one

35 2 3
                                    

sonunda biten zülumun sonunda çantasını toplamıştı. tüm sınıf neredeyse çıkmıştı ancak o hala toparlanmakla meşguldü. tamamen toparlandıktan sonra sınıftan ayrıldı ve koridora doğru ilerledi.

"günaydın!"

arka tarafından gelen ses ile irkildi. tereddüt etmeden karşılık verdi.

"sana da günaydın"

sözünü bitirdiğinde arkasını döndü ve kontrol etti. önünde pembe tişörtlü, adeta gözlerinin içi parlayan bir genç vardı.

"bak! bize çikolata aldım, biraz atıştırırız"

neşeyle söyledi pembe tişörtlü. ancak beklediği yanıt beklediği gibi değildi.

"ah, pek yiyesim yok."

konuşurken kafasını biraz eğmişti karşısındaki minicik bedenin önünde.

"bir kereden bir şey olmaz!"

sözünü bitirdiğinde diğerinin karşısına geçti ve aldığı çikolatayı eline sıkıştırdı pembe tişörtlü. bunun karşılığında itiraz edemedi uzun boylu genç. onu kırmamak adına çikolatayı aldı ve ambalajını yırtıp bir ısırık aldı.

"cidden güzelmiş"

duyduğu cümlenin ardından kıkırdadı pembe tişörtlü.

diğerinin kıkırdamasının karşılığında gülümseyerek karşılık verdi uzun boylu. gülümsemesi ile beraber ayağa kalktı ve üstünü düzeltip saçını geriye attı.

"artık dışarıya gitmeli miyiz?"

sorusuna yanıt bekledi pembe tişörtlü.

kafasını sallayıp yanıtladı ve çikolatasından birkaç ısırık daha aldı.

"neden bu kadar küçük?"

bir kahkaha patlattı jungwon.

"hani yemeyecektin?"

kaşlarını çattı uzun boylu.

"gözüme getirip çikolata sokarsan tabii yerim. yiyecek gördüğüm an yiyesim geliyor zaten."

"neden sinirlendin ki? alt tarafı bir çikolata. bilseydim getirmezdim"

sözünü bitirip dudaklarını büzdü.

"şaka yapıyordum herhalde neden hemen üzüldün? şapşal"

hemen gülümsedi ve konuşmaya başladı jungwon.

"ciddiyken çok korkunç olabiliyorsun hyung!"

"üzgünüm jungwonie hehe"

"sorun değil hyung. şu an korkunç görünmüyorsun."

"sevindim, artık gitmeli miyiz?"

"emriniz olur sunghoon bey!"

uzun boylunun koluna girdi ve çikolatasından ısırık alıp adımlamaya başladı. senkranizasyon içindeki adımlarıyla ilerlediler. hedefledikleri yere ulaşınca sevinç ile koşturmaya başladı jungwon.

"taehyun hyung! selam"

"selam jungwonie!!"

karşısındaki bedene hızlıca sarıldı jungwon. kısa bir süre önce görmüş olsa da sarılmıştı. sarılmayı çok severdi hele ki o sunoo ise. yumuşacık yanaklarını seviyordu sunoo'nun. bedeni de yanakları gibi yumuşacıktı. güvende hissettiriyordu.

"arkadaşların nerde?"

"şuradaki ağacın oradaki markete gittiler"

meraklı gözlerle sordu pembe tişörtlü, "sen neden gitmedin?"

i need u.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin