21.Bölüm ❇ Mutlu(!) Bir Gün

1.4K 61 53
                                    

Violetta'dan;

Calvinetta'yı odada bir tur daha gezdirdim. Tabii kucağımdaydı. Beni saatlerce uyutmayan minik baş belasına dönüşmüştü yine. Bebeklerin diş çıkarmalarından nefret ediyordum! Neden taksit taksit çıkıyordu ki bu dişler? Birden çıksalar olmuyor muydu yani? Bende rahat ederdim, Calvin de. Mutlu mutlu yaşardık işte...

"Uyumadı mı yine?" Camila'ya ters ters baktım. Günlerdir yardım etmiyordu bana cani. Bense, onun için neler yapıyordum! Ödevleriyle uğraşırken beceriksiz olmama rağmen yemek yapıyordum ve bebek yetiştirmede bana yardım etmiyordu. Kötü arkadaş örneği, numara bir.

"Uyumadı. Beni de uyutmadı. Gece boyunca 'yardım ettiğin' için teşekkürler. Çok güzel horluyordun." Calvin'in kısa bir süre kapanıp hemen ardından açılmasını sabırsızlıkla izliyordum. Babası da yoktu. Var ama yok gibiydi ya. Pislik. Madem babalık edeceğini söylüyorsun, o zaman neredesin acaba? Yeşil gözlü iğrenç bir pislikti.

"Kusura bakma canım ya. Gece yarısına kadar konu tekrarı yaptım, uyuyakalmışım. Yardım etmek isterdim. Neyse neyse, benim gitmem gerek." Odasına gidip gitarıyla çıktı ve yanağıma bir öpücük kondurup, "Bugün üç saatlik dersim var. Geldiğimde Calvin'e ben bakarım, sen de işe gidersin," dedi, gitti. Beni geçiştiren konuşmasının ardından şaşkınlıkla kapıya bakıyordum. León'un kadın versiyon örneğiydi yanlış örneklendirmediysem...

Calvin'i kucağımda sallarken, "Gitti yine," diye söylendim. Hiç yardım etmiyordu ya... Acaba León'u çağırsam, o yardım eder miydi? Ah, şöyle düşünmem gerekiyordu: Acaba León'u çağırsam, gelir miydi? Gelmezdi, o. Kim bilir şimdi kimin yatağında yatıyordu. Belki de Francesca'yı ikna edebilmiş, onunla olmuştu. İnsanı ikna etme yeteneği çok iyiydi...

Telefonum cebimde titreyince endişeyle Calvin'e baktım. Minicik bir çıtırtıyı bile duyuyordu. Çizgi film karakterlerine dönüşmüştü ve hemen o gözlerini açıp bütün emeğimi ağlayarak tüketmesinden çok korkuyordum.

Ama uyanmamıştı.

Odamdaki beşiğe mümkün olduğunca yavaş koydum onu ve hafifçe salladım. Dudaklarını büküp kaşlarını çattıktan kısacık bir süre sonra kolları başının iki yanına düşmüştü. Meleğim uyumuştu işte...

Minik battaniyesini üzerine örttükten sonra odadan çıktım. İlk işim cebime elimi atmak olmuştu. E sonuçta gelen mesajı merak ediyordum.

"Hazırlamamız gereken şarkının birkaç sözünü yazdım. Bugün okuldaki depoya gelir misin? Dinletmek istiyorum da." -León

Ah, Tanrım... Dersim olduğunda beni görmek istemezdi, olmadığında isterdi. Ne tuhaf insandı bu böyle ya. Hoş, insan olduğundan da şüpheliydim ya neyse.

"Dersim yok, yarın olsa?" -Violetta

Mutfağa girip bulaşıklara şöyle bir baktım. Nereden başlarsam daha az yorulurum, diye düşünüyordum. Ortadan başlamalıydım bence. Her yer dağınıktır zaten. Ve bulaşık makinesi bugün iki kez çalışacaktı, öyle görünüyordu.

Tezgâhın temiz köşesinde duran telefonum bir kez daha titredi.

"Gelsen ne olacak ki? Bugün dinlemezsen, hiç dinlettirmem. Yaparım, biliyorsun." -León

Kafama bir şaplak atıp cevap yazdım. Adam zorla kabul ettiriyordu resmen ya. Nasıl sinir oluyordum onun bu haline, görebilseydi keşke...

Mutfak önlüğünü boynumdan geçirdikten sonra belindeki ipi bağladım. Yine korka korka işlerimi yapmaya başladım. Calvin hanımın uykusu kuş uykusu gibiydi. Bir anda o minik renkli gözler açılabilirdi -ki bunu istemezdik, değil mi?

✖ UZAK ✖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin