chapter5

598 52 7
                                    

herkese merhaba, hoş geldiniz...

bu bölümü geçiş bölümü gibi okursanız harika olur, olaylar yavaş yavaş başlayacak.

bölüme geçmeden önce aşağıdaki küçük yıldıza dokunup bölümü oylarsanız çok sevinirim.

keyifli okumalar dilerim.

*

Yattığım yer dikenli tellerle çevrili gibiydi. Ne önümü görüp ilerleyebiliyordum ne de ufak da olsa sınırları geçebiliyordum.

Şimdi ise tanımadığım bir adam hayatımdaydı. Kendi bencil çıkarları için bana yardım etmek istiyordu. Ben ise bu hikayede aslında kurban durumuna düşen karakterdim.

Gözlerimi zorla aralayarak kısık bakışlarla etrafa göz gezdirdiğimde içeri vuran ışık hafifçe gözlerimi aldı. Yataktan zorla kalktığımda istemsizce çantama bakındım. Son kez bunu yapacaktım ve sonra Ulaş buna tamamen set çekecekti.

Uzun süre sonra içime çöreklenen suçluluk duygusuna anlam veremeyerek ayağa kalktım ve kapıyı kilitledim. Çantamdan turnikeyi alarak koluma bağladım. Elim şırıngayı almak için tekrar çantaya uzandığında kapımın çalınması ile sıçrayarak panikle turnikeyi çözmeye çalıştım. "Bade, kahvaltı hazırladım, uyanık mısın?"

Kalbimin ritmi hızlandığında yutkunarak kendime gelmeye çalıştım. Birkaç düzenli nefes eşliğinde kendime gelmeye başladığımda, "Evet," dedim normal tutmaya çalıştığım sesimle, "Hemen geliyorum."

Apar topar çıkardığım eşyaları çantama tekrar koydum. Anlaşılmıştı ki şu an bunu yapmam imkansızdı. Bu yüzden üstüme giydiğim gecelikleri çıkardım ve dünkü kıyafetlerimi giyerek kendime çeki düzen verdim. Odadan acele bir şekilde çıktığımda terli avuçlarımı bacaklarıma sürterek bu gergin histen ve yancılarından kurtulmaya çalıştım.

Koridoru aşıp mutfağa geldiğimde aynı zamanda gözlerimle banyoyu aramıştım ancak yanlış bir odaya girme korkusuyla kontrol etmeye cesaret edememiştim. Ulaş arkası dönük bir şekilde büyük bir bardağa meyve suyu koyuyordu. Gerginlikle kapıya yaslandım, "Günaydın." Omzunun üzerinden bedenini çevirmeden bana baktı, "Günaydın uykucu."

"Banyo ne tarafta?" Sorduğum soruya karşı elindeki meyve suyunu dönerek masaya bıraktı ve elini rahat görünen sandalyenin arkasına yasladı. "Uyuduğun odada bir banyo vardı galiba görmedin?" Sorusuna karşı başımı olumsuzca salladım. "Sağdaki değil soldaki koridora girersen karşına çıkacak."

Bir şey söylemeden tarif ettiği yere doğru yürüdüm. Banyoyu hemen karşıda gördüğümde yavaş adımlarla banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp ihtiyaçlarımı giderdiğimde fazla da oyalanmamaya dikkat ederek mutfağa geçtim.

Ulaş çoktan oturmuştu. Hemen karşısında duran sandalyeyi çekerek karşısına oturduğumda iştahımın olmamasıyla gönülsüzce çatalı elime aldım. Masadaki kahvaltılıklardan tabağıma aldığımda diğer yiyeceklere baktım ancak içim hiçbirini istemiyordu.

Tabağıma koyduklarımın yeterli olacağını düşünerek birkaç lokma bir şeyler yemeye başladığımda Ulaş'ın duraksadığını gördüm. Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözleri tabağıma indi, "Zaten kuş kadar bir şeysin, pankekten neden almadın? Güzel beslenmen gerek."

Çatalımla tabağımdakileri dürtmeye başladığımda elindeki çatalı ve bıçağı bıraktı. Ağzıma attığım peyniri zorlukla yuttuğumda çekingence ona baktım, "İştahım yok denecek kadar az."

Arkasına yaslandığında gözleri beni detaylı olmamakla birlikte hızlıca süzdü. Gözlerinde anlam veremediğim bir ifade oluştuğunda gerginlikle gözlerimi kaçırdım. "Yüzün küçücük, kendin de küçücüksün."

i wanna be yours • chris evans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin