63. Bölüm - Kehanet

3.5K 332 52
                                    

Üzerinde Kain'in ambleminin -birbirine bakarak sarmal bir şekilde dolanıp, bir sonsuzluk işareti oluşturmuş iki yılan- işlendiği çift taraflı kapıdan içeri girdik.

İlk etapta bizi, neredeyse beni bile şaşırtacak kadar sade dekore edilmiş bir bekleme salonuydu karşıladı. İçeride mobilya olarak sadece; rahat görünen birkaç koltuk ve ahşap işlemeleri olan bir içki büfesi vardı. Girişin hemen sol tarafında bulunan duvarda, başka bir kapının önünde ise Alec ve Lance bekliyordu. Çalışma odasının orası olduğunu anlamak için, kapının üstüne bir levha asmaya gerek yoktu. O an artık işaretimin sızlamadığını fark ettim. Demek ki bir süre tepki verse de sonra duruma o da tıpkı benim gibi alışıyordu. Lance, neden burada olduğumuzu sorar gibi tek kaşını kaldırarak Duncan' a baktı, o ise sadece ben nereden bilebilirim der gibi omuzlarını silkti.

Oralı olmayıp etrafı incelemeye devam ettim. İçeri girdiğimiz kapının sağ tarafında bulunan alan hiç bir mobilya bulunmayan tek kısımdı. Kain'in odasına giren kapının tam karşısında yer alıyordu ve sanki özellikle boş bırakılmış gibi odanın diğer bölümlerinden ayrılmıştı. Odanın dekorasyonundaki bu farklılık dikkatimi çekince, gözlerim bu duruma sebep olan ve boydan boya bir resimle kaplı geniş duvara döndü. 

Tanıdık bir resim, adımlarımın havada kalmasına ve nefesimin kesilmesine sebep oldu. Gözlerimi birkaç defa kırpıştırarak aval aval duvara bakmaya başladım.

Bu; okuyacak bir kitap ararken, Saya'nın eşyaları arasında bulduğum resimlere benziyordu.

Karanlık bir gecede, bir kelebeğe sarmal bir şekilde sarılmış birbirine bakan iki yılan. Saya'daki resimlerde; gökyüzünde bir hayat ağacının ışığından vuran aydınlık, karanlıkta kelebeğin üzerine düşüyor ve yılanları yakıyormuş gibi görünüyordu. Ancak burada o ışık; bir hayat ağacı gibi değil de, ay olarak tasvir edilmişti.

Bununla birlikte tıpkı Saya'daki resimlerde olduğu gibi duvardaki resimde de; kelebeğin kanatlarından çıkan sivri uçlar, yılanların derisini delmiş ve yılanlardan akan kan yerde ufak bir kan birikintisi oluşturmuştu. Bu hepsinde aynı olan bir diğer şeydi.

Bu da ne demekti? 

Bunun, Saya'nın olduğunu düşündükleri şeyle mi bir alakası vardı? Kalbim aklımdaki düşüncelerle hızla atmaya başladı. Resmin önünde donup kalmış gibi öylece dikilip duruyordum. Bir süre sonra Duncan'ın varlığını hemen yanımda hissettim. Kısılmış gözlerindeki o şüpheci bakışı görmek için kafamı çevirip ona bakmama gerek yoktu. Beni dikkatle incelediğini hissedebiliyordum. Muhtemelen yine kalp atışlarımdı beni ele veren. Ancak ona bu resmi daha önce de gördüğümü söyleyemezdim.

Bu yüzden sadece, "Bu resim diğer savaş temalı resimlerden farklı." dedim. Tam tahmin ettiğim gibi bana tek kaşını kaldırarak şüpheyle baktı. Sonra kafasını çevirip resme odaklanarak, "Bu kehanet." dedi.

İşte yeni bir bilgi daha...

"Ne kehaneti?"

Kasvetli bir sesle, "Ölümsüzleri yok edebileceği söylenen kehanet." diye cevap verdi. Bana yandan bir bakış atıp, parmağıyla dikkat çekmek isteyerek bir noktayı işaret etti, "Resim tam değil, aşağıdaki yazıları görebiliyor musun?''

Dikkatle işaret ettiği yere baktım. Yılanlardan akan kanın oluşturduğu birikintiyi gösteriyordu. Duvara biraz daha yaklaştım ve nefesimi tuttum. İlk bakışta görememiş olsam da, birikintilerin üzerinde tanıdık harfler vardı... 

Bir cümle yazılmaya çalışılmış gibiydi ama eksik harfler vardı sanki.

Bir cümle yazılmaya çalışılmış gibiydi ama eksik harfler vardı sanki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin