Gea yemyeşil ve upuzun olan saçlarını gür akan nehirde yıkamaktaydı. Elini suya daldırdı ve parmaklarına yapışan su tanelerini saçlarının arasına bıraktı. Üç kez aynı şeyi yaptığında nehrin üzerinde büyük bir zambağın ortaya çıktığına şahit oldu. Parlak ve simsiyahtı. Üzerinde yine siyah renkli kelebekler uçuşuyordu.
Gea bunun ne anlama geldiğini anladığında şaşkınlıktan kendini alamadı. Zambağın içinde bir bebek vardı ve bebek Tanrılar tarafından gönderilmişti. Gea bunu biliyordu çünkü siyah kelebekler bunu temsil ediyordu. Ancak toprağın tanrısı olan Gea bu bebeğin neden kendisine gönderildiğine bir anlam veremedi. Gea, insan soyluları ancak öldürürdü. Insan ki Gea'nın kalbini, toprağı kirletendi. Bu yüzden Gea insan soylulara acımaz yok ederdi.
Gea bu insan soylunun yok edilmek istenildiğini düşündü. Başka sebeple yanına gönderilmiş olamazdı değil mi? Yavaşça ayağa kalktı, her hareketinde bastığı yer sallanıyor, ayağını kaldırdığı anda topraktan çiçekler fırlıyordu. Alımlı bir hareketle elini suya uzattı ve su Gea'nın isteğini geri çevirmeyerek büyük siyah zambağı ona doğru ilerletti. Su sanki bir el gibi şekil alıp zambağı yukarı kaldırdığında Gea onu elleri arasına aldı.
Siyah taç yapraklar açıldığında Gea bebeğin yüzünü görebilmişti ve o anda kutsanmış bedeni kaskatı kesilmişti. Gea istese de bebeği öldüremeyeceğini fark etti. Kim tarafından gönderildiği bilinmeyen bu bebek çok çok eski ve uğruna üç tanrı feda edilen bir büyüyle korunuyordu. Gea bir tanrıça olsa da büyüyü kıramayacağını biliyordu. O zaman bebek niye Gea'ya gönderilmişti?
.
.Bright siyah görkemli atının üzerinde dimdik oturmuş halde kabile topraklarında dolanıyordu. Aradığı şeyin öylece karşısına çıkması ne kadar da hoş olurdu aslında. Böylece çaylaklarının eğitimine devam edebilirdi. Alfa kendisi için özel askerler yetiştirmesi gerektiğine dair uzun ve kasvetli bir konuşma yapmıştı, Bright bunun gereksiz olduğunu düşünsede eğitime başladığında çaylaklarla yaptığı eğitimin ne kadar eğlenceli olduğunu fark etti. Karamsar hayatına renk katıyorlardı.
Siyah at bir anda şaha kalktığında buna hazırlıksız yakalanmıştı genç alfa. Atın üzerinden sırt üstü yere düştüğünde sırtında hissettiği keskin acı inlemesine sebep oldu. Uzun kirpiklere sahip göz kapakları sıkıca kapanmıştı ve dişleri arasından tısladığında cilveli bir gülme sesi duydu. Hayal alemindeymiş gibi hissettiren bir ses.
"Hey orası güzel mi? " güneş tam olarak gözlerinin içine vuduğundan sağlıklı göremiyordu Bright ancak meleksi sesin bir kadına ait olduğunu kavramakta güçlük çekmemişti.
"Hayır, güzel bayan tabi ki değil! Ancak kalkarsam belim burada kalacakmış gibi" genç alfa söylenerek ve inleyerek kalkmaya çalıştı.
"İki ayağının üstünde daha etkileyici görünüyorsun!" Nahif ses tekrar duyulduğunda genç alfa gözlerini etrafında gezdirdi. Hayır burada birinin olduğuna emindi ve birinin burada olması gerekiyordu.
"Gözlerimden mi yoksa kulaklarımdan mı şüpheye düşmeliyim? Güzel bayan sizi görmeme izin verin." Bright kendi etrafında dönerken konuşmaya devam ediyordu. Eğer henüz delirmemişse burada birisinin olduğuna emindi.
.
."Artık senden kurtuldum! Pis sıçan!"
Yaşlı ev sahibi kapıyı olağanca gücüyle Gulf'ın yüzüne çarptı. Gulf düzenli olarak kıra ödemiyordu çünkü kazandığı para ancak okul masraflarına yetiyordu ve diğer ihtiyaçlarla da karşılaştırınca kirayı geciktirmek daha mantıklı geliyordu. Işte şimdi de derme çatma küçük evden atılmıştı. Ev sahibi Gulf'ın kendi rızasıyla çıkmasını bekleyememişti.Gulf eski bavulunu hafif bozuk yolda sürüyerek yürümeye başladı. Şimdi ne yapacaktı hiçbir fikri yoktu ve artık başının üstünde bir çatısı da yoktu. Neden hala yaşamak için çaba harcıyordu ki? Her şeyini kaybetti ve sıfırdan başlamak için çok fazla eksik durumda. Genç adam gülümseyerek başını iki yana salladı. Zaten asla rahat bir hayatı olmamıştı ve yaşadığı ilk zorluk da bu değildi. Bununda üstesinden geleceğini umuyordu. Yani gelmeliydi. Gelebilirdi.
İlk önce elinde kalan parayla idare edebilecek kadar kalacak bir yer bulmalıydı ve sonrasında da bir iş. Bunları düşünürken aklına satın aldığı ve oldukça değerli olan ders kitapları geldi. Sınıf arkadaşlarına veya alt dönem öğrencilerine uygun fiyatlarla kitaplarını satabilirdi. Kazandığı parayla da bir süre daha idare edebilirdi Gulf. Kısa ömürlü olsa dahi bir çözüm yolu bulmuş olması içini rahatlattı. Zaten üç gün sonrasını kim bilebilirdi ki?
.
.Yaklaşık bir saattir yürüdüğü için aşırı yorulmuştu Gulf'ın ince bacakları. Önünde durduğu eski pansiyon biraz belalı tiplerin takıldığı bir yere benziyordu ancak kalabileceği daha uygun fiyatlı bir olduğunu da sanmıyordu esmer genç. Eski bavulunu ardından sürüyerek içeriye girdi. Evet tam da tahmin ettiği gibiydi içerisi. Deri ceketli bir adam ve onun boğazına kocaman ellerini sarmış olan bir başka adam. Ve onları kayıtsızca izleyen pansiyon sahibi olduğunu düşündüğü yaşlı ve kıvırcık saçlı kadın.
Gulf ikiliye bakmamaya çalışarak kadına yaklaştı. Kadın onu fark ettiğinde ifadesiz yüzünü sabit tuttu. Gulf, kadının yeni müşterilerden hoşlanmadığını yüz ifadesinden söyleyebilirdi.
"Merhaba, acaba boş odanız var mı?" Nahif ses tonu kadını afallatmışa benziyordu. Evet Gulf'ın sesi oldukça nahifti ve duyanların tekrar tekrar duymak isteyecekleri türden bir tınısı vardı. Gizlice işlenen günahlar kadar davetkar, Tanrıya edilen dua kadar rahatlatıcı. Genç adam yaşlı kadının şaşkınlığına hafifçe gülümsedi. Genelde aldığı ilk tepki hep bu şekilde oluyordu zaten.
"Iıı-ıh var, oda var yani."
"Geceliği ne kadar peki?"
Yaşlı kadın boğazını temizleyip gözlüklerini düzeltti. Daha farklı bir şey söyleyecekmiş gibiydi. Ancak Gulf işittiği cümleyle dengesini kaybediyordu neredeyse. Sıkıca önündeki vestiyere tutundu.
"Senin için bedava olabilir genç adam ama bana ateşli bir şov yaparsan."
Kulaklarının kızarmasına engel olamıyordu esmer genç, bu kadın kaç yaşındaydı yahu!!?
"N-Ne?"
"Ah yoksa bu yaşta işitemiyor musun? Zavallı oysa çokta damak tadındasın."
"Hayır hanımefendi kulaklarım gayet iyi duyuyor ancak görünüyor ki siz konuşurken düşünmeye ihtiyaç duymuyorsunuz!" Gulf elini bavuluna attı. Arkasını dönmek üzereyken yaşlı kadın tekrar konuşmaya başladı.
"Ah peki peki! Kaç gece kalmayı düşünüyorsun güzel çocuk?" Esmer genç kısa bir an düşündü. Gidebilirdi ama daha uygun bir yer bulamazdı.
"Bilemiyorum belki bir hafta."
"İşsiz misin? Eğer öyleyse teklifim hala geçerli." Eksik dişleriyle gülümsediğinde genç adam kusmak üzere olduğunu hissetti. Eğer biraz daha burada kalırsa midesini tutabileceğini sanmıyordu.
"Sanırım başka bir yer bulacağım. Iyi günler!"
Hızla pansiyondan ayrıldı esmer genç. Böylesiyle ilk defa karşılaşıyordu galiba? Erkek-kadın farketmeksizin her zaman ilgi çekmişti ancak hiç bu kadar yaşlısından ilgi çekmemişti ve gerçekten iğrençti.
Önünden geçtiği herhangi bir evin kapısının önüne oturdu. Sadece biraz ayaklarını dinlendirmekte sorun görmüyordu genç adam.
.
.
Kısa bir bölüm😶. Umarım beğenirsiniz 😁🤞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MewGulf ~ Omegaverse
FantasyNadiren doğan bir Sigma ve kendi gibi Omegaları korumak için Alfalara savaş açan bir Omega. Bu savaşın arkasında yaşanan daha büyük olaylar... İlk kez bu evrenle ilgili bir şeyler yazacağım bütün hatalarımı görmezden gelin lütfen.