25 kişi, 7 kişilik 3 arabaya binince 4 kişilik yer aramak gerekiyordu. Jisung'un Minho'nun kucağına oturması işleri daha da zorlaştırırken birbirleriyle kavga eden gençlere baktı sürücü koltuğundaki Bangchan. Bunalmıştı; nisan sıcaklarının ortasında, 9 kişiyle dolu olan bir arabayı sürmek yorucuydu. Özellikle en az 19-20 yaşındaki gençler çocuk gibi kavga ediyorsa.
"Yeter artık, sadece 2 dakika susun. Adamlar hastanede ne halde kim bilir ve siz burada yer kavgası yapıyorsunuz. Atacağım hepinizi arabadan." Frene basıp arabayı hızlıca durduğunda herkes suspus olmuştu. Oluşan bu -birkaç saniyeliğine de olsa- huzur verici sessizliğin ortasına derin bir nefes vermiş ve yoluna devam etmişti. Bu adamlarla uğraşmak için her seferinde sinirlenmesi gerekiyordu anlaşılan.
"N'olur biri beni ön koltuğa alsın. Seungmin n'olur, n'olur." Hyunjin en arkadaki iki koltuğun arasına oturmuş, araba hareket ettikçe savrulmamak için kenarlardan tutunuyordu. En rahatsız yer onundu anlayacağınız.
"Hyunjin biraz daha mızıklarsan önce elimin tersini, sonra asfaltı öpeceksin kardeşim." San, Hyunjin'in kafasına bir tane vurup önüne döndüğünde herkes suskunluğuna devam etmişti.
O esnada Wooyoung, Yeosang ve kızlarla dolu olan arabada sürücü Miyeon'du. Genç kadın sinir ve stres yüklüydü; onun bu iyi olmayan enerjisini hisseden araba halkı susmuştu. Wooyoung ve Yuqi dışında. İki arkadaş dedikodu yaparak hastane ve Yeosang'ın evi arasındaki yolculuğu geçiriyordu.
"Sence kim yükledi o videoyu? Veya kim çekti? Bu "özel hayatın ihlali" değil mi?" Wooyoung bugün yaşanan olaylardan yakınırken Soojin tam konuşacaktı ki hastane acilinin önünde durdular. Herkes hızlıca arabadan inerken Miyeon arabayı açık otoparka bırakıp arkadaşlarına katıldı.
8 arkadaş birden danışmaya gittiğinde danışmadaki adam bu kadar büyük bir kalabalığı acile alamayacağını belirtmişti. Miyeon ve Wooyoung diğerlerini arkada bırakıp arkadaşlarının yanına gittiğinde kalanların içini kurt kemirmeye başlamıştı bile.
Dakikalar sonra ekip tamamlandığında hepsi bu nisan akşamında hastane bahçesinde bekliyordu. Miyeon ve Wooyoung'un içeriden çıkmasını ve neler olduğunu anlatmalarını beklemeye başladıklarında yarın olan dersleri unutmuş, gecenin 10'unda arkadaşlarının durumlarını çözmek için kafa patlatıyorlardı.
Miyeon ve Wooyoung ise acilin sarı tiriaj bölgesindeki arkadaşlarının yanlarına ağızları kulaklarında varmışlardı. Miyeon tıpkı bir anne edasıyla Seonghwa ve Hongjoong'u kontrol edip azarlarken Wooyoung kenarda neler olduğunu çözmeye çalışıyordu. Ona sorsanız hastanede olmalarına neden olacak kadar büyük bir şey mi olmuştu ki?
"Ya sizin gecenin bu saati hastanede ne işiniz var?" Miyeon arkadaşlarını sorguya çekerken yanındaki sandalyeye oturdu.
"Her şey şöyle başladı..."
-Sadece 2 saat öncesi-
Metrodan kahkahalarla inen 2 genç adam aç olduklarını hissedip bir restorana girmiş, Cambridge'in tarihi havası eşliğinde yemeklerini yemişti. Yemekleri boyunca kaçamak bakışlarla birbirlerini izlemişler, göz göze geldiklerindeyse sadece gülmüş ve bakışlarını başka noktalara çevirmişlerdi.
Yemeklerinin ardından çok büyük bir hesap ödemeden restorandan ayrılmış, güneşin batışını izliyorlardı ağaçlarla dolu bir parktan. İki arkadaş olarak el ele tutuşmuş, gözlerini kapamışlardı.
"Gözlerimi kapattığım her an seninle hayaller kuruyorum." Seonghwa dürüstçe itiraf ettiğinde Hongjoong başını kendinden birkaç ay büyük adamın omzuna yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
truth or shot • seongjoong
FanficAnlamsız bir gecenin getirdiği aptalca bir oyun ve sabah kendini bambaşka bir odada bulan bir genç... Kim Hongjoong, üniversitedeki arkadaş grubu ile birlikte vizelerin bitişini kutlamak için 3 günlüğüne bir dağ evine gider. Gittikleri akşam oynadık...