım ve dış kapıya yöneldim. "Onu izlemem mi ben hiç? Sofrayı toplayıver." Kapıyı açıp ilk adımımı attım dışarıya. "Ya Anka!" Yekta sitem ediyordu ama onu dinlemedim ve Pars abimle Mavera'nın yanına gittim.
Mavera'nın etrafında gözle görülmesi zor olan, şeffaf bir kalkan vardı. Kalkan olduğunu Pars abimin söylediklerinden yola çıkarak anladım. Kalkan titreşimler halinde bir bütün olmuştu. Kalkanı incelemeyi bırakıp bakışlarımın odağına Mavera'yı aldım. Parmakları şakaklarındaydı, o güzel gözleriyse kapalıydı. Varlığımı fark ettiği an gözlerini açtı ve kalkan yok oldu.
Gözleri kahverengiyle olan sarılmasını bitirmiş, sarıyla buluşmuştu. İster kırmızı, ister sarı, ister kahverengi... Hangi renk gözlerine hâkim olursa olsun içinde galaksileri barındırmaya devam ediyordu. Sarı gözleri beni baştan aşağıya süzmeye başladı. Her zamanki gibi siyahlar içindeydim. Yüzünde yamuk bir gülümseme peyda oldu ve gözlerini tekrardan gözlerimle buluşturup acı çekmelerine engel oldu.
"Gözlerin beni cennetine kabul ettiği zaman başka hiçbir şey umurumda olmuyor." Kocaman gülümsedi ve büyük gamzelerini görmemi sağladı. "Büyük gözlerin bana hayran hayran baktığında dünyanın en mutlu kurt adamı oluyorum." Benim telepatiyle söylediklerime karşılığını Pars abimin önünde hiç çekinmeden verdi, bu benim gözlerimin büyümesine neden oldu ve o da benim şaşkın halime yüksek sesle güldü. Pars abimin bizi izlemesini umursamadan ben de ona ayak uydurarak kahkaha attım.
"Yiyişmeniz bittiyse işimize geri dönelim." Pars abimin sesi aynı anda gülmeyi kesip ona dönmemize neden oldu. Mavera ensesini kaşıyarak başıyla onayladı onu, bense aramızdaki güzel etkileşimi bozduğu için zehirli okları içine toplamış gözlerimi Pars abime dikip ters ters baktım. "Bakma bana öyle küçük." Bu cümlesinden sonra gözlerini kurduma çevirdi ve işlerinin başına döndüler.
Sinir, belki de gereksiz yere damarlarıma yayılmaya başladı. Bütün hücrelerim sinir tarafından uyarılırken yumruğumu sıktım. Büyük ihtimalle regl günümün yaklaşmasıydı beni bu kadar sinirli yapan. Sinirim damarlarımın içinde hüküm sürmek istese de onu sert bir dille reddettim ve kurdumu izlemeye başladım. Tam o sırada Yekta da evden çıkıp yanıma geldi ve Mavera'yı izlemeye başladı.
Mavera yıldızlar kadar parlak olan gözlerini kapatıp ellerini tekrardan şakaklarına koydu. Enerji kalkanı titreşimlerle beraber var olmaya başladı. Tamamen Mavera'nın etrafını saran kalkan kısa bir süre daha az ve nadiren titreşimler yaymaya başladı. Gözlerim Pars abime kaydı. Yerde duran kalın ve uzun kütüğü hiç zorlanmadan eline aldı, bir an bile duraksamadan o kütüğü kalkana indirdi. Korktum. Mavera'ya bir şey olur diye korktum ama kalkan hiç esnemedi bile, onu korudu. Korku olduğu yerden boynunu büküp ayrıldı. Pars abim elindeki kütüğü hiç vakit kaybı yaratmadan, art arda kalkana indirmeye başladı. Kalkan Mavera'yı koruduğu için endişelenmedim fakat bu kalkanın aniden yok olup onun geriye doğru sendelemesiyle son buldu.
Endişe tohumlarını kalbime ekti ve o tohumlar hız kesmeden fidana dönüştüler. Fidanları ağaç olmadan köklerinden sökmem lazımdı, yoksa kalbime çok fazla ağırlık yaparlardı. Aramızda olan birkaç metreyi koşarak aşıp ulaştım ona ve kolundan tutup destek oldum. Gözlerini sıkıca yummuştu, bir süre açmadı onları. "İyi misin?" Endişenin yarattığı fidanlar yavaş yavaş büyümeye başladı. Çamurlu ellerim onları sökmek için uğraşsa da başaramadı. En fazla iki dakikalık sancılı bir bekleyişin ardından Mavera gözlerini açtı ve bana baktı. "İyiyim küçüğüm." Küçük elimi kemikli eline yapıştırdım ve üstümüzde olan gözleri umursamadan eve doğru sürüklemeye başladım onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA'NIN DOĞUŞU
Kurt Adam"Anka, senin annen kurtların soyundan geliyordu. Yani o bir kurt kadındı, baban ise insan. Annen bildiğin kişi senin düşmanın, ona sakın güvenme. Bir savaşın ortasındayız Anka ve yaşamın bu savaşa bağlı. Çünkü sen bir insan-melezsin." Rüyamda söyled...